Bu yazıyı seçime dört gün kala yazıyorum. En uzun dört gün. Kayda geçsin: “İnşallah kazasız belasız” çaresizliği içinde bekliyoruz hepimiz, elimizden gelen her şeyi yaparak. Yutulması mümkün bütün öfkeleri kocaman lokmalar halinde ve susuz yutarak. Her gün korkup her gün korkmamaya karar vererek. Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi ve kişisel olgunluğuna hayran olarak, Erdoğan’ın sınır tanımayan hiddeti karşısında ruhumuz felç olarak. Oylarımızı kıymetsizleştirmek için zorlaya zorlaya, kasaba kurnazlığıyla icat edilmiş bir seçim sisteminde kime oy vereceğimizi ince ince hesaplayarak. Her hesap yaptığımızda, verdiğimiz oy boşa gitmesin diye 14 Mayıs gecesi yaşanacak mücadeleye bedenen ve ruhen hazırlanarak. Biliyoruz; ya Cumhuriyet’i yeniden kuracağız, ya da birçoğumuz ülkesiz, evsiz kalacak. Kavga bunun kavgası, farkındayız. Ama korkuyoruz. Bizi kimsenin bu kadar korkutmaya hakkı yok. Onurumuzun korkuyla bu şiddette sınanması başlı başına adaletsiz, bilmez miyiz! Fakat, başa geleni çekiyoruz, insan gibi güçlü, insan gibi kırılgan, mücadele ediyoruz. Önümüze bakıyoruz. Peygamber sabrı geliştirdik hepimiz ya da delirdik, bilmiyorum. Ama bugünlerde, iktidarın en çıldırtıcı yalanlarına, en deli saçması seçim taktiklerine karşı, elimizle kalp işareti yapıp bekliyoruz. Hıncımızı gergin bir gülümsemeye çevirip yola devam ediyoruz. Ezcümle, ne halde olduğumuzu bir biz biliriz. Yaşamayana anlatılabilecek, yaşamayanın anlayabileceği bir şey değil. Sanki pazartesi hiç gelmeyecek gibi. Ve biz, güzel bir pazartesi gününe başlamaktan başka hiçbir şey istemiyoruz.
12.05.2023 04:30
Hallederiz
Avrupa ilericiler için artık bir sığınak değil
14 Haziran 2024
Örovizyon'a bile sığınamamak...
17 Mayıs 2024
Duyduğumuz büyük bir değişimin ayak sesleri
03 Mayıs 2024
Dünya ilhamını İstanbul’da arıyor
05 Nisan 2024
Kayıp Prenses Kate peşimi bırakmıyor!
Tüm Yazıları
22 Mart 2024