Pandemi sürecinde, dijital çağın dehlizlerinde ilerlerken moda endüstrisi evriliyor mu, yeni dünya doğuyor mu, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak mı... Tartışmalarda son durum ne? Ortaya karışık. Pantone’nin 2021 için belirlediği renkler gibi; gri ve sarı.
Ece Sükan [email protected] Moda en genel tanımıyla değişimi ifade ederken, toplumsal, sosyolojik, ekonomik, kültürel değişimlerin ve zamanın ruhunun direkt yansıdığı bir endüstri olarak tarih boyunca üzerine tartışmaların hiç bitmediği bir alan. Bu denli direkt etkiye maruz kalıp, göz önünde olunca da toplumsal baskıları dikkate almada ve manevra kabiliyetinde usta olmalısınız! Aslında hayatın her alanında, hem kolektif bilincin gelişmesi ile hem de maddesel düzeyde kendi Frankenstein’ını yaratan kapitalist sistemin tosladığı duvarlara, moda endüstrisi uzunca bir süredir çarpıp çarpıp manevra yapmaktaydı zaten. Ancak bunlar adı üstünde manevra idi, içselleşmiş bir dönüşüm gerçekleşemiyordu. Buna zaman da yoktu; dijital çağ ile birlikte günden güne hızlanan tüketim ve arz-talep kısır döngüsü, senede 6 koleksiyon çıkartma baskısı, dev prodüksiyonlu defileler, çekimler, 360 derece pazarlama mottosu, globalleşme sevdası ve zorunluluğu gibi birçok sebep sayılmaya hazırdı. Sürekli ötelenen dönüşüm başladı Moda endüstrisi son on yıldır bir ön gösterim tadında bu virajları bir şekilde almaktaydı da çember de iyice daralmıştı: “Sosyal medya devrimi” ile gelen “modanın demokratikleşme paketi” içerisinde her bireyin sesini duyurabilmesi, ulaşılabilirlik olduğu kadar madalyonun diğer yüzündeki ‘post-truth’ açmazı ile moda otoritesi koltuklarının el değiştirmesini, Trump döneminde göcmenlere karşı uygulanan politikaların yarattığı uyanışı, “Black Lives Matter” hareketiyle etnik çeşitlilik, dahil edicilik, eşitlik, azınlıkların temsili konularını, Hollywood’un tepelerinden esen #MeToo rüzgarlarını, iklim krizi tartışmaları dönemeçlerinde ise sürdürülebilirlik, karbon ayak izi, hızlı tüketim, üretim-tedarik zincirindeki emeğin sömürülmesi ve şeffaflık konularını içeren sorgulamaları pandemiyle birlikte hızlandırılmış program olarak ele almak durumunda kaldı. Artık çevrenin, insanın, hayvanın, emeğin sorumluluğunu almak farz oldu. PR/iletişim bültenlerini uzunca bir süredir süsleyen sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk vaadlerinin içlerinin dolması şart oldu. Neler oldu? - MARKALAR ARASI MAKAS AÇILDI Pandemi sürecinde, endüstrinin ağır topları olan lüks markalar ile “diğerleri” arasındaki fark her alanda olduğu gibi moda sektöründe de açıldı: Bir yanda iflas bayrakları çeken , diğer tarafta ise karantina biter bitmez mağazalarının önünde “o çantayı” almak için uzun kuyruklar oluşan markalar olarak pozisyonlar keskinlesti.
- DEFİLELER YERİNE, DİJİTAL ŞOVLAR Her yıl haziran ayında gerçekleşen Milano, Londra, Paris Men’s ve Paris Couture Moda Haftalarının fiziksel defileleri iptal edildi, dijital şovlara geçildi. Ancak Eylül-Ekim aylarında gerçekleşen Pret-a-Porter sezonunda kimi markalar limitli seyirci ve maskeli-mesafeli fiziksel şovlarına geri döndüler bile. Pandeminin başlarındayken bir daha fiziksel şovlara dönülmez artık denilirken -ki zaten son yıllarda sebep olduğu enerji tüketimi, kirlilik ve atıklar sebebiyle tartışmaya açık bir konu haline gelmişti- beklenilenden de kısa bir sürede yeni bir normal yaratıldı.
- “YILDA 6 KOLEKSİYON” RAFA KALKTI Gucci, Dries Van Noten, Armani, Michael Kors, Saint Laurent, Ralph Lauren, Off White’ın da aralarında bulunduğu birçok tasarımcı ve marka, senede 6 koleksiyon üretme döngüsünden çıkma kararı aldıklarını, daha az sıklıkta kendi belirledikleri takvimlere göre koleksiyonlar üretip tüketiciye sunacaklarını duyurdular.
- YARI DİJİTAL, YARI FİZİKSEL SUNUMLAR Dijital kanallarda fark yaratabilmek haliyle çok önem kazandı. Koleksiyon sunumları için Valentino, Moschino, Balenciaga, Saint Laurent’nin de aralarında bulunduğu kimi markalar yaratıcılıklarını hybrid bir modelle dijital/fiziksel sunumlar şeklinde gerçekleştirdi
Neler olacak? - YEREL VE ETNİK DEĞERLER ÖNE ÇIKACAK Yerel komünitelerin önem ve değer kazanacağı, sürdürülebilirlik çalışmalarında tüketici davranışına da etki edecek anlamlı adımların atılacağı, ‘dahil edicilik’ yani etnik çeşitliliğin hakiki temsiliyetinin özümseneceği bir dönem başlayacak.
- DİJİTALİ KULLANAN KRİZİ FIRSATA ÇEVİRECEK McKinsey Global Fashion Index gurubunun yayınladığı “The State of Fashion 2021” raporunda moda endüstrisinin 2019 yılındaki %4 ekonomik kar artışına oranla global anlamda %93’luk bir azalış yaşadığı, 2021 için ise iki senaryonun öngörüldüğü belirtiliyor. İyimser senaryo, yani erken iyileşmede 2019’a oranla %0-5 arası, virüsün kontrol altına alınmasının uzaması durumunda %10-15 arasında bir azalış öngörülüyor. Pek tabii ki dijital kanallarını verimli kullanan, altyapıları hazır markalar içinse kriz bir şekilde fırsata çevrildi. 2019’a oranla 2020’de %30‘luk bir dijital büyüme raporlanmış.
- YENİ DERİ VE KUMAŞLAR DENENİYOR Sektörde yeni kumaş ve lif araştırmalarına, teknolojilerine yapılan yatırımlar artırıldı. New Balance deriye yeni alternatif olan ananas yaprağı lifi üreticisi Pinatex ile çalışmaya başladı. Chanel yeni stratejik öncelikler belirledi; tarım-gıda endüstrisinden yeni deri geliştirme teknikleri araştırmalarına yatırım yaptı.