Yönetmen Yorgos Lanthimos kendine özgü ve alışılmadık hikaye anlatım tarzıyla ünlü. “Poor Things” filmini de Frankenstein anlatısını hicivli bir tarzda yeniden yorumlayan İskoç yazar Alasdair Gray’in feminist romanından uyarlıyor. Retrofütüristik bir stilde çekilen ve Viktorya döneminde geçen film, ölmek üzere olan Bella Baxter (Emma Stone) adlı bir kadının eksantrik bilim adamı Dr. Godwin Baxter (Willem Dafoe) tarafından hayata döndürülüşünü ve evrimini konu alıyor.
‘A-list’ aktör ve aktrislerin muhteşem performanslarıyla tamamlanan esprili, fantastik ve görsel açıdan çarpıcı bir hikayeye sahip olan ‘Poor Things’, 2023’te Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan’ı kazanmıştı. Bu hafta da 81’inci Altın Küre Ödülleri’nde müzikal/komedi kategorisinde En İyi Film ödülünü aldı. Başroldeki Emma Stone da müzikal/komedi dalında En İyi Kadın Oyuncu ödülüne layık görüldü.
Mart ayında verilecek Akademi Ödülleri’nde de en iyi film, en iyi görsel efekt ve en iyi kadın oyuncu gibi birçok kategoride Oscar adayı. İddialı tasarımları sayesinde en iyi kostüm kategorisindeki adaylığının ödül getireceği de tahmin ediliyor.
“Poor Things”in başarısı sürrealist, sert gerçekçi anlatıları ve kara mizahıyla benzersiz bir yer edinen Lanthimos için bir ilk değil. Yönetmen uluslararası ilgiyi ilk kez 2009’da Cannes Film Festivali’nde Belirli Bir Bakış ödülünü kazanan “Dogtooth” filmiyle kazanmıştı. Tuhaf ve ürpertici olay örgüsü ile karakterize edilen bu film, onun daha sonraki çalışmalarının gidişatının da habercisiydi. 2015’te “The Lobster” ve 2018’de “The Favourite” ile ününü sağlamlaştırdı. “The Favourite” filminin başarısıyla da, başrol oyuncusu Olivia Colman’a En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ını kazandırmıştı.
Anlatıya ve karakter gelişimine önemli katkıda bulunan, farklı ve özenle seçilmiş kostümlerin varlığı, Lanthimos filmlerini moda açısından da ilgi çekici kılıyor. “The Favourite”taki kostümler, 18’inci yüzyıl başlarındaki İngiliz sarayının zenginliğini ve çöküşünü tasvir etmede çok önemli bir rol oynamıştı. Lanthimos’un kostüm tasarımcılarıyla işbirliği görsel olarak çarpıcı ve akılda kalıcı sinematik sahnelerle sonuçlanıyor.
Aynı durum “Poor Things” için de geçerli. Filme benzersiz bir vizyon kazandıran kostümler, Holly Waddington ve ekibi tarafından 22 haftada tasarlanmış. Bilim kurgu dünyasını ve 19’uncu yüzyıl sonlarına ait moda unsurlarını birleştirerek modern ama eşi görülmemiş kostüm tasarımlarını hedefleyen Waddington, görmeye alışkın olduğumuz klişe Viktoryen elbiselerden kaçınarak karakter ve hikayeyi etkili bir şekilde aktaran retrofütüristik ve feminist bir styling’e odaklanmış (Baskıyı simgeleyen korseler filmde hiç kullanılmadı).
