22 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
21.01.2022 04:50

"O 10 dakika duygularımla aklım arasında gidip geldim"

Galatasaray Başkanı Burak Elmas Fatih Terim’le yollarını ayırdıkları gün yaptıkları görüşmeyi Oksijen’e anlattı

Galatasaray Başkanı Burak Elmas görevinin 7’nci ayında teknik direktör Fatih Terim’le yollarını ayırdı. Bunu “büyük hata” olarak görenler de var, “Burak Elmas ilk kez başkan olduğunu gösterdi” diyenler de…  Burak Elmas’ı profesyonel iş hayatı döneminden tanıyorum. Terim’in ayrılığından sonra sular durulmadı. Neler yaşandığını Burak Elmas’tan dinlemek için buluştuk.  Röportajda GS Yönetim Kurulu üyesi Elif Uzuner de bize eşlik etti. Alışık değiliz futbol yönetimlerinde kadın görmeye. Söze “Futbolda kadınları görmek çok hoşuma gidiyor” diye başladım.  Burak Elmas da başkanlığa aday olduğunda toplumsal cinsiyet eşitliğine önem vereceğini söylediğini, bunu yalnızca kadın kontenjanı olarak düşünmediğini, iş hayatında olduğu gibi futbol yönetiminde de kadınların olması gerektiğine inandığını söyledi. Aday olduğunda Yönetim Kurulu’nda GS’li kadınlara daha çok yer vermek istediğini anlatan, Elif Uzuner, Hande Başev ve Başak Karaca’nın yönetime katılmasından mutluluk duyduğunu ifade eden Elmas, “Her yerde olduğu gibi kadınlar bu alanda da fark yaratacak, inanıyorum. Biz kadın futboluna da yatırım yaptık. Dünyada çok gelişiyor kadın futbolu. Örneğin Kanada’da kadın futbol maçlarını ortalama 37 bin seyirci izlemeye gidiyor. Türkiye’de de ilgi artıyor” dedi.  “Geç bile kalındı” yorumum üzerine de, “Erkeklerin batırmış olduğu sektörü kadınların desteği ile toparlamaya çalışıyoruz” diyerek yanıtladı. Ve son gelişmeleri masaya yatırarak sohbete başladık. 

Ayrılık kararını nasıl aldınız?

Fatih Terim’le yollarınızı ayırdınız. Önce o 10 dakikayı anlatır mısınız? Bu arada gerçekten 10 dakika mı sürdü görüşmeniz? Bu olayın yaşanış şekli aslında çok üzüntü verici. Çünkü ben Fatih Hoca’yı insan olarak, GS efsanesi olarak çok seviyorum. Hayatımdaki en travmatik 10 dakikaydı. Duygularım ve aklım arasında gidip geldim. Dilim başka konuştu, duygularım başka.  Aslında bizim total bir projemiz var. Onu gerçekleştirmek istiyoruz. Türk sporu çok geride kaldı. “Makas açıldı” diyoruz ya, makas sadece saha sonuçları ile açılmadı, yönetim biçimleriyle de açıldı. Yönetim prensiplerini değiştirmezseniz o makas sahada belki kapanabilir ya da kapanıyor gibi görünüyor olabilir ama uzun vadede asla kapanmaz. Bugün bizim neredeyse 10 katımız cirolara ulaşan büyük Avrupa kulüpleriyle mücadele ediyoruz ve bir dernek mantığı ile yönetiliyoruz.
Burak Elmas: "Fatih Terim bir GS efsanesi. Belki ben yüz yıl sonra hatırlanmayacağım ama o daima hatırlanacak"
Fatih Terim’in teknik direktör olmanın ötesinde bir ağırlığı olduğu için mi bunlar yaşandı? Futbolda stratejimiz şuydu; GS hep son üç dört yılını oynayan ve çok yüksek maaşlar verdiği bir futbol takımı yönetimi yapıyordu. Mesela net takım ücretimiz 95 milyon euro’dan en son 65 milyon euro’ya geldi. Bu ücretlerle her yıl zarar ediyorduk. Bu yüzden de yetenekli gençlerle kurulmuş, uzun süre bir arada oynayacak ve GS ile büyüyüp GS’yi uzun süre başarıya taşıyacak bir takım kurmak istedik. Ücret maliyetlerinin gelirlere göre yönetilebileceği, bankalarla yapılmış olan anlaşmalar uyarınca ödenmesi gereken faizlerin ödenebileceği bir finansal yapıya getirmek istiyoruz kulübü. Eskiden yalnızca futbolda değil tüm sporlarda öngörü, kişilerin futbol bilgisi ve saha okuması gibi faktörler çok öndeyken bugün artık bu öngörü veya futboldan anlama kurgusunun yüzde 80’i bilgi bazlı ölçülebiliyor. Oyuncuların koşu mesafeleri, gol şansları, fiziksel gelişimleri, sakatlanma ihtimallerine kadar her şey hesaplanabilir durumda. Biz de GS’de futbolu hem kurumsal hem ölçülebilir rakamlarla yönetmek istiyoruz. GS’nin en iyi oyuncu izleme departmanına, en iyi performans ölçümü departmanına, en iyi tesis yönetimine, en iyi alt yapı departmanlarına sahip olmasını istedik. Biz giden teknik direktör ve yardımcılarının GS’nin sistemi içinde devam etmesi ve uzun vadede hem gelirleri artırabilecek hem gençlerden oluşan bir takım yönetmek gibi hedeflerimiz vardı.  [video width="848" height="480" mp4="https://gazeteoksijen.com/wp-content/uploads/2022/01/WhatsApp-Video-2022-01-21-at-16.27.30.mp4"][/video]

