19 Nisan 2024, Cuma
10.09.2021 04:30

Avrupa dizileri güçleri birleştiriyor!

Bu yıl 12’ncisi düzenlenen dizi festivali SeriesMania, yeni bir eğitim kurumunun ve master programının da müjdesini verdi

Geçen hafta bir Norveçli, bir İspanyol, bir Polonyalı, bir Alman ve bir Türk bir araya geldik, bu yıl gösterime girecek Fransız dizilerini izleyip, içlerinden en iyisini, ayrıca en iyi kadın ve erkek oyuncular ile en iyi müzik kullanımını ödüllendirdik. Nerede? Fransa’nın Lille kentinde düzenlenen, Avrupa’nın en büyük dizi festivali SeriesMania’da. Le Film Français dergisinin SeriesMania için hazırladığı özel sayının editörü, “Sinemanın geleceğinin sorgulanmaya başladığı şu günlerde dizilerin kendine güveni giderek artıyor” diye yazıyor. Festivalin dünya dizilerine odaklanan Panorama bölümünün ödüllerini veren jüri başkanı, Le Monde yazarı gazeteci Florence Aubenas, Hırvatistan ve Kolombiya dizilerine ödüllerini “Yeni bir sanat biçiminin doğuşuna tanıklık ediyoruz” diyerek sunuyor. Yine ödül vermek üzere sahnede bulunan bir casting direktörü “Bundan 10 yıl öncesine kadar oyuncular televizyona iş yaptıklarını söylemeye çekinirlerdi” diyor. İşte 2009’da drama dizilerine odaklanan niş bir ‘festivalimsi’ olarak yola çıkan SeriesMania’nın kurucu ortaklarından Laurence Herszberg bütün bunları çok önceden görmüş, görmekle kalmayıp yolunu inatla ve sabırla çizmiş birisi. Festivalin bugün hem yerel yönetimlerin hem Avrupa Birliği’nin desteğini ardına almış olmasına bakınca, Herszberg’in yıllarca kültürle ilgili bütün toplantılarda bu desteğin ülkeler bazında değil, bütün Avrupa temelinde verilmesi gerektiğinde ısrarının boşa gitmemiş olduğu anlaşılıyor. SeriesMania bugün Avrupa dizilerinin en önemli merkezi. Pandemi öncesi ortalama 80 bin ziyaretçi sayısına ulaşan festivalde dizi gösterimlerinin yanı sıra sektör profesyonellerine yönelik, ticari odaklı SeriesMania Forum ve platformlar ağırlıklı Lille Dialogues bölümleri de var. Forum’da ülkeler ve şirketler dizilerini pazarlıyor, başka ülkelerin dizilerini satın alıyor. Dialogues’da ise sektörle ilgili önemli isimler, platformların yöneticileri çok sayıda panel ve konferansta konuşuyor soruları cevaplıyor. Bu yıl özellikle önemliydi çünkü SeriesMania Enstitüsü’nün kuruluşu açıklandı. Enstitünün amacı, Avrupa dizilerinin birbirlerine el vererek, bilgilerini paylaşarak güçlenmesini ve Avrupa kaynaklı ortak yapımların artmasını sağlayacak profesyonellerin yetiştirilmesi. Bütün ülkeler sinema okullarıyla bu enstitüye destek oluyor (biz hariç). İlk öğrencilerle tanıştık bile. Ayrıca Lille’deki Science Po da (Siyasal Bilgiler Fakültesi) dizilerle ilgili bir master programını başlattığını duyurdu.  Bu yıl bizim açımızdan da önemliydi çünkü ilk kez ana yarışmada bir Türk dizisi yer aldı: GAIN yapımı Hamlet. Ana yarışma jürisindeki Thibault de Montalembert (yani Call My Agent’taki şirket patronu Mathias) Hamlet için “Çok etkilendim” dedi. Ayrıca festivalin program sorumlusu Frederic Lavigne de hayran olduğu Bir Başkadır’dan sonra ilk kez etkileyici bir Türk dizisi izlediğini ve Hamlet’i beğendiğini söyledi. Forum bölümünde de BluTv’nin Yarım Kalan Aşklar dizisi tanıtıldı. Hamlet’e ana yarışmadan ödül çıkmadı ama bu yıl iki önemli ödülün, en iyi erkek ve en iyi kadın oyuncu ödüllerinin henüz 18 yaşında ve ilk dizilerinde rol alan iki gence gittiğini de belirtmek lazım.

Lille festivali çok sahiplendi

Sekiz yıl boyunca Paris’te düzenlenen festival, dört yıl önce bir üniversite kenti olan, genç nüfusu yoğun Lille’e taşınmış. Lille, Paris’e trenle 50 dakika uzaklıkta küçük bir Avrupa şehri. Merkezi bir yer, mesela Londra’ya 1,5 saatte, Brüksel’e yarım saatte, Bruge’a bir saatte ulaşabiliyorsunuz. Festival yöneticilerinden biri her gün Paris’teki evine gidip geliyormuş Lille’den. Paris’teyken çok daha fazla yorulduğunu ve çok daha fazla zaman kaybettiğini anlattı. Çünkü küçücük bir şehir burası ve her yere yürüyerek ulaşabiliyorsunuz. Üstelik bu küçük şehir festivali öyle bir sahiplenmiş ki, her yerde posterler, gösteriler, pop up dükkanlar, basın merkezleri... Herkesin büyük zevkle yaşadığı çok canlı bir festivaldi. Ne diyelim, darısı başımıza!