Filmdeki kostümler, ana karakter Bella Baxter ile birlikte gelişiyor. Onun dağınık ve haşarı bir çocuktan net bir hedefe sahip, tam teşekküllü bir kadına dönüşen yolculuğunu yansıtıyor. Bella ilk sahnelerde gelişiminin en erken aşamalarında olması ve hizmetçisi tarafından giydirilmesi sebebiyle çocuksu bir kadın görünümünde. Waddington da Bella’nın ilk sahnelerindeki kombinlerinin dinamiğini oluştururken, çocukların üzerlerindeki kıyafetlerini giydirildiği gibi hemen çıkarması ve bu sebeple de genelde üstlerinde hep bir şeylerin eksik almasından referans almış. Mesela Bella’nın üst kısmı bebekleri anımsatan kumaşlarla gayet şık giydirilmişken, altında sadece külot ve çıplak ayakla görüyoruz.
Bella gelişirken, vücudunu ve kadınsılığını keşfederken, kadın cinsel organına da kıyafetler üzerinden bolca gönderme yapılmış. Ortasında delik ve çevresinde gofre kumaştan yapılma kıvrımların bulunduğu bluz, tasarımcısı tarafından “vajina/klitoris bluzu” olarak isimlendirilmiş.
Filmde Viktorya dönemine ait temel parçalar modern bir şekilde yeniden tasarlanmış. Örneğin başlangıçta Bella’nın üzerinde gördüğümüz eteğin arkasındaki kuyruk tasarımında Moncler markasının şişme ceketinden ilham alınmış. İlerleyen sahnelerde de tarzların ve dönemlerin hoş bir karışımını görüyoruz. Bella avukat Duncan Wedderburn (Mark Ruffalo) ile seyahate çıktığında ilk kez kendi başına giyinmeye başlıyor. Çocukluktan çıkma bocalamasının ve ergenliğinin yansıtıldığı bu bölümde, Bella eteklerinin altına kasnak giymeden akşam yemeğine iniyor veya üzerinde sadece geceliğinin olduğu, yataktan çıkma halinin üstüne bir ceket atıp güneş gözlüğü takarak Lizbon sokaklarında geziyor. Bu bölümde giydiği botlar uzay çağını hatırlatan (1958 yapımı “Invention for Destruction” filmi gibi) görüntülerden hareketle, 60’ların fütüristik modaevi Courrèges’ın tasarımlarından ilham alınarak tasarlanmış.
Lateks pelerin
Bella’nın evriminin her aşaması yeni bir giyim tarzını da beraberinde getiriyor. Yolculuk sonunda Bella hayatın acımasız yüzüyle karşılaşıyor; avukat Duncan ile birlikte beş parasız Paris’e geliyorlar. Genelevde çalışacak olan Bella’nın bu sahnede giydiği lateks pelerin, kostüm tasarımcısının açıklamasına göre bir prezervatifi simgeliyor. Genelev döneminin başlangıcını ve sevgilisi dışındaki ilk cinsel deneyimini simgeleyen bu görünüm aslında Bella’nın dev bir prezervatif taktığına dair bir gönderme. Bella genelevde çalıştığı süre boyunca iş arkadaşı Toinette (Suzy Bemba) ile felsefe çalışmalarına devam ediyor ve sosyalist toplantılara koyu renk ceket ve çizmelerle katılmaya başlıyor. Önceki görünümlerinde yansıtılan çocuksu neşeli halinden tamamen farklı bu akademik görünümler aslında Bella’nın doktor olmak isteğini ve hayata dair belli bir yaklaşımı olduğunu yansıtıyor. Ancak koyu renk eteğinin altından görünen bacakları ve ince yapılı Viktoryen çizmeleriyle, ciddi görünümde olsa bile kadınsılığından vazgeçmediğini görüyoruz.
Kostüm tasarımının en az oyuncular kadar önemli role sahip olduğu “Poor Things’, başarılı yönetmen Lanthimos’un hikaye anlatımını ve karakter gelişimini pekiştirmek için modayı etkili bir araç olarak kullanma tutkusunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Erkek hegemonyası etkisindeki Viktorya dönemi modasını yeniden yorumlayarak bizlere görsel bir şölen yaşatan “Poor Things” 9 Şubat 2024’te vizyona giriyor.