Bunlara karşı mı çıktı Terim?

Siz göreve gelirken Fatih Terim’in teknik direktör olacağını söylemiştiniz. Farklı bir arayışınız yoktu. Evet, seçimlerden önce herkes, “Teknik direktörlüğe kimi getireceksiniz” diye soruyordu. Bir başkan adayının 15 gün sonra liglerin başlayacağı bir ortamda hangi teknik direktörle çalışacağını söylemesi kadar normal bir şey yoktu. Bu sistemi ve bazı radikal kararları hızlı bir şekilde alabileceğimizi öngörerek, Fatih Hoca’ya da kişisel sevgim ve saygım sebebiyle onunla çalışmayı tercih ettim. Ben Fatih Hoca ile çalışacağımı söyleyerek geldim ama diğer adaylardan çalışmayacağını söyleyen sadece bir kişi oldu. 18 haftada bu ilişki neden bu noktaya geldi?  Saha sonuçları istediğimiz gibi gitmedi. Avrupa’da ciddi anlamda başarılı bir dönem geçirdik ama Türkiye Kupası ve lig iyi gitmedi. Sonuçlar iyi gitmediği zaman bize eleştiri geliyor ama Fatih Hoca’ya da çok eleştiri gelmeye başladı. Ben ayrıca birtakım organizasyonel değişikliğin yapılmasını istedim. GS’nin futbol okulunu kurmak gibi temel konularda ciddi bir sabırsızlık vardı bende. Bazen şöyle bir sıkıntı olur; saha sonuçları o kadar çok baskı getirir ki size uzun vadeli planlarınızı yapamaz hale gelirsiniz, günlük yangını söndürmekle uğraşırsınız. Ama bu öyle bir proje ki ben yıpranmayı göze alarak GS’yi değiştirmek, alışkanlıkları değiştirerek sürdürülebilir bir yönetim tarzına geçmek istedim. Özelikle de Türk futbolunun en kötü olduğu dönemde bunu yapmak çok zor.  Burada ben yıpranacağımı biliyordum. Fakat Fatih Hoca da yıpranınca çok zorlanmaya başladık. Her hafta Fatih Hoca’ya da bir sürü eleştiriler geliyordu. 10 dakikaya yüzlerce saat ve gelecek planları sığmış! Son zamanların Avrupa’daki en iyi başarısını aldı takım, ilk 16’ya girdi. Türkiye’de başarı sağlanmadığı için teknik direktör değiştirilir mi? Avrupa’da bu yıl başarı elde edebiliriz, ama ertesi yıl GS öyle bir sistem kurmalı ki devamı gelsin. UEFA’yı almamızın üzerinden 21 yıl geçti. 21 yıldır final görmemişiz. Yani GS öyle bir sistem kurmalı ki üç yılda bir beş yılda bir Avrupa’da başarılı duruma gelsin. Bu yıl Avrupa’da başarılıyız ama başarının önümüzdeki yıllarda devam ettirilebileceğinin garantisi yok. Fatih Terim’in “ilk imzam, son imzam” paylaşımı size ne hissettirdi?  Çok üzüldüm. On dakikalık konuşma öncesinde düşündüklerim ve on dakikalık konuşmayı yaparkenki hislerimin tarifi yok. GS Başkanı olduğunuz zaman kendiniz için doğru olanla, kendinizi korumak amaçlı doğru olanla GS için uzun vadede doğru olan arasında sıkışabiliyorsunuz. Ben bugüne kadar seçim döneminde mesela kayınpederim Faruk Süren’le bile ayrı düşerek bu mücadeleyi verdim. Bu kararı öncesinde Faruk Bey’le paylaştınız mı? Hayır kimseyle paylaşmadım.  Bu kararınızın ardından, “İlk defa başkan oldu” da denildi. Fatih Terim’in gölgesinde mi kalıyor GS başkanları? Ben seçildiğim için başkanım. İleride sadece başkan olup olmadığım değil nasıl bir başkan olduğum değerlendirilecek. Şu üzücü; bizi birleştiren, bizi GS’li yapan şeyler aslında bir maç kazanmak değil. Bizi GS’li yapan şeyler GS’nin değerleri, Türkiye’yi temsili. Bu süreçte geçmişten gelen değerler bütününün erozyonuna şahit olduk. Başkana hitabetteki farklılık, aileme kadar varan tehditler… Ne tür tehditler oldu? FB Başkanı Ali Koç için de söylenmeyen kalmadı… Futbolda değişim yaratma, küfürden uzaklaşma, şeffaf yönetim derken, sahada başarı gelmeyince kısa sürede iklim tersine mi döndü? Eşime, oğluma ve kızıma kadar tehditler… Kızım tenisçi, kızıma gelen tehditler… Oğlum bir gün dedesiyle anneannesinde kalmak zorunda kaldı. Evimizin adresini yayınlayarak tehdit ettiler.  Bana, “GS Başkanı şöyle olur böyle olur” diyorlar, herkesin kendine göre bir lider ve başkan beklentisi var. Ben çok çalışarak, GS’deki en başarılı olacak tarzı yaratmaya çalışıyorum…

