20 Nisan 2024, Cumartesi
24.09.2021 04:30

Mamutlar geri geliyor

Soyu tamamen tükenmiş mamutların genetik mühendisliğiyle geri getirilmesi planlanıyor. Üstelik plana göre sadece altı yıl içinde bir mamutun yeryüzünde yürüdüğünü görebiliriz

Geçtiğimiz haftanın en çılgın haberlerinden biri, 10 bin yıl kadar önce büyük oranda, 4 bin yıl kadar önceyse tamamen soyu tükenmiş olan mamutları genetik mühendisliği yöntemleriyle geri getirmeyi planlayan Colossal isimli bir firmanın bu planını ilân etmesi oldu. Üstelik firmanın agresif planına göre sadece 6 yıl içinde, aradan geçen binlerce yıldan sonra Dünya’da ilk defa bir mamutun yürüdüğünü görebiliriz! Bilim kurgudan fırlamış gibi gözüken bu fikrin arkasında, akademik kariyeri boyunca çok fazla ses getirmiş Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi genetik bilimcilerinden George Church ve LivePerson, Zynga, Hypergiant ve Accenture gibi firmaları desteklemiş seri girişimci Ben Lamm var. En azından 2 yıldır mamutları geri getirme konusunda kafa yoran ikili, nihayet bunu gerçek bir projeye dönüştürme kararı aldılar. Böyle bir fikir, tarih boyunca tekrar tekrar gündeme gelmiş olsa da ne devletten ne de özel sektörden anlamlı bir yatırım alabilmişti. Şimdiyse hem Lamm’ın kendi mal varlığı hem de Thomas Tull, Tim Draper (Draper Associates), Facebook’un fikir babaları arasında sayılan Winklevoss Capital ve Tony Robbins gibi çok sayıda yatırımcının desteğiyle 15 milyon dolarlık bir çekirdek yatırım almaları sonucunda bu fikir gerçek bir firmaya dönüştü. 

Seri yatırımcı

George Church’ün kendisi de bir nevi seri yatırımcı ve mucit: Bugüne kadar Personal Genome Project de dahil olmak üzere 20’den fazla firma kurmuş ve 100’den fazla patenti olan Church, bundan 8-9 yıl kadar önce çıkan Yeniden Yaratma başlıklı kitabında bir insan kadın vücudunda bir Neandertal bebeği büyütebileceğimizi imâ ettiğinde büyük tepki görmüştü. Görünen o ki insanlığın böyle bir fikre hazır olmaması veya etik kaygılar dolayısıyla, kısmen daha az tartışmalı gözüken Filgillere (Elephantidae) dönmüş gözüküyor. Fikir, son yılda manşetlerde kendine yer bulmayı başaran çok sayıda bilimsel atılımı bir araya getiriyor: Örneğin 2015 yılında bilim insanları, çok iyi korunmuş bir mamut fosilinden elde edilen genleri bir hücre içinde çoğaltıp sonrasında fillerin genomuna entegre etmeyi başarmışlardı. Bu durum, fil genomunu mamut genomuyla birleştirerek bir mamut yavrusu üretebilme ihtimalinin önünü açıyor. Bu bir kez yapıldıktan sonra, Dolly gibi klon koyunlardan ve diğer hayvanlardan elde edilen deneyimimizi kullanarak, yapay mamut genomuyla döllenmiş bir fil yumurtası üretmek mümkün olabilir.  Bu yapay embriyolar, 2017 yılında koyunlarla yapılan bir deneyde başarıya ulaşan yapay rahimlerde büyütülüp kritik evreyi aştıktan sonra dişi bir filin rahmine aktarılabilirler. Normal doğum sürecinden geçen fil, nihayetinde, binlerce yıldan sonra yeryüzünün ilk mamutunu doğurabilir. Aslında bu mamut tam bir mamut olabileceği gibi, daha başarılı sonuçlar elde etmek adına mamutsu özelliklere sahip bir fil olarak da ayarlanabilir. Bilim insanları, muhtemelen bu olasılıkları değerlendirip en olası bulduklarını deneyeceklerdir.  Eğer başarılı olurlarsa, bu mamutların Sibirya’ya bırakılarak burada yayılmaları arzulanıyor. Bu öylesine yapılan bir şey de değil: Yünlü mamutlar buzullar üzerinde yaşarken, küçük ağaçları yıkıp arktik tundradaki çimenlerin çoğalmasına yardımcı olurlar. Bu çimler, Güneş ışığını ağaç gövdelerinden daha iyi yansıttığı için, Dünya’nın iklim kriziyle ısınmasını yavaşlatıcı bir etkiye sahip olabilirler. Ayrıca permafrost çimleri, buzul altında hapsolmuş metan gazının atmosfere karışmasını da yavaşlatabilir. Dahası, devasa mamutlar kar üzerinde yürürken bu su kristallerini sıkıştırarak daha yalıtkan hale getirirler. Tüm bunlar iklim krizini önlemeye yardımcı olabilir.

Var olan türlere yarayacak

Elbette bu girişimin tek amacı mamutları geri getirmek de değil. Aslında yapılan, sentetik biyoloji alanında önemli keşiflerin önünü açacak deneyleri mümkün kılmak. Bu sayede sadece yok olmuş türleri geri getirmekle kalmayız, aynı zamanda var olan türleri koruyacak ve çeşitli hastalıkları tedavi edecek yöntemleri de geliştirebiliriz. Örneğin günümüzde fillerin soyunu tehdit eden iki unsur var: İnsanlar ve herpes virüsü. Asya fillerinin tundra yaşantısına adapte olmuş yakın kuzenleri olan yünlü mamutları geri getirmek, bu fillere her ikisinden de kurtulma şansını sunabilir. Gerekirse, filleri daha soğuk iklimlere adapte olacak biçimde değiştirip koruyabiliriz. Ancak tahmin edebileceğiniz gibi bu girişim, etik tartışmaları da alevlendirdi: Birçok uzman, bunun, bilim insanlarının “yapabilecekleri şeylere” gereğinden fazla odaklanıp, o şeyleri “yapıp yapmamaları gerektiği” konusunda yeterince kafa yormadıkları klişesinin bir diğer örneği olduğunu söylüyorlar. Ayrıca mamutları geri getirmenin filleri veya Dünya’yı koruma amacıyla yapıldığı iddialarının zorlama olduğunu söyleyenler de var. Buna karşılık Colossal, yönetim kurulunda biyoetikçilere de rol vererek, bu endişelerin farkında olduğuna işaret ediyor. Mamutların geri getirilip getirilemeyeceği veya geri getirilip getirilmemeleri gerektiği halen tartışmalı bir konu. Ancak bu tartışmalar bir yandan devam ederken, bilim muhteşem bir hızla ilerlemeye devam ediyor. Buna bağlı olarak en azından ilk sorunun cevabı hızla “evet” yönünde değişiyor. Peki mamutlar geri gelecek mi? Bekleyip göreceğiz.