05 Mayıs 2024, Pazar Gazete Oksijen
19.05.2023 04:30

Sistem hiç değişmiyor

Gelmiş geçmiş en iyi dizilerden biri The Wire, beş sezonuyla BluTV’de

Çete lideri Marlo Stanfield, ona baş kaldırmaya cüret eden güvenlik görevlisine çıkan kısmın özetini geçer: “İşler bir türlü yürüsün istiyorsun, ama başka türlü yürüyor.” Bu, The Wire’ın mesajının da özetidir. Sistem ne kadar itiraz edersek edelim değişmeyecektir. Üstelik sistemden kasıt sadece devlet de değildir. Medya, eğitim, polis, sendikalar ve suç çeteleri…Hepsi kendi sisteminin kurbanıdır. Oyuncular değişse de güçlünün kazandığı, iyi niyetli kahramanların açtığı deliklerin gemiyi batırmaya yetmediği bir sistemdir bu.
Olaylar Batı Baltimore’da geçer. Dedektif McNulty’nin başını çektiği bir grup polis, şehri ele geçiren uyuşturucu baronu Avon Barksdale ve çetesinin peşine düşer. Çeteyi dinlemek için kullandıkları düzenek, diziye de adını verir. Bu uydurma bir hikâye değildir. The Wire’ın yaratıcıları, McNulty’ye ilham kaynağı olan eski cinayet dedektifi Ed Burns ve The Baltimore Sun gazetesinin polis muhabiri David Simon, karakterler onların ortak tecrübelerinin tezahürüdür. Simon The Wire’ı “Amerikan rüyasının bitişini anlatır” diye tanımlar. 2002’de HBO’da yayına giren ve her an iptal edilme endişesiyle dolu beş sezon geçiren dizi, yıllar içinde “21. yüzyılın en iyi dizisi” ve “bir Dickens romanı” diye de tanımlanacak ama yayınlandığı dönemde ne rating'lerde, ne ödüllerde kazanacaktır.