12 Aralık 2024, Perşembe Gazete Oksijen
07.02.2022 17:55

Yeni nesil bir pop patlamasının içindeyiz, hissediyorum!

Yeni teklisi Hanfendi’yi yayınlayan Mabel Matiz: Bugüne kadar yazdığımız en iyiser şarkılardan biri

Mabel Matiz Türkçe pop müziğin en ilham verici yeni nesil temsilcilerinden biri. Sözleriyle ve melodileriyle popüler müzik alanında yeni bir standart yaratmaya çalışıyor. “En erişkin işlerimden biri olacak” dediği beşinci albümüne hazırlanan sanatçı, bu çalışmadan Hanfendi’yi yayınladı. Sanatçı, Türkiye’deki mevcut sosyal iklimin şarkılarını nasıl etkilediğini, yeni albümüne dair planlarını ve ailesiyle ilişkilerini Oksijen’e anlattı. Yeni tekliniz Hanfendi size ne ifade ediyor?  Bireysel bir ilişkimden ve orada birbirimize tuttuğumuz projeksiyonlardan (aynalardan) söz ediyor şarkı. Karşı tarafta görüp tetiklendiğimiz, kızdığımız pek çok şey bizzat bizimle alakalı. Bunu kendimde de gözlemlemek, müziğe aktarmak, yaparken de kırıp dökmemek, tersine kabule geçmek bana iyi geldi. Şarkıdan dinleyiciye geçen umut da, isyan da bunlarla ilgili. Hanfendi’yi bugüne kadar yazdığım en iyimser şarkılardan biri olarak görüyorum. Albümün ilk teklilerinden biri olarak sunmamda bunun da etkisi büyük. Hava bu kadar karanlıkken insanlara umutlu bir şeyler söylemek istedim. Bir sonraki solo albümünüz ne zaman yayınlanacak?  Albüm için tam bir tarih veremiyorum ama önden şarkılar yayınlayacağım. İmza bir pop müzik albümü olacak. En az bir önceki albümüm Maya kadar kalabalık ve karmaşık bir repertuvar yaptım. Anadolu tınıları yine mevcut. Genel yapıyı daha umutlu buluyorum. Birbirinden farklı stiller bir arada bulunuyor. Şarkı yazarlığı ve performans açısından en erişkin işlerimden biri olacak.  Kariyerinizde nerede duracak bu albüm? En özgür davrandığım çalışmalarımdan biri olacak. Bir süredir buhranda olan günümüz Türkçe popu için de önemli bir öneri ve ilham kaynağı olacağını hissediyorum. İlk kez çalıştığım pek çok prodüktör var içinde. Yayınlanan ilk teklilerden de anlaşılacağı üzere yeni pek çok ses deniyorum. Bilindik Mabel dili ve tadının yanında farklı üslup denemeleri, ses arayışları bu albümde de söz konusu. Söz ve müzikler ağırlıklı olarak yine bana ait. Geriye dönüp baktığınızda müzik kariyerinize dair neler hissediyorsunuz? Kendimi getirdiğim yerden memnunum. Bunu bu coğrafyada yapmaktan ve insanlara dokunmaktan mutluyum. Bu ezgileri Türkiye’nin dışına da götürmek istiyorum. İlk başladığım zamanlarda bir avuç insan dışında kimse yüzüme bakmamıştı. Pes etmediğim için övünebilirim galiba. Uzun süre maddi manevi yıpratıldım. Hak ihlalleri maalesef sektörde çoğu yerde hâlâ devam ediyor. Tüm sektöre emsal olabilecek önemli bir davanın tarafı ve takipçisiyim. Biz üreten, yazan, besteleyen insanlar bu sistemin belki de en önemli parçalarıyız. Ancak bu nedense pek dillendirilmez. Dilerim bağımsız müziğin yükselişiyle beraber artık müzisyenler hakkı olanı almaya başlar. İlham kaynaklarınız arasında 1990’lar Türk pop müziği de var. Günümüz Türk pop müziğini nasıl değerlendiriyorsunuz?  Kimseyi üzmek istemem. Haddim de değil. Ustalarımızı tabii ki ayrı tutuyorum ama bence Türk popu bir süredir arayış ve buhran içinde. Şu an bir kuşak değişimi var. Zaman da, dünya da, kültür de değişiyor. Birkaç yıldır yeni bir pop dili gelişiyor. Ümit ve heyecan verici buluyorum. Diğer yandan 80’ler, 90’lar ve hatta 2000’lerdeki ortak üretim halini, zenginliği ve birbirine verilen desteği özlüyorum. Bizim dönemimizde her şey daha bireyselleşti, sanırım yaşadığımız çağın da etkisi büyük bunda. Maya albümünden sonra başlattığım bir slogan vardı, biraz da esprisine söylediğim: Make Turkish Pop Great Again! Yeni nesil bir pop patlamasının eşiğinde, hatta içinde olduğumuzu hissediyorum.

