Rusya Ukrayna’yı işgal ediyor. 21. yüzyılın ilk çeyreğinde her garabeti tadan şanssız “Z kuşağı”, şimdi de çoktan tarihe gömüldüğünü sandığımız nükleer kıyamet senaryolarıyla tanışıyor.
Askerlik veya jeopolitik uzmanı değilim, o yüzden (insanların tepesine bomba atmakla aynı kötülük seviyesinde pek az şey tahayyül edebildiğim için) bence burada haksız tarafın çok net olduğunu not etmekle yetinip olayın bu köşenin “konsept”ine uygun, teknolojik ve bilimsel yönlerine eğileyim.
Rusya klasik medyadaki aykırı seslerin (şaşırtıcı derecede çok sayıda gazetecinin farklı zamanlarda yüksek binalardan düşmesi yoluyla) tümüyle susturulması aşamasını çoktan geçtiğinden bu saldırganlığa karşı çıkan sıradan Rus vatandaşlarının seslerini duyurabilmelerinin yolu sosyal medyadan geçiyor. (Sokağa çıkanlar da var elbet ama onların da varlığını bilmemiz sadece gözaltına alınmalarına dek geçen birkaç saniye içinde çekilen görüntüleri internete yüklenebilirse mümkün oluyor.) Ülkedeki en popüler sosyal medya platformları olan YouTube, Twitter ve Facebook, resmi sansür kurumu Roskomnadzor’un kararıyla engelleniyor.
Kendisi kullanıyor
İlginç şekilde, Rus yönetimi kendi ülkesinde yasakladığı sosyal medyayı dünyanın geri kalanında etkili bir propaganda aracı olarak kullanıyor. Aşı karşıtlarını hatırlatan bir mantıksızlıkla şehirleri bombalayan taraf dışında herkesi suçlamakla uğraşan adı sanı belli medya mensupları, politik figürler ve “herşeyolog”lardan değil, sıradan insanları yanlış bilgilendirip birbirlerine düşürmek için planlı bir çalışma içinde olan profesyonel yalancılık örgütlerinden bahsediyorum. Bunların en ünlüsü, merkezi St. Petersburg’da olan ve yapay zekâ tarafından üretilmiş profil resimleriyle Batı ülkelerinin vatandaşlarınınmış gibi gösterdiği sayısız sosyal medya hesabını yöneten “İnternet Araştırma Ajansı” adlı Rus trol fabrikası. Bunların belgelenmiş marifetleri arasında ABD’deki karşıt politik kampların mensupları gibi görünerek ülkedeki kutuplaşmayı artırmaya çalışmak, sahte olduğu sonradan kanıtlanmış kimi infial yaratıcı videolar kurgulamak ve tabii Rus muhalifleri karalayıp Putin’i bol bol övmek var.
Trol çiftlikleri, interneti kurucularının aklına gelmeyen bir şekilde kullanmayı, yani “hack”lemeyi başarıyor: “Demokrasi” denen sistem nasıl katılımcıların üç aşağı beş yukarı birbirine eşit zekâda, diğerleriyle aynı fikirde olmasa da onlardan öldüresiye nefret etmeyen, kendi çıkarını gözetirken ötekilerin de temel haklarına saygılı olan ve kararlarını robotçasına talimatlarla değil, kendi iradesiyle veren bireylerden oluştuğu varsayımına dayalıysa ve bu koşulların dışına çıkıldığında “hata verebiliyor” ise, internetin “toplumsal” sistemleri de benzer varsayımlar üzerine kurgulanmış. Bitcoin gibi kripto paraların altyapısı olan blokzinciri yapısının güvenliği, katılımcıların “küçük insanlar” olduğu, bir imparatorluğun kaba hesaplama gücüyle sistemin çoğunluğunu ele geçirmeyeceği varsayımına dayalı mesela. Sosyal medya da her kişisel hesap nefes alıp veren ayrı bir insana aitse anlamlı sadece.
Zor sorular
Böyle saldırılara nasıl karşılık verilmeli? Batı ülkeleri övündükleri sistemin açıkları kendi aleyhlerine kullanıldığında ne yapacaklarını şaşırabiliyorlar. Rus propaganda kanallarının yasaklanması, “Peki ama siz böyle yasaklara karşı değil miydiniz?” sorularını getiriyor. Evrensel bilgi hazinesi Wikipedia’nın yıllarca engellendiği bir ülkede yaşıyorsa standartların bu tip saçmalıklara yeşil ışık yakılacak şekilde değiştirilmeyeceğinden emin olmak istiyor insan.
Batı’nın Rusya’ya tepkisinin tartışmalı bir başka yönü, bilimsel iş birliğinin kesilmesi. Almanya Ruslarla ortak işlettikleri Spektr-RG uzay gözlemevinde 100 bin galaksi topluluğunu tarayarak gelmiş geçmiş en büyük kara delik haritasını elde etmeyi planladıkları eROSITA cihazını pat diye kapattı; ne zaman tekrar açılacağı da belli değil. Avrupa’nın Mars yüzeyinde gezecek ilk robotu olması öngörülen Rosalind Franklin’in Rus kondusu tarafından taşınması istenmediğinden bu yıl fırlatılması beklenen araç (gezegenlerin tekrar hizalanması 26 ay alacağından) en azından iki yıl daha Dünya’da bekleyecek gibi görünüyor. Kimya dergisi “Journal of Molecular Structure”ın yayın kurulu, Rus kurumlarında çalışan bilim insanlarının gönderdiği makaleleri değerlendirmeden geri çevirmeye karar verdi. Birçok Rus bilim insanının savaşa karşı olduğu ve kişisel risk alarak bunu duyurdukları da göze alındığında bu tip “bilim durdurma” eylemlerinin kime ne faydası olacağını anlamakta zorlanıyorum.