Son derece medeni şekilde ayrıldı

Fatih Terim için ortak akıl olma ihtimali var mıydı? Teklif ettim. “Hocam sahada bir değişiklik yapmamız lazım, bunu yapalım. Çok yıpratıyorlar ama senin futbol aklına ben çok güveniyorum. Benim yanımda olmanı istiyorum, bu proje için ihtiyacım var, bu bir idari projedir. Bunun uygulamasını başkası yapsın idari olarak da bunun başında sen ol, gel bizim Sportif AŞ’de başkan yardımcısı ol” dedim. Kabul etmedi. Ve son derece medeni biçimde ayrıldı.  Fatih Hoca bir GS değeri. Belki ben 100 yıl sonra hatırlanmayacağım ama Fatih Hoca, Metin Oktay, Gündüz Kılıç gibi isimler hep hatırlanacak. Fatih Terim GS değerlerinden bir tanesi. Biz o değerlerimizi korumak zorundayız. Ama bir taraftan da GS için en doğru kararları almak zorundaydım. Bir basın toplantısında, “Kendinize 10 üzerinden kaç veriyorsunuz diye sordular”, “5” dedim.  Neden 5 dediniz?  Öyle bir GS hayalim var ki çok zor çok meşakkatli bir yol, hele içinde bulunduğumuz yoldan oraya gitmek çok ciddi bir değişim.  Bu kadar büyük bir ekonomik yük olmasa çok daha farklı olur muydu? Tablo göreve geldiğimden bu yana daha da ağırlaştı. Ekim-Kasım’daki tablo farklıydı Aralık’taki tablo farklı oldu. 
Fatih Terim ve Burak Elmas.
Fatih Terim ve Burak Elmas.
Fatih Terim’le birlikte ekibi de gidiyor. Bu eksiklik yaratmayacak mı? Yeni kadrolar da maliyetli değil mi? Selçuk İnan ve Necati Ateş bizim kaptanlarımız, çok önem verdiğimiz kişiler. Maalesef bu süreçte sanki yetersizlermiş gibi bir algı oluştu. Halbuki teknik ekibi güçlendirmek için konuşmalarımız oldu. Bu sistemin içinde GS’li eski sporcuların olması lazım ki ben o aidiyet duygusunu çok önemsiyorum. Fakat dediğim gibi futbol çok değişti. Bugün bir şirket yöneticisi gibi yardımcı antrenörün veri okuması, analiz yapabilme kabiliyeti göstermesi gerekiyor. Bunun en önemli örneği mesela Bayern Münih’tir. En fazla eski sporcunun görev yaptığı Barcelona’da aslında teknik kadrolar ciddi bir eğitimden geçer. Futbolu futboldan gelen yönetiyor ama Harvard’a yönetim eğitimine gidiyorlar. Bayern Münih Oliver Kahn’ı en son orada bir kursa yolladı. Bir hazırlama süreci var. Bizde maalesef şöyle bir şey yok, denize atalım yüzmeyi öğrensin. Çok büyük, zengin kulüplere atıfta bulunuyorsunuz… Bugün GS Türkiye’nin en büyük uluslararası markası bana göre. Bu kulübü bir marka gibi yönetmek lazım. Bir de futbolda şöyle bir sıkıntı var: Bizim en aktif taraftarlarımız 18-35 yaş arası. Her yıl 5-6 yaş grubundan yeni taraftarlar getirmek mecburiyetindeyiz. Bunu sadece 18-35’le götürmek mümkün değil. GS’nin geleceği için aynı zamanda çocuklara hitap edip, onları o yaşta GS’li yapmak ve iyi anlamalarını sağlamamız lazım. Bununla ilgili yeni projelerimiz var. Mesela bizler 14 yıl şampiyon olmadığımız dönemde GS’li olmuş kişileriz. Bizi GS’li yapan farklılıkları maalesef “başarı dönemlerinde GS’li olan” taraftarlarımıza iyi anlatamadık.  Şunu anlıyorum: Kısa vadede sahada başarı olmasa da alt yapıya yatırım yaparak, yenilenerek ilerlemek, günü kurtarmanın peşine düşmemek istiyorsunuz… Bugün 2.5 milyar lira borcu olan ve bütün kurumsal sistemleri yama ile yapılmış olan bir kulübü 2040-2050’lere hazırlama projesi bu. Aksi takdirde gelen her yönetimin kişisel becerisi-başarısı veya hataları, sevaplarıyla pansuman tedavisi yaparak GS’yi buradan çıkaramayız. Bugün yapmak istediğimiz pansuman tedavisinden ziyade geleceğe hazırlıklı bir yönetim biçimi oturtmak. Bu da kolay değil, henüz 7 ay oldu. Bundan sonra ne değişecek?  Şöyle düşünenler var, “Şampiyon olalım da ertesi yıl ne kadar borcumuz olduğu önemli değil...” Ben başkanlığı bıraktığım zaman da GS içinde yaşamaya devam edeceğim. Bizim gibi GS’lilerin burada anlık kararlar değil gelecekte GS’nin sağlığı adına ciddi kararlar alabiliyor olması lazım. Yaş olarak ekibimin bir jenerasyon değişimi içinde olduğunu düşünüyorum. Bu büyük değişim ve Türk sporunun çok geride kaldığı bir dönemin arefesinde geldi.  Şu anda yeni teknik direktörün taleplerini karşılayacak bir mali tablo var mı?  Ben kulübe gelen bütün profesyonel arkadaşlarıma burada yaşayacakları zorlukları bire bir anlatıyorum. Haklı olarak herkes sabırsız. Başarı görmek istiyor. GS’nin kronikleşmiş problemleri var. Bunları halletmeden yeni bir gelecek kuramazsınız.