Kekemelik Fatih’i ‘Mabel’ yaptı

Siz sıklıkla bahsettiğiniz için sormak istedim; çocukluğunuzdaki kekemeliğiniz sizi bir birey olarak nasıl etkiledi? Çocukluk yıllarında çok zordu, ağzımı açmaya korkardım zira peş peşe hatalar yapacağımı bilirdim. İçime kapanık bir çocuktum. Konuşamıyordum ama müzik dersinde tahtaya çıkartıp şarkı söylettiklerinde gururlanırdım. Yıllar içinde bunun utanılacak bir şey olmadığını, hatta bugün inşa etmeye devam ettiğim dilin derinliğini bu problemimin kendisine borçlu olduğumu fark ettim. Kekemelik Fatih’i Mabel yaptı. Bugün 36 yaşındayım, kekemeliğin bendeki mental ve fiziki zorluklarını büyük ölçüde aştım diyebilirim. Ancak izlerini hâlen iyileştirmeye çalışıyorum. O yıllardan kalma çene ve kas alışkanlıklarım şarkıcılığımı, söyleme biçimimi, sesin rezonansını hâlâ etkiliyor. Yıllardır bunun üzerine profesyonellerle birlikte çalışıyorum. Ailenizi yarattığınız eserlerin bir parçası haline getiriyorsunuz. Nasıl şekillendirdiler sizi? Mizah duygusu yüksek, çalışkan insanlardır. İki göz müstakil bir evde, bir narenciye bahçesi içinde, Akdeniz ikliminde büyüdüm. Babam tır şoförüydü, yola gider ve haftalarca uzak ülkelerde direksiyon sallardı. Vaktimizin çoğu annemle geçerdi. Emeği büyüktür. Babamı beklemekle geçti çocukluğumuz. Çok büyük bir özlem ve eksiklik. O yüzden babamla iletişimimiz hep kopuktu. Karşılıklı derin bir sevgi ama gösterilemeyen bir iletişim vardı. Her ikisi de kasabada çok sevilen insanlardır. Kumaşımı onların dürüst ve çalışkan hayatlarına, insancıl bakış açılarına borçluyum.

Eserlerdeki hiciv ve mecaz doğru okunup anlaşılmalı

Patti Smith romanlarının, Jimi Hendrix’in hayatının, Jim Jarmusch filmlerinin şarkılarınıza ilham kaynağı olduğunu anlatıyorsunuz. Bugünlerde yaratımınızı neler besliyor? Doğada yaptığım yürüyüşler, su kenarında olmak ve meditasyon bana çok iyi geliyor. Neşeli ve pozitif enerjilerle bir arada olmak iyi geliyor. Succession dizisini çok beğendim. Biraz piyano öğrendim ve yeni albümdeki bazı besteleri ilk kez bu şekilde yaptım. James Baldwin okudum. Mazhar Alanson’un geç tanıştığım Mazhar Olmak kitabı da epey ilham vericiydi. İnsan hakları hukuku üzerine yüksek lisans eğitimi görmüşsünüz. Bu bağlamda; son haftalarda Sezen Aksu ve Gülşen etrafında dönen ve ifade, beden özgürlüğünü kısıtlayan tartışmalar hakkında ne düşünüyorsunuz? Sezen’in de Gülşen’in de yanındayım. Herkes hayatını ve bedenini istediği gibi özgürce yaşamalı, sanat özgürce yapılabilmeli, bir sanat eserindeki hiciv ve mecaz doğru okunup anlaşılabilmeli. Bunları konuştuğumuza bile inanamıyorum ben. Baskıcı ve gerici söylemlerden, herkesin her şeye karışması fikrinden, suni gündemlerden inanılmaz sıkıldım. Takip bile etmiyorum denebilir. Bizler hep beraber özgür, eşit, adil, birbirinin hayatına ve seçimlerine saygılı yeni bir insanlık dili inşa etmek zorundayız artık bu ülkede. Başka kurtuluşumuz yok bence.

Engellenen onur yürüyüşüyle ilgili yeni şarkı 

Şarkı sözlerinizde işlediğiniz birçok toplumsal konu var. Türkiye’de yaşamak sizi bir söz yazarı olarak nasıl etkiliyor? Olanlar hem ilham ve anlatma cesareti veriyor, hem de sıklıkla çok yoruyor. Mesela şarkım Öteki’yi Hrant Dink’i kaybettikten sonra yazmıştım. “Hangimiz öteki?” diye sormuştum. Bu zengin coğrafyada hepimiz bir başkasının ötekisi olabiliriz ama aslında hiçbirimiz öteki olmamalıyız. Bir arada, barış içinde, huzurla, adaletle yaşayabilmenin yollarını inşa etmeliyiz. Alaimisema’yı cinsel ayrımcılık, homofobi ve transfobiye karşı yazmıştım. Maalesef mevcut baskılar orada da devam ediyor. Onur yürüyüşümüz altı yıldır engelleniyor. Utanç verici buluyorum. Yeni albümümde bununla ilgili yazdığım yeni bir onur şarkısı yer alacak. Artık bir şeylerin değişmesini istiyorum. İfade özgürlüğünü ve gerçek hukuku bu ülkede yeniden görmek istiyorum.
Alper Bahçekapılı
Alper Bahçekapılı
[email protected]