İstanbul Caz Festivali’nin Genç Caz programıyla adını duyuran Büşra Kayıkçı, dünyanın en köklü klasik müzik plak şirketi Deutsche Grammophon’dan geçtiğimiz hafta bir kayıt yayınladı. İlk albümü Eskizler’i 2019 yılında paylaşan minimalist besteci, piyanist şu sıralar yeni albümünün hazırlıklarını tamamlıyor, Yunanistan ve Almanya başta olmak üzere Avrupa’da gerçekleştirmeyi planladığı konserlerine hazırlanıyor, elektronik müziğin yerli öncüsü Ah! Kosmos’la EP’sini tamamlıyor, New York Theatre Ballet’nin şarkısı “Doğum / Birth” için yarattığı koreografinin gururunu yaşıyor ve Nils Frahm’ın yapım şirketinde bir şarkı kaydedebilmenin hayallerini kuruyor. Nasıl bir çocukluk geçirdiniz? Üsküdar’da doğdum, Feneryolu’nda büyüdüm. Babam torna imalatı yapıyor. Annemse ev hanımı. Tek çocuktum. Annem; “Bu çocuğun canı sıkılacak” diye kaygılıydı. Bu yüzden birçok kursa gönderdiler beni. Piyano, bale, resim, tenis kurslarına gidiyordum. Ben bunları arkadaş belledim. Hepsi birbirini besliyordu. Resim kursuna gittiğimde Edgar Degas’nın balerinlerini görüyordum. Baleye gittiğimde Çaykovski’yle ısınıyordum. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde piyano kursundayken de Çaykovski’den bir şeyler çalıyorduk. Ailenizde sanatla ilgilenen var mıydı? Baba tarafında etnik müzikle ilgilenenler vardı. Annem 30’una kadar Diyarbakır’da yaşamış. Dedem ticaretle uğraşırken eve davet ettiği misafirlerin kültürel zenginliğine çok şahit olmuş. Fransızca konuşulur, piyano çalınırmış etraflarında. “Ben de kızıma bunları öğretmek istiyorum” diye düşünürmüş. Eğitime çok önem verirdi ailem. Benim de hassas ve duygusal bir yapım vardı. Böyle karakterdeki insanlar sanata daha çok tutunuyorlar. Okul hayatınız nasıldı? Eyüboğlu Koleji ve Haydarpaşa Lisesi’nde okudum. Konservatuarda okumak istiyordum. “Nasıl para kazanacaksın?” soruları beni farklı şeylere yöneltti. Bahçeşehir Üniversitesi’nde İç Mimarlık öğrenimi gördüm. Mezun olduktan sonra, çocuğum olana kadar mimarlık yaptım. Müzikle ilişkimi ise kimse bilmezdi. Birinin önünde performans gerçekleştirme kaygım olduğu için saklardım. 
21.05.2021 06:00
Müzik kimsenin tekelinde değil
123 yıllık plak şirketi Deutsche Grammophon tarafından bir eseri yayımlanan Büşra Kayıkçı linç kültüründen şikayetçi. Kendine yurt dışında bir alan açmak için çok uğraştığını söyleyen Kayıkçı “Oradaki sanatçıların etrafında böyle bir tartışma yok. Bizde nefret dili var” diyor
A+
Yazı Boyutunu Büyüt
A-
Yazı Boyutunu Küçült
* Bu haber/yazı ve resimlerin eser sahipliğinden doğan tüm hakları Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’ne ait olup işbu yazı/haber ve resimlerin, kaynak gösterilmeksizin kısmen/tamamen izin alınmaksızın yeniden yayımlanması yasaktır. Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’nin, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 24. maddesinden doğan her türlü hakkı saklıdır.
Sıla Gençoğlu’nun yasından doğan albüm
05 Aralık 2025
Simge’den aşk, yas ve iyileşme üzerine yeni albüm: Artık sahnede de, evde de sokakta da aynı kişiyim
28 Kasım 2025
Fazıl Say Doğu ile Batı’yı notalarıyla buluşturuyor
21 Kasım 2025
Müziğin fonda olduğu bir Beyoğlu anlatısı
21 Kasım 2025
Müzik dünyasının konuştuğu dört önemli albüm
Tüm Yazıları
14 Kasım 2025