Vuslat Doğan Sabancı medya yolculuğunun ardından, küresel projeler üretmek amacıyla V Vakfı’nı kurdu. Vakıf, bu yıl Venedik Mimari Bienali’nde “Nasıl Birlikte Yaşarız” temalı ilk etkinliğini İtalyan sanatçı Guiseppe Penone’nin “Dinleyici” adlı eseriyle gerçekleştirirken, Vuslat Doğan Sabancı herkesi cankulağıyla dinlemeye çağırdı. Vuslat Doğan Sabancı’nın yeni yolculuğunu konuştuk. Vakıf kurdunuz, sanatla ilgileniyorsunuz. Öncelikle medya ile ilişkinizi bitirdikten sonra ne yaptınız? Kurduğum vakıf bir sanat vakfı değil. Amacı dünyada dinleme kültürünü gençler, çocuklar ve sivil toplum ekosisteminde yaygınlaştırarak toplumsal sorunlara kalıcı çözümler üretebilmek. Bu misyonu sanat ve hikaye anlatıcılığıyla gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Tohumlarını yıllar önce Hürriyet Gazetesi’nde olduğum yıllarda attığım bir proje bu. Medya hayatımda hep tutkuyla yaptığım bir iş oldu. Çünkü medyanın sosyal etki gücünü ve toplumsal sorumluluğu çok önemsedim. Hürriyet’te insan, özellikle kadın hakları, aile içi şiddet gibi birçok konuda sadece günlük haberlerin ötesinde bu konuları yayıncılık politikasının içerisinde görerek yaratabildiğimiz etkiyi gördüm. Ancak bugünkü dünyada, teknolojik devrimin medya üzerine yarattığı hız ve erişim baskısı, artan öfke ve nefret dili kutuplaşmayı körüklemeye başladı. Medya, adeta kutuplaşmanın bir kanalı haline geldi. Dünyadaki anlaşılması güç sorunları toplumlara aktarabilmenin kısa yolu yaftalama, bölme ve düşman gösterme oldu. Yöneticilik yaptığınız dönemde tüm bunlarla mücadele etmek için bir çabanın içine girmiştiniz. Doğru. Washington’da Atlantic Council’da, New York Columbia Üniversitesi’nde ve NYT kadın liderler toplantılarında medyanın çatıştıran yayıncılık politikalarını reddedip, duyulmayan sesler üzerine konuşmalar yaptım. Uzun süredir bu konulara kafa yoruyorum. Ancak medyanın içindeyken bu arayışlarımın çok zor olacağını anladım ve 2017 Nisan’ında, Hürriyet Yönetim Kurulu Başkanlığı’na bir yıl ara vereceğimi açıkladım. Ne yaptınız o dönemde? Tüm kimliklerimi bırakıp sadece Vuslat olarak bir dizi dinleme yolculuğuna çıktım. Beni konfor alanımdan çıkaracak her yere gittim, herkesi dinledim. Örneğin, yıllarca aile içi şiddet üzerine çalıştığım için çok fazla sığınma evine gidip, kadınlarla konuşmuştum ama bu sefer cezaevlerine de gittim ve kadın katili erkekleri dinledim. Anadolu’daki genelev işletmecilerini de dinledim. Dindar, muhafazakar kadınları ve erkekleri dinledim. Hiçbir ajandam olmadan, çözüm üretmek üzerine değil sadece anlayabilmek üzere seri dinleme yolculuğu yaptım. Bir yıl boyunca süren bu dinleme yolculukları neticesinde sadece farklı bakış açıları edinip farklı hayatları öğrenmedim, ayrıca kendimle ilgili çok şey keşfettim. Dinleme yolculuklarım aynı zamanda içsel bir yolculuk haline de geldi. Dinlemenin dönüştürücü ve iyileştirici gücünü keşfettim. Daha iyi dinleyici oldukça daha iyi bir anne, daha iyi bir patron, daha iyi bir insan olabildiğimi keşfettim. Hürriyet el değiştirdi, 1 yıllık aradan sonra medyadan çekildiniz. Sonra ne yaptınız? Medyadan çıktıktan sonra yıllardır üzerine yoğunlaştığım kendini, ötekini ve doğayı dinleme konularına çok daha geniş bir pencereden bakmaya başladım. Kendi ismimin anlamına dalıp cankulağıyla dinleme ifadesinin kaybolan gerçek anlamından çıktım. Cankulağıyla dinleme; önyargısız, merak ve cesaretle dinlemektir. Dünyada ve Türkiye’de önümüzdeki 10 yıl içerisinde cankulağıyla dinlemeyi gençlerin hayatlarına, eğitim sistemlerine, sivil toplum ekosistemine sokmak üzere çalışacak bir vakıf kurmaya karar verdim. V Vakfı (www.vuslatfoundation.org) küresel bir misyonla küresel faaliyet göstermek üzere Türkiye’de kurulan ilk ve tek vakıf. “Farklı sesleri dinleyebilsek her şey çok farklı olurdu” diye mi düşünüyorsunuz? Neden bir ağzımız varken iki kulağımız var? Düşünmek gerek. Dünyanın ibresi çok fazla ifadeye kaydı. İstediğin kadar istediğin şeyi söyleme özgürlüğün olsun, diğer tarafta seni kaale alan bir dinleyici yoksa ifade etmek insanı çoğu zaman tatminsiz hatta bazen daha da öfkeli ve çaresiz bırakabiliyor. Sosyal medya yıllardır tam da buna hizmet ediyor. Birbirini dinlemeyen öfkeli topluluklar yarattı. Kimse kendine benzemeyene tahammül edemiyor. Doğayı dinlesek şu günlerde