Bu hafta, büyük doğa bilgini Charles Darwin’in 215’inci doğum gününü kutladık. Ortaya koyduğu doğa gerçekleriyle ölümünden asırlar sonra bile karşıtlarının saçını başını yoldurmaya devam eden bu önemli doğa filozofu, gelmiş geçmiş en önemli bilim insanları arasına girme başarısını yattığı yerden elde etmedi: O dönem çok az insanın cesaret edebileceği şekilde, HMS Beagle gibi ufacık bir gemiyle başlangıçta 2 yıl sürmesi umulan ama toplamda 5 yıl süren bir dünya seyahatine çıkarak doğayı (ve insanları) kendi gözleriyle görme cesaretini sergiledi. Eğer Güney Amerika dağlarındaki deniz hayvanları fosillerini görmeseydi, iki kıtanın birbirine bakan taraflarındaki fosillerin birbiriyle benzerliğine tanıklık etmeseydi, canlıların hayatta kalma ve üreme mücadelesinin doğayı nasıl bir savaş alanına çevirdiğini fark etmeseydi, insanların güç elde etmek uğruna birbirine ne zulümler yapmaktan geri durmayacağını deneyimlemeseydi ve hepsinden önemlisi, birbirine komşu ama yeterince izole coğrafi bölgelerdeki hayvanların bile o izolasyonlara uygun adaptasyonlara sahip olduğu gerçeği dikkatinden kaçsaydı, insanlığın bugüne kadar geliştirdiği en zarif, en güçlü, en olağanüstü bilimsel teorilerden biri olan evrim teorisini belki de hiçbir zaman inşa edemeyecekti.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim