Depremde iletişimin kesilmesi Türkiye’nin bu alandaki altyapısının yeterli olmadığını gösterdi. GSM sektörünün deneyimli isimlerinden Koray Öztürkler 3 temel sorunu şöyle sıralıyor: 1- Üç GSM operatörünün birbirlerinin altyapısını kullanmasına yönelik bir düzenleme yok. Afetlerde bu mutlaka sağlanmalı. 2- Artık kule tipi istasyonlara ağırlık verilmeli. 3- Deprem riski olan bölgelerde 5G teknolojisiyle Wi-Fi ağları acilen kurulmalı...
Depremin ardından mobil iletişim çöktü. Buna neden olarak da baz istasyonlarının çoğunun binalarda olması ve bunların da çökmesi, yakıt sorunu, elektriğin kesilmesi gibi nedenler gösterildi. Türkiye’deki fiber altyapının yetersizliği kadar, GSM operatörlerinin bir afet senaryosunun olmaması, yatırım yapma konusunda da geri kalmaları, AFAD’ın yaşanacak bir deprem felaketine karşı GSM operatörleriyle bir planının olmadığı konuşuldu. Geçtiğimiz hafta Oksijen’de “Neden deprem bölgesinde cep telefonu kullanılamadı?” diye sorduk. Bu hafta da sorularımızı uzmanlara yönelttik.
KOZ Partners Kurucu Ceo’su Koray Öztürkler:
Uzun yıllar GSM sektöründe üst düzey yöneticilik yaptınız. Depremden sonra yaşanan iletişim sorunu çok büyüktü. Nerede eksikler vardı?
Farklı nedenleri var. Birincisi ulusal dolaşım (national roaming) olayı. Türkiye genelinde mobil pazarda bunu yapmakta geç kaldık. En azından mobil altyapının operatörler tarafından Türkiye’de olabilecek herhangi bir depreme karşı ulusal dolaşıma geçiş yapılabilecek hale getirilmesi gerekiyordu.
Bu 3 operatörün iş birliğiyle yapılabilecek bir şey miydi?
Şöyle anlatayım. Biz yurt dışına gidiyoruz Turkcell ya da Vodafone kullanıcısı olarak, örneğin İtalya’da TIM var onu seçiyoruz ya da cihaz otomatik olarak operatör seçiyor. Sistemi kullanıyoruz. Bize kendi operatörümüzden fatura geliyor. İşte bu sistemi Türkiye’de kuracaklar. Ben nerede olursam olayım çekim alanı kimin iyiyse onun sinyalinden faydalanıp kullanacağım. O çekmiyor, bu çekmiyor olmayacak. Kendi aralarında halledecekler. Hiçbiri de çekmiyor olabilir.
Bu afet anında neden önemli?
Diyelim ki bölgeye 400-500 kadar mobil istasyon yığdılar. Bunların mükerrer alanları kapsamıyor olması önemli. Edindiğimiz bilgilere göre AFAD koordinasyonunda mobil istasyonların ortak kullanımı hayata geçmiş. Bu güzel bir gelişme. Böylece bölgedeki tüm mobil hat sahipleri operator gözetmeksizin ortak şebekeden faydalanıyorlar. Ulusal dolaşım çerçevesinde işbirliği yapılabilirse, “ben burada 4, sen orada 8 tane istasyonu ayağa kaldır”, “ben burada 2 kule kurayım" diyerek daha fazla kapsama ve kapasite sağlanacak. Mobil istasyonlarda yapılanı genele yaymak önemli. Özellikle, afet durumları için bu tür çözümlere ihtiyaç var. Bazı operatörler ulusal dolaşımı zaman zaman talep ettiler ancak menfaat çatışmasından bu olmadı.
Depremden hemen sonra bir iş birliği yapsalardı bu olur muydu?
Hayır. Çünkü bu sistemlerin birbiriyle konuşmasıyla ilgili teknik işler var. Akşamdan sabaha kurulamıyor. Karar alıp, düzenleyici kurum BTK operatörleri bir araya getirebilir. Operatörlere “afet anında ulusal dolaşım regülasyonu çıkarıyoruz” diye bir süreç başlatabilir.
Fiber altyapı güçlü olsaydı bunlar yaşanmaz mıydı?
Fiber altyapıda Türk Telekom hakim. En yaygın fiber onlarda. Başka operatörlerin fiber kurması ile ilgili zorluklar var. Bu sürecin kolaylaştırılması gerektiğini yıllardır konuşuyoruz. Fiber altyapıda Türkiye geride kaldı. 5G’nin olmazsa olmazı da fiber.