Hedef gelirleri artırmak

Ekonomik tabloyu iyileştirmek için ne yapacaksınız? Kulübün gelirlerini nasıl arttırmayı planlıyorsunuz?  Avrupa Ligi ile Şampiyonlar Ligi arasında ciddi bir gelir farkı var. Türk futbolunun kötü gidişatını şuradan görebiliyoruz; Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan katılım hakkımızı bu yıl kaybettik, artık şampiyon olan takım doğrudan gidemeyecek, ön eleme oynamamız lazım. Geçen yıl ikinci olan GS, 4 ön eleme oynayıp Avrupa Ligi’ne gidebildi. Bana bazen soruyorlar, “Sen GS’yi yöneteceğine Türk futbolunu da düzeltmeye çalışıyorsun. Ne işin var, bırak GS’ye yoğunlaş.”  Aslankart iyi işliyor mu? AslanKart’a çok önem veriyorum. AslanKart projesi niye önemli çünkü biz üyelerimize içerik yaratmak zorundayız ve taraftarlarımızla daha sık iletişime geçip onların da arzularını isteklerini daha iyi anlamamız lazım. Onların GS’ye aidiyetlerini yükselterek gelirleri büyütmemiz lazım. 18-35 yaş aralığının daha fazla aidiyet hissederek daha fazla harcama yapmasını ve böylece ciroları büyütmek istiyoruz. Mağazacılıkta ciddi bir ürün yapılanması üzerine çalışıyoruz. Onun için bir kurumsal kimlik çalışması yaptık, onu yürürlüğe sokuyoruz. Web sitemizi yeniledik, 20 gün sonra yeni web sitemiz yayına giriyor. İlk NFT’yi çıkardık. Birçok dijital varlık projemiz var. Metaverse’e girecek misiniz? Gireceğiz. Birkaç şirketle konuşuyoruz fakat biz sadece Metavers’e girip bir alan sahibi olmak değil o alan içerisinde GS’nin aktif olmasını istiyoruz.

Altyapıyı Florya’dan taşıyoruz

Altyapı için başka işler de yapacak mısınız? Altyapıyı taşıyacağınız, Florya’yı da küçülteceğinizi söyleyenler var? Büyükçekmece’de önemli bir arazimize GS altyapısını taşımak üzere bir projemiz var. Florya’da değişiklik olacak mı? Şu anda gayrimenkulle ilgili mevcut projelerimiz var. Riva’da maalesef daha önce Emlak Konut’la yaptığımız imar durumu iptal oldu, genel kurula gidip üyelerin tasvibine sunacağımız bir proje geliştirmemiz lazım. Bunun üzerinde çalışıyoruz. Bu arada da Bankalar Birliği anlaşmasını ciddi bir maddi-manevi risk olarak görüyoruz GS için. GS bağımsızlığını elde etmek için bir an önce bu anlaşmadan çıkmak zorunda, bunun için de çalışmalarımız var. Bütün bu çalışmaları çok hassas yürütüyoruz ki hem mevcut ortaklarımıza paydaşlarımıza hem de proje ile ilgili ilerleyen safhalara zarar gelmesin diye. Takım ve U-19 Florya’da olacak, 6 yaş grubu alt yapıyı Büyükçekmece’ye taşıyacağız. Mecidiyeköy’de durum nedir? Mecidiyeköy binamız için tekrar plan tadili istedik, plan iptal olmuştu. Orayla da ilgili fiyat teklifleri alıyoruz. Ekim ve Aralık arası gerçekleşen kur hareketlerinden dolayı ciddi maliyet farklılıklarımız oluştu. İnşaat ve finansman maliyetleri yükseldi. Yeniden maliyet hesapları yapıyoruz. GS’de ilk defa bu kadar yetkin gayrimenkul uzmanları bir arada. Bizim 7-8 arkadaşımız var Gayrimenkul AŞ’de, hepsi birbirinden tecrübeli. En büyük riskimiz Riva... Orada maalesef daha önce proje bütünlüğü bozulmuş. Bu iş için ciddi bir kredi alınmış durumda. Satış hızı yavaş olduğu için, kredinin faizi oradan alacağımız parayı eritiyor.

