Moda endüstrisi uzunca bir süredir dijital kargaşa ve aşırı hızlı tüketim döngüsünde. Bazı tasarımcılar bu durumdan çıkmanın en iyi yolunun yeni bir moda diriliş hareketi başlatmak olduğunu düşünüyor. İşte bu bakış açısı Paris Couture Haftası'na damga vurdu
Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Paris Couture Haftası, sektörü yeniden heyecanlandıran, tüketiciyi tekrar hayal dünyalarına taşıyan ve ‘couture’ kültürünün tanımını güncelleyen koleksiyonlara ev sahipliği yaptı. Modanın yeniden dirilişinin ancak bir anti-tüketim hareketine dönüştürülerek sağlanabileceğini öngören, moda endüstrisinde son yıllarda dahi sıfatını almış ve bir çok devrim yapmış tasarımcı Demna Gvasalia, Paris couture haftasının ruhunu ve amacını aslında müthiş özetliyordu. Defile öncesi “Business of Fashion” web sitesine konuşan Gvasalia, “Belki birileri artık sneaker ve tişört almayı bir iki yıl bırakır ve onun yerine koleksiyonumdaki bu harika couture trençkotu alır. İşte bu benim çok hoşuma gider.” diyerek tüketicinin değer yargılarını yeniden şekillendirmek istediğini belirtiyor. Ve geleceği şekillendirmek, nereye gittiğimizi görebilmek için de geçmişe bakmanın önemini gerçekleştirdiği unutulmaz defile ile gösteriyor.
Chanel
Şiirsel referanslarla bezeli Chanel Sonbahar-Kış 2022 Couture defilesi Paris’in en önemli moda müzelerinden ve Chanel modaevinin de özel sponsoru olduğu Palais Galliera’da gerçekleşti. Defile, müzedeki “Gabrielle Chanel- A manifesto of Fashion” retrospektif sergisiyle de paralel olarak gerçekleşmiş oldu. Kreatif direktör Virginie Viard, Édouard Manet, Marie Laurencin gibi 19. YY empresyonist ressamlarından aldığı ilhamla 37 parçalık bir koleksiyon sundu. Üzerlerine boya lekeleri serpiştirilmiş zamansız tüvit takımlar, çiçek nakışları işlenmiş etekler ve elbiselerin olduğu defile, oyuncu Margaret Qualley’nin gelinlikli yürüyüşü ile final yaptı.
Balenciaga
Kreatif direktör Demna Gvasalia, Balenciaga modaevinin 53 yıl sonraki (1968’den beri) ilk couture koleksiyonunu sundu. Defile, modaevinin kurucusu Cristobal Balenciaga’nın 1960’larda couture şovlarını yaptığı efsanevi George V’deki salonun yeniden birebir yaratılmış versiyonunda, eski zamanlardaki salon şovlarında olduğu gibi, modellerin ayak sesleri ve izleyenlerin fısıltıları eşliğinde, müziksiz gerçekleşti. Ve defile Bay Balenciaga’nın da genellikle tercih ettiği gibi siyah bir look ile açıldı. Heykelsi çizgiler, oran dışı formlar, 1950’ler kesimli takımlar, opera paltoları ve klasik elbiselerin olduğu koleksiyon, Balenciaga modaevinin anahtar silüetlerinin ve de genel “couture” algısının en modern yorumlarından biri olarak moda tarihindeki yerini aldı. ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in kızı Ella Emhoff’un da podyumda yer aldığı defileyi Kanye West, Anna Wintour, Lewis Hammilton ve Bella Hadid gibi isimler izledi.
Alaia
Alaia modaevi, kurucusu Azzedine Alaia’nın 2017’de vefat etmesinden sonraki ilk defilesini gerçekleştirdi. Tasarımcı Raf Simons’ın uzun yıllar sağ kolu olan, Alaia modaevinin yeni kreatif direktörü Pieter Mulier, hazırladığı bu ilk koleksiyon için Tunuslu ikonik tasarımcının 40 yıllık arşivlerinden referans alıyor. Mulier, Alaia’nın temel tasarım kodlarını ve felsefesini genç jenerasyonlara aktarmak motivasyonuyla hazırladığı koleksiyonda streç tulumlar, kapüşonlu bluzlar, örmeler, sıkıştırılmış beller ve tüp elbiseler gibi imza silüetleri yeniden yorumluyor. Defile Paris’in Marais bölgesinde, Alaia modaevinin atölyesinin ve tasarımcının hayattayken yaşadığı evinin olduğu sokakta gerçekleşti. Monica Belluci, Owen Wilson, mimar Jean Nouvel ve LVMH yöneticisi Sydney Toledo’nun da aralarında olduğu defile haftanın en iyileri arasındaki yerini aldı.