5G deniliyor ancak gerçekten de 5G yatırımı yapılıyor mu?
Henüz Türkiye 5G’ye geçmedi. 4.5G denilen sistemdeyiz. 5G için yaygın fiber hat elzem. Maalesef Türkiye’de 4.5G’ye dahi az yatırım yapılıyor. Tahminim 3G’yi güçlendirmeye daha fazla yatırım yapılıyor. Türkiye’nin doğu tarafı genişbant internet erişiminde daha dezavantajlı. Dünya, 5G çevresindeki uygulamaları geliştirirken, inovatif hizmet sunumları gelişirken bu bizde yok, bunlarda geri kalacağız diye endişe ediyorum. Bizim yazılım sektörümüz ne yapacak, robotik teknolojilerle çalışanlar, otonom araçları internete bağlamak isteyen, yapay zekayla çalışan girişimcilerimiz ne yapacak? Ülkenin geldiği noktada kısa vadeli düşünülmemesi lazım. Operatörler bugüne kadar mobilde yapmadıkları iş birliğini fiber altyapının kurulumu ve 5G’ye geçişte yapmalı.
Bizim seviyemizdeki bir ülke için iletişimdeki eksiklik neydi?
Normal olarak baz istasyonları bina üzerinde. “Bina çöktü bizim istasyonlar da çöktü” diyorlar.
Her ülkede böyle midir?
Her ülkede binalara da kurulur ama Japonya’da bina çökmüyor. New York’ta, Londra’da büyük tüm şehirlerde de bina uygulaması var. Ancak, bizde binalar sağlam değil. Bu gerçeğe göre kule yatırımı yapmaları lazım. Farklı kule modelleri gerekiyor. Dağda, açık alanlarda sinyallerin 30-35 km basabildiği yerlerde baz istasyonu kulelerini sık görüyoruz. Bina üzerine koymanın yatırım maliyeti düşük ama kule yatırımları daha maliyetli. Kule yatırımlarını şehir içlerinde yaygınlaştırmak gerekiyor. Belediyelerin bu konudaki izinlerde daha esnek olması şart. Özetle, kule/bina dengesi kule lehine değişmeli deprem bölgelerinde. Belki de regülasyon değişimiyle deprem bölgelerinde yüzde 70 kule olmalı diyecekler.
İstasyonlar da gitti deprem bölgesine, onlar da yetmedi.
Afet durumunda hızla hayata geçirilecek planlara ihtiyaç var. Ulusal dolaşım gibi bir durum sağlanırsa taşıyacakları istasyonları da paylaşabilirler.
Yurt dışından bu işle ilgili de yardım alabilir miydik?
Tüm operatörleri temsil eden bir kurum, GSMA var. Dünyadaki tüm operatörler buraya üye. Turkcell bir zamanlar orada yönetimdeydi, Vodafone Global de büyük olasılıkla öyledir. Bu çerçevede görüşülüp GSMA nezdinde afetlerde operatörler birbirine nasıl destek olabilir konuşulmalı. Teknik açıdan uyumlu, hızlı entegrasyon kurulacak yardımlar geliştirilebilir.
Bu durumlarda foto, video paylaşma kısıtlanıp, konuşma kapasitesi rahatlatılabilir mi?
Kapasite ve sinyalleşme anlamında her iki sorun da yaşandı. Ancak öncelikli sorun sinyalleşme idi. Sinyalleşmenin sürekliliği göçük altındaki insanlar açısından kıymetli. Habercilerin haber yapma esnasında görüntülerin donduğu veya kesintilerin olduğunu da gördük. Bu da sinyal olduğu durumlarda, istasyonun kapasitesi ile ilgili eksikliklerden kaynaklanıyor. Teknik olarak sanıyorum bahsettiğiniz kısıtlamalar mümkün ancak, sinyalleşme ve internet hizmeti olduğu sürece foto paylaşımı gibi durumların kapasiteyi çok etkilememesi lazım.
Elektrik, yakıt yok. Baz istasyonlarının batarya ömrünün 4 saat olması çok az değil mi?
