Politik drama: Roadkill
Hayatımıza Dr. House olarak giren ve hangi role bürünürse bürünsün hep Dr. House olarak kalacak olan Hugh Laurie’nin 2020 tarihli son dizisi Roadkill, dört bölümlük politik bir drama. Utanç kavramını hayatından çıkarmış gerçek bir politikacı, bir yandan karıştığı skandalı kendi acımasız yöntemleriyle örtbas etmeye çalışırken, bir yandan da paramparça olan özel hayatını toparlamaya uğraşıyor. Böyle ‘verimli’ bir konuya basının dahil olmaması da mümkün olmuyor tabii. Geçen yıl ansızın ölüm haberini aldığımız, Peaky Blinders, Fearless gibi dizilerin oyuncusu Helen McCrory, başbakan rolünde. Politikacının sevgilisini ise Borgen’in başbakanı Sidse Babett Knudsen oynamış. Hikaye, The Hours ve The Reader filmlerinin ödüllü senaristi İngiliz yazar David Hare’in imzasını taşıyor. Paralel hayatlar: Mrs. Wilson
Hayatın bütün kurmacalardan daha tuhaf olduğunu kanıtlayan bir dizi daha. Gerçek hayattan uyarlandığını bilmesek “Amma da uydurmuşlar” diyebileceğimiz bir hikayeye de diziye de adını veren Mrs. Wilson’ı bizzat torunu canlandırıyor: Türk izleyicisinin Luther ve The Affair ile tanıdığı Ruth Wilson. Babaanne Wilson, savaş sırasında gizli istihbarat servisi MI6’de çalışırken, dede Alexander Wilson’la tanışıyor. İkili evleniyor, 20 yılı aşkın bir süre mutlu mesut yaşıyor, sonra adam kalp krizinden ölüyor. Esas hikaye de böyle başlıyor. Mrs. Wilson tek Mrs. Wilson olmadığını, kocasının iki oğlundan başka çocuklarının da olduğunu öğreniyor. Rahmetlinin kaç karısı ve kaç çocuğu olduğunu ‘spoiler’ olmasın diye yazmıyorum. Babaannesini canlandıran Ruth Wilson, üç bölümlük dizinin yapımcısı da. Sosyopatlar şahı: White House Farm
Bir gerçek hayat hikayesi daha. 1985’te, İngiltere’de bir çiftlik evinde genç kadın annesini, babasını ve iki çocuğunu öldürdükten sonra aynı silahla kendini vuruyor. Beş kişinin bir anda yok olduğu ailenin küçük oğlu hayatta kalıyor. Çok üzücü ama işte hayat acı, olay kapanmak üzere. Fakat kariyerinde pek de öne çıkmamış bir dedektifin aklına takılan bazı sorular var, onları kurcalamaya başlıyor. Şüpheler, ailenin geriye kalan tek üyesinde yoğunlaşıyor ama bakalım ısrarla ‘masum’ olduğunu savunan genç adam yargılanabilecek mi? Altı bölümlük dizi bir solukta izleniyor, geriye müthiş oyunculuklar ve bugün bile devam eden bir hikaye kalıyor. Yalan haber meselesi: Chimerica
Türk tiyatro izleyicisinin Önce Bir Boşluk Oldu Kalp Gidince, Ama Şimdi İyi oyunu ile hatırlayacağı Lucy Kirkwood’un başka bir oyunundan bizzat yazarın uyarladığı Chimerica, 2019 tarihli dört bölümlük bir dizi. Pekin’de Tiananmen Meydanı’nda gerçekleşen öğrenci olaylarında, tanka karşı duran adamı çeken fotoğrafçı yıllar sonra öyle bir kare ‘kurguluyor’ ki, ortaya çıkan durumu ancak Çin’e gidip 20 yıl önce çektiği o tank görüntüsünün gerçekliğini kanıtlayarak kurtarabilir. Fotoğrafçıyı Alessandro Nivola’nın canlandırdığı dizide F. Murray Abraham, Sophie Okonedo gibi çok usta oyuncular da var. The Guardian, diziyle ilgili yazısında “yalan haberle ilgili tüyler ürpertecek kadar gerçek bir drama” başlığını kullanmıştı.