28 Kasım akşam saatlerinde moda dünyasının Instagram sayfaları bir anda tek bir kişinin fotoğraflarıyla akarken, Off-White markasının kurucusu, Louis Vuitton modaevinin ilk siyah kreatif direktörü, multi-disipliner sanatçı Virgil Abloh’un ani ölüm haberi dalga dalga yayılırken, tüm sektör en derin ve içten üzüntülerini, yaşadıkları şoku kelimelere dökmeye çalışıyordu. Abloh’un moda dünyasında bıraktığı köklü etki ve ne kadar çok insanı buna dahil ettiği, daha önce böylesi görülmemiş bir sevgi, saygı ve şükran atmosferinden de anlaşılıyordu. 2019 yılında teşhisi konulan ve sürecini çok gizli tuttuğu agresif bir kanser hastalığından vefat eden Abloh’un bu kısa ve müthiş üretken yaşamında neleri başardığının hakiki anlamı, ne gariptir ki ölümüyle tescillendi adeta. Ve bu haber benim de boğazımı düğümlerken, herkes gibi şöyle bir durup düşünmeme sebep oldu. Paris moda haftalarında, after-party’lerde DJ’lik yaptığı, Kanye West’in projelerinin kreatif direktörü olduğu zamanlardan tanıdığım Abloh’un son on yılda gerçekleştirdiği işlerin ve büyük kariyer sıçramalarının aslında ne muazzam anlamlar barındırdığını, nasıl kapılar açtığını, endüstrinin sıkışmış kapitalist düzeninde çok zaman unutulan evrensel değerlerin; her şeyin yeniden hayal edilebileceğinin, mümkün olduğunun, liderlik ederken mütevazı ve ‘insan’ kalabilmenin, paylaşarak çoğalmanın, dayanışmanın, limitlerde açıklık görebilmenin ve kendini ifade edebilmenin gücünün hatırlanmasına, bir yandan da çağdaş görsel kültürün, disiplinlerarası yaratımın, lüks segmentinde ‘streetwear’ markalaşmanın dinamiklerinin yeniden yazılmasına nasıl yollar açtığını sahne sahne izledim zihnimde. Abloh, Steve Jobs’un meşhur Stanford konuşmasında bahsettiği “noktaları birbirine bağlayan” zihin yapısına ve en önemlisi içgüdüsüne sahip bir kreatifti. Ve de bunu 'an'da, anında aksiyonla gerçekleştiren.. Sanki ömrünün kısa olacağını biliyormuşcasına bir hızla, uyku nedir bilmeden -dev bir işkolikti- herkese yol açarak, projelerine dahil ederek, ‘Post-Modern’ adını verdiği burs programıyla dezavantajlı gruplara, sanatıyla ve vizyonuyla da gençlere bir gelecek bırakarak.. Ve bu son koyduğu nokta ile, birbirine bağladıklarını tamamlayarak bir halk kahramanı olarak efsaneleşti. Virgil Abloh 1980’de Rockford, Illinois’de Ganalı göçmen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geliyor. Annesinin terzi oluşu Abloh’un küçük yaşlardan itibaren kıyafetlerle haşır neşir olmasını sağlıyor. İnşaat mühendisliği üzerine mimarlık yüksek lisansı yaparken, ünlü mimar Rem Koolhaas’ın moda alanında gerçekleştirdiği iş birliği projelerinden ilham alarak moda dünyasına ilk adımlarını atıyor. Tişörtler tasarlıyor, moda ve tasarım üzerine ‘The Brilliance’ adlı bir blogda yazılar yazıyor, multi-fonksiyonel karakterini daha o yıllardan aktive ediyor. 22 yaşındayken Kanye West ile tanışıyor, beraber çalışmaya başlıyorlar. 2009’da West’in Louis Vuitton ile yaptığı sneaker koleksiyonunun kreatif takımında yer alıyor ve Paris dönemi başlıyor. İkili Fendi modaevinde 6 aylık bir staj yaparak, modayı içerden de etüt ediyorlar. Bir DJ ve ‘kreatif kolektif’ projesi olarak başlayan Pyrex Vision markasını kuruyor Abloh, sonra bu da Off-White markasına evriliyor. Bir yandan da IKEA, Evian, Nike, New York City Balesi, Takashi Murakami, Jenny Holzer gibi bir çok marka ve sanatçıyla iş birliği projeleri yaparken, Chicago Çağdaş Sanat Müzesinde sergisi gerçekleşiyor. Louis Vuitton modaevinin ilk siyah kreatif direktörü oluyor. TIME dergisi 2018 yılında Abloh’a “Dünyanın en etkili 100 insanı” listesinde yer veriyor. Tasarımları moda endüstrisi tarafından zaman zaman, ‘referans almak ile kopyalamak’ arasındaki çizginin tartışılmasına yol açsa da, bir tasarımın yüzde üçünü değiştirerek yeni bir tasarım elde edilebileceği kuralını cesurca savunuyor. Sonuçta Abloh’un moda dünyasına bıraktığı miras ne tasarladığı değil, nasıl tasarladığı idi. Çoklu referansları, temsil ettiği kültürün derin bir analizi ve anlayışıyla birleştirerek, alaylı bir tasarımcının modanın elitist sisteminde nasıl yükselebileceğini göstermek, örnek olmak istiyordu. Onun için kıyafetler kimliklerimizin totemleriydi ve sanat, müzik, politika ve felsefenin bağlantı noktasında yer alıyorlardı. Çağdaş kültürün ve zamanın ruhunun hem kıvrak bir gözlemcisi hem de katılımcısı olurken, modern bilginin referanslarıyla köprüler kuran Abloh, kültürel diyaloğun yeniden yazılmasında büyük bir etki yarattı Yaptığı her işi “17 yaşımdaki ben için yapıyorum” derken, tüm 17 yaşındakilere umut ve imkan dolu bir gelecek inşa etmek istiyordu. Ve evet Virgil, başardın! Düşlediğin değişimi gerçekleştirdin!
03.12.2021 04:30
Bir halk kahramanı Virgil Abloh
Moda endüstrisi 41 yaşında vefat eden, sektörde disiplinlerarası sınırların aşılmasında, ‘streetwear’ kültürünün lüks markalar seviyesinde yer bulmasında, genç jenerasyonlara, özellikle de siyah komüniteye açtığı yollarla sosyal bir devrim yaratan, kreatif direktör, moda tasarımcısı, mimar, DJ ve sanatçı Virgil Abloh’u sevgiyle anıyor