Sezen’le hem ağlıyor hem oynuyoruz

Türk müzik tarihinin tartışmasız en etkili ismi Sezen Aksu. Elli yıllık muazzam kariyerinin etkisiyle, ülkenin hem duygusal hem de toplumsal hafızasında kocaman bir yer kaplıyor. Bu bağlamda dünyada nadir görülen örneklerden biri. Yalnızca kendi eserleriyle değil, dokunduğu, el verdiği, tesir ettiği sayısız ismin yarattığı kümülatif değerle milyonlarca insanın hayatına, üstelik kimi zaman doğumundan ölümüne değin, yoldaş oldu. Böylesine değişken, bir günü bir gününe uymayan bir ülkede bunu -hele ki 50 yıl boyunca- yapabilmek, en basit haliyle imkansız(dı). Direncimizin her gün türlü sebeplerle kırıldığı, içimize kapanmak için -haklı- sonsuz sebebin olduğu bu ülkede, bırakın böylesine bir sabra, yaratım arzusuna sahip olmayı, bazen yataktan çıkmanın bile ne kadar güç olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Tam da bu yüzden Sezen Aksu (ve aslında sanatsal-kültürel üretim yapan her bir insan) bizlere ayağa kalmak-direnmek için büyük bir destek veriyor. Üstelik Sezen Aksu bunu şarkı sözlerinin derinliğine yansıyan zengin bir şiirsel kapasiteyle, vokal kullanım tekniğinde ve tonunda her saniye hissedilen eşsiz bir icra yeteneğiyle, sözün kısası hakiki bir yaratıcı olarak sağlıyor.