Cumhuriyet 100 yaşına yaklaşıyor, ben de bu sürenin yarısından çoğunu yaşadım. Tabiatım gereği iyimser, geleceğe umutla bakan bir insanım, bunun rasyonel temelleri de olan doğru bir tutum olduğuna inanıyorum. Ama birçok insanın benimle aynı fikirde olmadığını, hem ülkemizin hem de dünyamızın geleceğinin karanlık olduğunu düşündüğünün de farkındayım. Acaba kim haklı? Bir bilim yazarı olarak kurduğum anlatılar ister istemez insanlığın cahil, yoksul, zayıf bir durumdan yola çıkıp aklını kullanarak daha bilgili, zengin, güçlü, “iyi” bir hale dönüştüğü “gelişim” öyküleri oluyor. Kendi meslek hayatım boyunca bile bilimde devrim niteliğinde atılımlara, sözgelimi yapay zekâ fikrinin çoğunluğun ciddiye almadığı bir “Zihni Sinir procesi”nden dünya liderliği peşinde koşanların “olmazsa olmaz”larından biri haline gelişine tanık oldum. Bu pencereden bakınca gerçekten ilerlediğimize ilişkin bir kitap dolusu ikna edici veri için Steven Pinker’ın “Enlightenment Now” eserini hararetle tavsiye ederim. Ama bu, her şeyin iyiye gitmesinin “kaderimiz” olduğu anlamına gelmiyor. Çok ama çok uzun bir süre boyunca Dünya gezegeninin “hâkim”leri, dinozorlardı. (Dinozorlar çağının uzunluğunun, Dünya üzerinde insanların bulunduğu zamanın tamamının 260 katı olduğunu biliyor muydunuz?) Sonra bir gökcisminin gezegenimize çarpacağı tuttu. Şimdiki canlılar, bu felaketin iklim üzerindeki etkilerinden sağ çıkabilen az sayıda türün torunları.
05.11.2021 04:30
Tarihin yönü
Google’ın kuantum bilgisayarı neyi başardı?
20 Aralık 2024
Sosyal medya rehberi
13 Aralık 2024
Tuhaf bir zekâ
06 Aralık 2024
Kuantum mutluluğu
29 Kasım 2024
Bayat bir fikir
Tüm Yazıları
22 Kasım 2024