Çevrimiçi gösterimlerin yaygınlaştığı şu günlerde MUBI’nin adı giderek daha çok duyuluyor. Üyelerine 14 yıldır her gün yeni bir film sunan platform uluslararası sinema dünyasının en saygın adreslerinden biri. Her şey yavaş ve emin adımlarla ilerlerken MUBI son yıllarda büyüme ivmesini gözle görülür şekilde artırdı, pandemiyle birlikte de hızına hız kattı. Kurucusunun bir Türk, Efe Çakarel olduğunu hala bilmeyenler olması şaşırtıcı değil. İzmir Amerikan, MIT (Massachusetts Institute of Technology), Stanford gibi okullarda alınan bilgisayar mühendisliği, elektrik ve finans eğitimi, Goldman Sachs’de yatırım bankacılığı derken eş durumundan sık sık gidilen Japonya’da sinema aşığı Çakarel’in aklına düşüyor platform ve kısa süre sonra bir 14 Şubat günü imzalar atılıyor, MUBI kuruluyor. Efe Çakarel, şu anda tüm ülkeler içinde en hızlı büyümekte olan MUBI Türkiye’yi ve platformun bir kısmını ilk kez burada okuyacağınız tüm serüvenini anlattı. 
MUBİ nasıl doğdu?
Sene 2006, Noel zamanı Tokyo’da bir kafedeyim, In The Mood for Love izlemek istedim. Youtube 1,5 yıldır vardı, oradan dizi izlemeye başlamıştık. Çok belliydi bu seyretmenin DVD’den, Bluray’den ve kablodan internete geçeceği. Japonya internet hızının dünyada en yüksek olduğu çok zengin bir yer. Herkesin elinde en son cihazlar var ve ben istediğim filmi seyredebileceğim tek bir mecra bulamadım. Dünyanın en büyük üçüncü sinema pazarından, 7 milyar dolarlık bir video pazarından bahsediyoruz. İnanılmaz heyecanlandım, San Francisco’ya dönerken uçakta yazmaya başladım iş planını.
MUBİ ismi nasıl oluştu?
Bütün dillerde, bütün kültürlerde en kolay şekilde telaffuz edilebilecek bir kelime nasıl oluşturulur? Linguistik araştırmaları okuduğunuzda bu kelimenin dört harfli ve sessiz, sesli, sessiz, sesli harf sırasına uygun olduğunu görüyorsunuz. Her sessiz de kullanılamıyor, mesela X, bazı dillerde yok, telaffuzu zor. Duyduğunuz gibi yazabilmeniz lazım ki, bu internet ortamında çok önemli. Kombinasyonlara bakınca 4-5 bin seçenek var. Yaratıcı alanda çalışan dostlarımla paylaştım bu sonucu ve öneriler istedim. Tuko, Cubi, Pupi… öneriler geliyor, hiçbirini sevmiyorum. Bir gün yine Japonya’dayım, oranın en büyük yaratıcı ajanslarından biri olan Dentsu’nun creative director’ı arkadaşım aradı. “Gel!” dedi. Dentsu’nun gökdelenine gittim. İçeri girdim, devasa bir lobi. Duvara 25 metre filan boyunda MUBI projekte etmişler. Dedim herhalde bu. Nitekim o çıktı. Hemen çok sevdim. Netflix'i tamamlıyoruz
• Türkiye’de Türkçe yayınlanacağı için özel bir hikaye size: İki sene önce Cannes Film Festivali’nde altı-yedi kişi yemek yiyoruz. Ted Sarandos, Netflix eş-CEO’su yanımda oturuyor. Ne dedi biliyor musunuz? “Ne seyrettikleri önemli değil, yeter ki seyretsinler” dedi. Ve bu konuda çok iyiler, şapka çıkartmak lazım, dünyanın en değerli entertainment şirketi şu anda. Ben hiçbir zaman Netflix kadar büyümeyeceğim ama benim ne seyrettirdiğim önemli. • 2015’te ilk geldiğimiz zaman çok erkendi. Türkiye’de para verip internetten film izleme felsefesi yoktu, bunu Netflix değiştirdi. Para veriyorum ve görüntüsüyle, sesiyle kaliteli bir şey alıyorum dedi izleyici.
• Paul Thomas Anderson filmini vermek istediğinde ben de profesyonel yaklaşayım dedim ve verebileceğim en yüksek parayı verdim film için. Menajer şirketi CAA, çok doğal olarak Netflix’i arıyor. Netflix, bizim 50 katımızı teklif ediyor. Yüzde 30, yüzde 50 daha fazla değil 50 katı. PTA hayır diyor buna. • Netflix’in 2 bin mühendisi var benim 12 mühendisim var ve aynı kaliteyi tutturmaya çalışıyoruz. Seyircimiz de aynı kaliteyi bekliyor bizden. Benim esas alanım teknik ve hala zamanımın en önemli kısmını mühendislik tarafıyla geçiriyorum. Mesela şu anda LG ve Samsung uygulamalarımız tam istediğimiz yerde değil ama yakında olacak. Uzun vadede çok güzel bir deneyim vermek istiyorsanız bütün altyapıyı kendiniz kurmalısınız. • MUBI esasında Netflix’le rekabet etmiyor, onu tamamlıyor. Netflix’i bırakıp MUBI almayacaksınız elbette ama sinemaya aşıksanız, orada bize de ihtiyaç var işte. Çizgi filme meraklıysanız da, başka bir platforma bakacaksınız mesela. Bugün dünyada yaklaşık 480 milyon platform abonesi var. Beş yıl içinde 1.2 milyara çıkması bekleniyor bu rakamın. Bizim gibi niş platformlar gelecek beş yıl içinde en hızlı büyümeyi gerçekleştirecek. 200 milyon abonesi olan Netflix her türlü eve girdi zaten. Bugün internette bir şey izleyeceğim diyen herkesin yolu Netflix’le başlıyor. Jakarta’da da öyle, New York’ta da öyle.
Özel yapım şart