Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan’ın öncülüğünde 1976’da Efes Pilsen Spor Kulübü adıyla kurulan Anadolu Efes artık yalnızca Türkiye’nin değil Avrupa’nın da en başarılı takımlarından biri. Bu başarının arkasında ise Anadolu Efes’in ve Anadolu Grubu’nun benzersiz yol arkadaşlığının gücü var. Bu yıl Anadolu Efes, ING Basketbol Süper Ligi’nde sezonu 30 maçta 29 galibiyetle lider tamamladı. Avrupa’nın ve dünyanın en çok izlenen basketbol liglerinden Turkish Airlines EuroLeague’de ise Anadolu Efes bu yıl da Final Four’a katılma hakkı elde etti. Anadolu Efes Türkiye Genel Müdürü Tuğrul Ağırbaş ile takımın Başantrenörü Ergin Ataman’la 45 yıl önce başlayan yolculuğu konuştuk. Tanışıklığınız ne zamana dayanıyor? T.A: Ergin Hoca da ben de İstanbul İşletme Fakültesi mezunuyuz. Öğrenciliğimizden beri birbirimizi tanırız. 3 yıl önce Ergin Hoca’nın aramıza dönmesiyle o sinerjiyi yeniden yakaladık. Kulüp de şirket de eş zamanlı dünyada ses getirecek işler içine girdi. Türk mühendisleriyle birlikte ARGE’ye büyük yatırımlar yaptık, yeni üretim tekniği yarattık, dünyada bunu yapmak için patent başvurusunda bulunduk. Bu topraklarda doğduk , bu topraklardan aldıklarımızı bu ülkeye vermek istiyoruz. E.A: Şirketlerle kulüplerin birlikteliği hep oluyor. Basketbolda da var, Formula’da da şirket sponsorlukları var ancak Anadolu Grubu’nun durumu farklı. İyi günde de kötü günde de şirket hep takımın yanında. Pandemi öncesine baktığımızda Sinan Erdem Salonu’nun 15 bin kişiyle dolu olduğu, maçların reytinglerin yüksek olduğunu görüyoruz. Anadolu Efes artık ortak bir gurur. Kurum için de marka tanıtımı değil, büyük bir sosyal sorumluluk. Türk basketbolundan NBA’e, Milli takıma yetişenlerin büyük çoğunluğu Anadolu Efes’ten yetişenlerden. Evet şimdi bizim takımda da çok yabancı var ancak, biz aynı zamanda basketbolcu yetiştiren bir takımız. Bu da kolay olmadı… Zaman aldı değil mi? E.A: “Anadolu Efes maçlarına davetiye yolluyor, otobüslerle izleyici götürüyor” deniliyordu. Ancak şimdi baktığınızda maçlar çok reytingli, bilet bulunamıyor. Bu bir başarı güzel bir birlikteliği gösteriyor. Ben İtalyan Lisesi mezunuyum, sonra İşletme Fakültesi’ni bitirdim. Üniversite takımında oyuncuydum, antrenörlüğe de yardım ediyordum. Tuğrul Bey büyük olasılıkla benden daha iyi bir öğrenciydi. O günlerden bugünlere geldi. Anadolu Grubu’un Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan takımı ailesinin bir parçası olarak görüyor ve kurumsal işlerinden biri olarak da çok iyi takip ediyor. Zaman içinde ön plana çıkan takımlar oldu ancak uzun soluklu olamadılar. Başarılı dönemler kadar başarısızlıklarda da ayakta kalmak önemli değil mi? E.A: Sporda hep zirvede olamıyorsunuz. Aydın Hoca 1990’larda teknik direktördü. Ben yardımcısıydım. O dönemde ilk kez Avrupa kupasını Türkiye’ye kazandırdık. Avrupa Kulüpler Kupası’nda final oynadık. Benim başantrenörlük dönemimde ilk kez Final Four’a çıktık. Ancak sonrasında çok özverili çalışmalara ve yatırımlara rağmen istediğimiz noktaya gelemedik. Yatırım yapıp sonuç elde edememek yılgınlık yarattı ama o dönemlerde de Anadolu Grubu “artık vazgeçelim” demedi. 3 yıl önce yeniden yollarımız kesişti. Takım dibe vurmuş durumdaydı, ilk kez EuroLeague’te sonunculuğa inmişti. O yıl hemen yeni kadro ve yapı oluşturduk, bir anda çıkış oldu. 2019’da final oynadık, 220 ülke canlı yayınladı. 2020’de çok niyetliydik. Şimdi yine kazanmak için gidiyoruz. [video width="640" height="360" mp4="https://gazeteoksijen.com/wp-content/uploads/2021/05/tugrul-bey-ergin-atamanv4.mp4"][/video]
Çabuk vazgeçmeyen bir şirketiz
T.A: Dönem dönem en yukarıda ve aşağılarda olduğumuz oldu. Ancak biz hiç kısa vadeli işler yapan şirket olmadık. Başarının zaman alacağını, sabır ve tutkuyla ilerlemek gerektiğini biliyoruz. Biz çabuk vazgeçmeyen bir şirketiz. Pandemi zorluklar yarattı. Seyircisiz oynamak bir yandan, diğer yandan herkesin çevresinde kayıplar oldu, motivasyon eksiklikleri oldu. Siz bu dönemi nasıl yönetiyorsunuz? E.A: Bizim işimiz bir taraftan da sahne işi, çoşku, atmosfer önemli, seyircisiz oynamak motivasyon kaybı yaratıyor, oyuncular seyircilerle de ruhu yakalıyor. Bu arada bu sezon biz 18 kez Avrupa ülkelerine maç oynamaya gittik. 50 günümüz Avrupa’da geçti. Cıvıl cıvıl havalimanları ıssızdı. Barcelona Havalimanı’na indik, bizden başka kimse yoktu. Berlin’e her gittiğimizde çok büyük otelde kalıyoruz. Otel yalnızca bizim için açıldı. Oyuncuların çoğu Covid geçirdi. Yakınları hastalananlar oldu. Bizim de yakınlarımızdan kayıplar oldu, bizimle hep birlikte olan taraftarlardan kayıplar oldu. Ne sıklıkla test oluyorsunuz? E.A: Haftada 3 gün test oluyoruz. O çubuk artık bize karıncalanma gibi geliyor! Biz Avrupa Basketbolu’nun sürpriz takımı değil, şampiyonluğun en büyük adaylarından biri olduğumuz için motivasyonu hep koruduk. Ama ben hep oyuncularıma şunu söyledim: “Biz çok şanslıyız en azından işimizi yapabiliyoruz” Çoşkulu bir ortam yok ama adrenalin var. T.A: Pandemi basket sahalarını da sektörü de çok etkiledi. Yeme içme sektörü en çok etkilenen sektörlerden biri. Biz şirketimizde de zor geçirenlerin yanında olmaya, ekibimizi iyi korumaya odaklandık. Bu dönemde işlerini kaybedenler için Ahbap Platformu ile birlikte “Dayanışma Birlikte Güzel” işbirliğini yaptık, 7 bin kişiye ulaştık. Sokak hayvanlarına yuva ve yem sağladık, sahne sanatları emekçileri için FestTogether’i yaptık. Dayanışma ruhu bizim için çok değerli.