Baz istasyonlarında yakıt ve elektrik sorunu oldu. Bu sürelerin nasıl uzatılacağı teknik olarak çalışılmalı. Ancak, afet anında operatörler bölgeye ulaştıktan sonra işleri kolaylaştırılmalı. Yakıt desteği alamadık, elektrik bize geç verildi vb konuları ileri sürüyorlar. Neden hazırlıklı değillerdi bilmiyoruz. Bu konular sağlam afet planları çerçevesinde koordinasyon ile çözülebilir.
BTK’nın böyle bir planı olması gerekmiyor mu?
BTK bu konuları sorgulayacaktır. Operatörlerin AFAD ile daha yakın çalışmaya ihtiyacı olduğu anlaşılıyor.
Alternatif enerji kaynakları çözüm olabilir mi?
Rüzgar ve güneş enerjisiyle baz istasyonları beslenebiliyor. Bunları geliştirmek de Ar-Ge yatırımlarının buralara odaklanması ile olur.
Deprem riski yüksek yerler için başka çözüm yolları var mı?
Fiber altyapı çalışıyorsa kablosuz internet noktaları oluşturulabilir. Fay hatları incelenerek yapılmış, depremden mümkün olduğunca korunaklı fiber altyapılara yaygın biçimde ihtiyaç var. Fiber altyapı üzerinden kablosuz internet noktaları "router"lar takılarak oluşturulabilir. Bu konuda bir regülasyon esnekliğine de ihtiyaç var. Bir kafeye, otele gittiğinizde kablosuz internete erişim için hemen isim, soyad, TC kimlik numarası isteniyor. Bu tür zorunluluklar afet durumları gibi istisna durumlarda kaldırabilir. Operatörlerin de önceden hangi fiber noktalarında wi-fi alanları yaratabiliriz diye çalışması gerekiyor..
Bu büyüklükteki depremde bu sağlanabilir miydi?
Sağlanabilirdi diye düşünüyorum. Bu konuda bir açıklama okumadım. Ancak, bunun planı olması gerekir ve regülasyon engelinin ortadan kalkması lazım. Bu bakımdan yapıldıysa da sınırlı uygulanmıştır diye tahmin ediyorum. Yine dönüp dolaşıp fiberin önemine geliyoruz. Afet dönemleri için, 5G hazırlığı için, geniş bant internet altyapısına yatırımlar ortak çalışmalar ile arttırılmalı.
AFAD uygulaması var. Bu geliştirilebilinir mi?
AFAD’ın mobil uygulaması var, güzel. Bu uygulama zenginleştirilebilir. İnternet çalışmasa da, telefon çekmese de telefonun pili olduğu sürece Bluetooth özelliğiyle 60 metreye kadar mesajlaşma teknik olarak mümkün. AFAD bu operatörlerden böyle bir özellik geliştirmelerini isteyebilir. Bu özellik AFAD’a, merkezi noktaya bilgi gönderiminin yanısıra, göçük altındaki kişilerin çevredeki kişilere mesaj göndermesini de sağlar. Operatörler satışını yaptıkları cihazlara AFAD uygulamasını önden yükleyerek müşterilerine ulaştırabilirler. Bu uygulama böylece herkeste olur. Biliriz ki internet olmasa da yakın çevremizdekilerle afet anında haberleşebileceğiz. Bu yeni bir fikir değil aslında. Dünyada bu imkanı sağlayan uygulamalar var. Acil zamanlarda bu kullanılabilir. Ar-Ge kapsamında daha da ileri çözümler düşünülebilir.
Operatörlerin afet planı yoktu
İTÜ öğretim üyesi Prof. Mustafa Ergen:
Sorunun temelinde ne var?
Cep telefonlarımız kablosuz ulaşacağı bir baz istasyonu bulamayınca da haberleşme sağlanamadı. Binalar çökünce baz istasyonları da işlevsiz kaldı, iletişim kesildi.
Bu şu mu demek, B planı hiç yapılmamış mı?
Kısmen geçerli, elektriğin olmaması da sağlam binalardaki veya direklerdeki baz istasyonlarını çalışamaz hale getirdi. Ötesinde baz istasyonlarının şebekeye bağlantı noktaları ya fiber kablolarla ya da radyolink dediğimiz kablosuz iletişim ile gerçekleşiyor bunların da işlevsiz kalması baz istasyonlarını da işlevsiz bıraktı.
Deprem ve diğer afetler için iletişim altyapısının nasıl hazırlanması gerekiyor?
