Sırtlarını Bergen’in yedi tepesine vermişler, konuştuğumuz bilgisayarın ekranını cama doğru tutup yeni albümlerindeki şarkılarını nerelerde bestelediklerine işaret ediyorlar. Norveç’in ikinci büyük şehri, memleketleri Bergen’i farklı yakalara ayıran fiyordu uzaktan gösteren Kings Of Convenience üyeleri; “Sizin İstanbul Boğazı’na benzemiyor mu?” diyorlar. Ekranda gözüktüğü kadarıyla andırıyor gerçekten. Türkiye’yi defalarca ziyaret eden bir ikili Kings Of Convenience. Daha sohbetimizin başındayken; “Bu sevginin nedenini hep merak etmişizdir” diyor Erlend Oye ve Eirik Glambek Boe. Gerçekten, neden acaba? Müziklerindeki mutlu melankoli, özellikle İstanbul dinleyicisi nezdinde hakikaten karşılık buluyor. Onları 2005’te buradaki ilk konserlerinde, Ses Tiyatrosu’nda izleyişimi anımsıyorum. Konserin sonunda seyircilerin sahneye çıkışı ve huzurla dans edişi hala gözümün önünde. Acaba bazı şeylerin -kısmen de olsa- yolunda olduğu bir geçmişi de anımsattıkları için mi bu kadar seviliyorlar? Mutlu bir kolektif hafıza mı var işin içinde? Fazla nostaljik geliyor bu düşüncem. Üzerinde çok da durmadan günümüze, tam da bu hafta yayınladıkları yeni albümleri Peace or Love’a geliyorum hemen. İlk albümlerini tam yirmi yıl önce yayınlayan topluluğun, uzun zaman sonra kaydettikleri ilk çalışma bu. Pandemi üretkenliğinden de doğmamış. Üzerinde yıllardır çalıştıkları şarkıların hikayesi Sicilya’dan Bergen’e, hatta İstanbul’a kadar uzanıyor. Albümün çıkış şarkısı “Rocky Trail” bir İstanbul konseri dönüşünde, uçakta doğmuş. Tam da 2013’teki bu konserlerinden döndükten birkaç gün sonra da Gezi olayları yaşanmış. Kings Of Convenience’la yeni albümleri Peace Or Love’u konuştuk. Bu sene ilk albümünüz Quiet Is The New Loud’un da yirminci yılı. Geriye dönüp baktığınızda neler hissediyorsunuz? Eirik Glambek Boe: Quiet Is The New Loud’da aslında hem söz hem de müzik açısından kendimize bir alan çizmiştik. Yarattığımız çerçeve bizim için en baştan bir netlik ve özgürlük alanı oluşturdu. Yaşımızı düşününce, aslında bu şarkıların arkasında bir yaşanmışlık da yoktu. Albümde; hayatın nasıl gideceğine, başımıza neler geleceğine dair tahminler vardı. Kimi kehanetlerimiz gerçek de oldu. Zaman içerisinde güçlü ve zayıf olduğumuz yanları daha iyi öğrendik. Hala tam profesyonel olduğumuzu söyleyemem. Çünkü amatör ruhumuzu koruyoruz. Bestelerimiz daha zengin ve karmaşık hale geldi. Olgunluğumuzu bu alanda yaşadık. Hayatlarınız da çok fazla değişti bu zaman diliminde... Eirik: Artık üç çocuğum var. En büyük değişiklik bu. Çocukken fazlasıyla felsefi, melankolik, ciddi bir karakterdim. Yetişkin bir insanın perspektifini edinmek için acele ettim. Fazlasıyla sorumluluk sahibi, yaşlı biri gibiydim. Sonradan anladım ki, bu çok da iyi bir fikir değil. Büyüdükçe çocuklaştım, kaygılarım azaldı, bu kısıtlamalardan kurtuldum. Hayat gerçekten kısa, mutlu olabileceğiniz fırsatları iyi değerlendirmelisiniz. Erlend Oye: Ben Eirik’in gittiğinin tam aksi yöne doğru ilerleyip olgunlaştım. Hayatımın ilk başladığı yıllarda Bergen’deydim. Berlin’de, Sicilya’da yaşadığım tüm o yılların ardından, annemin ölümüyle yeniden buraya döndüm. Dipsiz bir deniz gibiyim artık. Yaşadığım yer de belli değil. Bir orada bir buradayım. 
18.06.2021 04:30
"Neden İstanbul’da bu kadar seviliyoruz?"
20’nci yılını yeni bir albümle kutlayan Norveçli ikili Kings of Convenience, Oksijen’e konuştu. Olgunlaştılar ama amatör ruhlarını koruyorlar. 12 yıllık aradan sonra gelen “Peace or Love”daki bir şarkı, İstanbul’dan dönüş hatırası. Başlıktaki sorunun yanıtını ise ikisi de merak ediyor
A+
Yazı Boyutunu Büyüt
A-
Yazı Boyutunu Küçült
* Bu haber/yazı ve resimlerin eser sahipliğinden doğan tüm hakları Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’ne ait olup işbu yazı/haber ve resimlerin, kaynak gösterilmeksizin kısmen/tamamen izin alınmaksızın yeniden yayımlanması yasaktır. Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’nin, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 24. maddesinden doğan her türlü hakkı saklıdır.
Sıla Gençoğlu’nun yasından doğan albüm
05 Aralık 2025
Simge’den aşk, yas ve iyileşme üzerine yeni albüm: Artık sahnede de, evde de sokakta da aynı kişiyim
28 Kasım 2025
Fazıl Say Doğu ile Batı’yı notalarıyla buluşturuyor
21 Kasım 2025
Müziğin fonda olduğu bir Beyoğlu anlatısı
21 Kasım 2025
Müzik dünyasının konuştuğu dört önemli albüm
Tüm Yazıları
14 Kasım 2025