Batan Titanik’te keman çalıyorlar

Üç büyük İstanbul takımı, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray neden kötü gidiyor? Tek sorun mali tablo mu? Hepimizin maddi problemleri var. Kulüpler Birliği’nde sordum “Üzerinize düşen her şeyi yaparsanız şampiyon olabileceğinize inanıyor musunuz”. Hepsi “hayır” dedi. Beşiktaş ve Fenerbahçe yönetimleri de maddi sorunlar dışında bir bariyerle karşılaştıklarını düşünüyorlar. Türkiye’nin futbol otoritesi TFF ile ilişkiler neden böylesine bozuk? Çok fazla müdahale ediliyor futbola, kötü yönetiliyor. Bireysel ilişkilerle yanlış kararlar alınıyor. Takımdaşlık, şehirdaşlık, ahbap ilişkileriyle birbiriyle çok ciddi çelişen kararlar alınıyor, adil bir yönetim yok. Şu anda futbol yönetimi Türkiye’de iflas etmiş durumda.  Neredeyse her maçta hakem kararlarının eleştirilmesi normal mi? Türk hakemliği iflas etmiş durumda. Bunları hep söylüyoruz, dile getiriyoruz, fakat gerekli hiçbir şey yapılmıyor. Yani aslında Futbol Federasyonu Titanik’te keman çalan adamlar durumunda.  Ooo! Gemi batıyor ama onlar çalmaya devam ediyor… Biz filikalara koşarken onlar keman çalıyor. Onların istifasının zaruret olduğunu daha önce söyledim ama sanırım iyi yönettiklerini düşünüyorlar. Her hafta başka bir sıkıntı oluyor. Ciddi bir yatırım yapıp, bir değişim getirmeleri gerekirken, bizim gibi yeni gelen bir sonraki jenerasyondan başkanlar, yöneticiler karşısında eski çürümüş bir sistemin savunucuları olarak duruyorlar. Türk futbolunun değerini yükseltecek bir irade, liyakat sahibi insanlar orada olmadığı müddetçe biz burada ne yaparsak yapalım sonuç almamız çok zor.  “Aslında maddi sorunlar, teknik kadrolar ötesinde ne yaparsak yapalım bu yönetim anlayışıyla yol alamayız” mı diyorsunuz? Bana bunu şöyle sordular: “Hedeflerinizi tehdit eden en büyük risk nedir?” diye. “En büyük risk Türk futbolunu yönetenlerdir” dedim. TFF’den şikayet ediyorsunuz. Bir taraftan da Fatih Terim hakemleri en iyi tanıyan teknik direktör değil miydi? Hatta TFF içini de en iyi bilen… Burada kimi getirseniz fark etmez artık. Arka planda futbolda başarının sadece sahada kazanılmadığını görüyorum bu da zaten marka değerini düşürüyor, bununla mücadele etmemiz lazım. Burada en çok zarar gören de büyükler çünkü bizim borcumuz da çok fazla. Bizim gelirlerimiz azaldığı zaman borcumuz fazla olduğu için ödeme kabiliyetimizi daha fazla kaybediyoruz. Bu borçları büyüklerin ödeyebilmesi için Türk futbolunun marka değerinin gelişmesi lazım. Şu anda marka değeri bundan daha aşağı düşer mi bilmiyorum.  Yeni teknik direktör Domenec Torrent’ten ilk beklentiniz nedir? Yeni gelen teknik direktörümüz dünyanın üç büyük kulübünde Pep Guardiola’nın yardımcısı olarak çalıştı. Bayern Münih, Barcelona, Manchester City’de. Hem bu yıl gelişmemiz hem de önümüzdeki yıla çok iyi hazırlanarak başlamamız lazım. Aslında bu sezonun geri kalanını önümüzdeki yıla iyi bir hazırlık dönemi olarak görüyorum. Bunun dışında da genç bir ekip kurduk. Bu oyuncuların gelişimi en önemli beklentimiz.

Futbol dibe vurdu iflas etti

Ne olacak Türkiye’de futbolun hali? Takımların başarıları düştü, seyirci maçlara gitmiyor.  Türk futbolunu düzeltemezsek GS’yi düzeltemeyiz. O kadar kötü bir haldeyiz ki her şeyden, hakemlerden federasyonun aldığı kararlara kadar çok kötü yönetilen, dibe vurmuş, iflas etmiş bir sistem. Naklen yayın gelirleri 2018-19 sezonunda 420 milyon dolarken bu sezon 222 milyon dolara düşmüş durumda. Pandemide seyircisiz devam edildi. Hala normal bir ortama geçemedik. Bu ortamda maliyetlerimizi kontrol etmek istiyoruz. Bu yıl yaptığımız transfer stratejisiyle 2020-21’de yaklaşık 61 milyon euro olan sporcu ücretlerini 30 milyon euro seviyesine çekeceğiz bu sezon sonu. Sponsorluk gibi diğer gelirlerde gidişat nasıl?  2020-21 sezonunda GS’nin reklam, isim hakkı gelirleri ve sponsorlukları 223 milyon liraydı, bu sezon 409 milyon liraya çıkardık. Her yerde bir düşüş var ama dediğimiz gibi gelirlerimizi büyütmek daha da önemlisi markayı doğru yöneterek, GS paydaşlarına daha iyi dokunarak ilerlemeliyiz.
Fotoğraflar: Barış Acarlı