yarattığımız çevre felaketleri olmazdı… Aynen. Doğayı dinleseydik belki bugün Marmara Denizi müsilajla kaplı olmazdı. Doğa, aynı zamanda bize dinleyici olarak da büyük bir öğretmen. Bu sebeple Venedik Bienali’nde gerçekleştirdiğimiz ilk proje olan ‘Dinleyici’ de ünlü İtalyan sanatçı Pennone’nin efsanevi ağacı. Vakıf ilk etkinliğini Venedik Bienali’nde yaptığında vakıfta sanata odaklanacağınızı düşündüm. Sanat bu işin neresinde olacak? Sanat vasıtasıyla cankulağıyla dinleme kavramı hakkında farkındalık yaratmak istiyoruz. Bu konu sanatçıların, hikaye anlatıcılarının, düşünce önderlerinin, sivil toplumun ve tüm karar vericilerin gündemine girsin istiyoruz. Venedik Bienali sadece sanatın değil bütün karar vericilerin baktığı çok önemli bir platform. Bu yılki konusu “Nasıl Birlikte Yaşarız?” Sanki vakfınızın amacı için seçilmiş bir başlık olmuş… Bienal bize bu teklifi getirdiğinde şöyle dedi: “Biz mimarlar birlikte yaşayacağımız alanları düşünürken görsel kurguluyoruz. Ama bunun işitsel boyutu olmadan eksik kalacağını sizin vakfın dokümanlarını okuduktan sonra fark ettik, sizi bu sebeple davet ediyoruz” dedi. Ve gerçekten küratör çok haklıymış, Bienal’in gözdesi oldu dinleme ve bu eser. Ve ağaç sembolik olarak yüzyıllardır tüm canlılar için en güzel dinleyicidir. Medyada daha çok kişiye ulaşmak, etki yaratmak hedefleriniz vardı. Şimdi baktığınızda bu çabayı nasıl görüyorsunuz? Bugün asıl ihtiyacımız olan eriştiğimiz kişi sayısını artırmak değil. Etkileşime girdiğimiz kişilerle kurduğumuz bağın gücü. Ne kadar hakiki ve samimi bağ kuruyoruz, mesele bu. Katilleri, zor durumdaki kadınları, dindarları, uç noktalarda yaşayanları dinlemek size sorunların çözümü için bir adres gösterdi mi? Çözüm insanlıkta! Birbirimizden korkacak bu kadar çok şeyimiz olmadığını, hepimizin aslında özünde insan olduğunu görmeden ve bu olmazsa bugün dünyanın devasa sorunlarının hiçbirine kalıcı çözüm üretmemizin mümkün olmadığını düşünüyorum. İklim kriziyle dünya yıllardır uğraşıyor ama bir araya gelip çözüm üretemiyor. Çünkü bu konuda da kutuplaşıyoruz. Halbuki cayır cayır çok kötü bir sona doğru gidiyoruz. Pandemi, gelir eşitsizliği, cinsiyet problemi… Eşitsizlikler, yoksunluklar ve yoksulluğun arttığı bu ortamda cankulağıyla dinlemek ne işe yarar? Savaşı durduramazsınız can kulağıyla dinleyerek, ama savaşın çıkmamasını sağlayabilirsiniz. Dünyanın tıpta başladığı gibi insanlık ilişkilerinde de önleyici çözümlere ihtiyacı var. Vakıf bundan sonra ne yapacak? Bir dizi atölye ve sohbet toplantılarıyla cankulağıyla dinlemeyi gündemde tutmaya, herkesi bu konuda düşünmeye ve üretmeye davet edeceğiz. Diğer taraftan dinlemeyi öğrenebileceğimiz kılavuzlar, egzersizler geliştirip herkese sunacağız. Dünyanın önde gelen üniversiteleriyle iş birlikleri gerçekleştireceğiz. Şimdi birlikte tv’yi açsak kimse birbirini dinlemiyor, sosyal medyaya baksak çok farklı düşünceler dile getiriliyor. Siz nereden başlayacaksınız? Dinlemeyi bilmiyoruz. Herkes birbirinin sözünü kesiyor, kesmese bile hadi bitirse de ben başlasam diyor.Habuki dinleme bir kas. Aynen vücudunuzdaki fiziksel kaslar gibi o da egzersizle gelişebiliyor. İlk durağımız da gençler olacak. Dinlemeyle ilgili kaslarımız yaşadığımız bu zorluklardan zayıfladı mı? Z kuşağı mı daha az dinliyor yoksa onlar dinlemekten ne anlıyorlar? Dinlemek aslında neden zor biliyor musunuz? İnsan bir dakikada 2 bin 500 kelime dinleyebilirken, dakikada sadece 400 ile 600 kelime konuşabiliyor. Başka bir deyişle dinleme kapasitemiz çok daha büyük ve hızlı. Bu sebeple de çoğu kez başkasını dinlerken aklımız uçup başka yere gidiyor. Aslında dinleme, anda kalmak için yapılabilecek en güzel egzersiz. Can kulağıyla dinlemek ön yargısız, merakla ve cesaretle, kelimelerin ötesini duymaya niyet etmekle başlıyor.
11.06.2021 04:30
"Dinlemediğimiz için çok hata yapıyoruz"
Medya patronluğundan sonra konfor alanından çıktı, kadın katilleriyle, genelev patronlarıyla, dindar kişilerle konuştu. Vuslat Doğan Sabancı herkesi can kulağıyla dinlemeye çağıran bir vakıf kurdu
Programa güven için kamu kemer sıkmalı
20 Aralık 2024
Kandıra'yı İtalyan peynirlerinin adresi yaptı
13 Aralık 2024
Levanten mutfağının Boğaz’daki yeni adresi
13 Aralık 2024
15 dakikada ulaşamayanlara biz ulaşıyoruz
Tüm Yazıları
06 Aralık 2024