Operatörler için öncelikle afet eylem planı ve protokolleri gerekiyor. Örneğin, deprem bölgelerine en basit Wi-Fi noktası gönderiyorlar ama Wi-Fi şifre istiyor veya SMS doğrulama bekliyor, çünkü protokol yok, loglama isteniyor. Sektörden aldığımız bilgilere göre de bu teklif edilmiş. Afet anında bölgedeki Wi-Fi’ların şifresiz yapılması bir afet protokolü olabilir. Depremde evi zarar gören müşterinin internet hattını iptal ediyorlar ama enkaz altındaki modemi de geri istiyorlar.
Her şey normalmiş gibi…
Normal zamanda bu prosedürün parçası, afet zamanında bunun farklı bir protokol ile ilerletilmesi gerekir.
AFAD operatörlerle bir senaryo üzerine çalışmadı mı?
Biz İTÜ olarak 2018 yılında bir afet planı ilettik. Ancak görünen o ki dikkate alınmamış. Bugün emniyet, jandarma, sağlık görevlileri, askeri kuvvetler, kamu görevlileri ve biz siviller farklı farklı iletişim ağları ile haberleşiyoruz. Bu ağlarda birbirleri ile konuşmuyor ve çoğunun kapasite konusunda teknolojisi sivil haberleşmenin gerisinde kalıyor. Bugün 3G, 4G ve gelecekte 5G gibi sivil haberleşme sistemlerinin kalite ve kapsamasının artması ister istemez yukarıda saydığımız sivil olmayanların da bu altyapıyı kullanmasını beraberinde getiriyor.
Diğer ülkeler bunu nasıl çözüyor?
ABD, FirstNet gibi bir iletişim altyapısını Obama döneminde giderdi. Kamu Acil Ağı anlayışıyla kamu kuruluşlarının normal zamanda mobil şebekeyi kullanmalarını, ticari kuruluşlarında kamunun kullanılmayan kapasitesini kullanmasını sağlandı.
Bu sistem bizde olsaydı ne yaşanırdı?
Örneğin bugün bu sistem olsa idi o bölgedeki enkaz altındaki vatandaşlarımızın ve o bölgede görev yapan kamu personelinin şebekeyi kullanmaları önceliklendirilirdi. Az baz istasyonu ile bile aciliyet gerektiren haberleşme sağlanabilirdi. Örneğin biz enkaz altında arama yaparken, enkazın yanındaki kişiler belki aynı baz istasyonunu kullanarak videolar çektiler ve gönderdiler, canlı yayın araçları 4G ile bağlantı kurdular. Ayrıca mobil baz istasyonlarının da devreye alınarak haberleşmenin hızla kurulması önemlidir. Bunun yanında enkaz altında beton yığınlarından bir cep telefonunun uzaktaki bir baz istasyonuna ulaşmaya çalışacağını düşünürsek, bunu farklı anten türleri ile gezici araçlarla enkaza doğrultarak daha derin dinleme yapılabilirdi. Mobil baz istasyonları olmayınca uzaktaki baz istasyonuna ulaşmaktan piller erken bitti.
Operatörler alt yapı eksikliğini sorumlu tutuyor.
BTK yeni servis sağlayıcıların önünü açmalıydı, ülke olarak fibere tam geçişimiz gecikti. Belki tematik sadece afet anında ayakta kalacak şekilde alt yapısını kuracak servis sağlayıcıları ortaya çıkabilirdi.
Ne yapılmalı ivedilikle?
AFAD’ın bütünleşmiş bir iletişim altyapısı tasarlaması ve bunun ticari şebekelerle BTK ile yürütmesi gerekiyor.
Depremi bu iletişim teknolojilerini kullanarak saniyeler öncesinde bilmek mümkün mü?
Evet. Öncelikle otomatikman AFAD’ı veri alan, saklayan ve değerlendirebilen bir yapıya dönüştürmek gerekir. Bugün cep telefonlarındaki ivme ölçerler ile deprem belli saniyeler öncesinde tahmin edilebiliyor. Örneğin ameliyata başlayacak bir doktor ameliyata başlamıyor, ya da tehlike arz eden belli vanalar kapatılıyor, erken uyarı ile enkazdan kaçış gerçekleşebiliyor. Bunların ülkemizde de uygulanıyor olması önemli. Ayrıca uydu veya yüksek irtifa ile haberleşmede çözüm ortağımızın veya kendi çözümümüz olması afet anları ve kırsal haberleşmesi için önemli. 6G ile entegre yer, hava ve uydu haberleşmesi olmalı. •