25 Nisan 2024, Perşembe Gazete Oksijen
05.11.2021 04:30

Perakende bitmedi, sıkıcı perakendecilik bitti

Roman Yönetim Kurulu üyesi ve Tasarım Direktörü Suzan Toplusoy: “Hızlı moda popülaritesini kaybediyor. En azından hızlı modanın yarattığı ekolojik zararı azaltmak yaşanabilir bir dünya için şart. Biz uzun zamandır gerçek deri ve kürk kullanmıyoruz”

Kadın hazır giyim markası olarak 40 yıllık bir geçmişe sahip olan Roman’ın Tasarım Direktörü Suzan Toplusoy. Markanın yönünü o çiziyor. Pandemide değişen müşteri davranışları, yeni mağazacılık, e-ticaretin ve dijitalleşmenin getirdiklerini konuşmak üzere Suzan Toplusoy’la buluştuk. Roman markası çok uzun zamandır istikrarlı bir çizgi izliyor. Pandemi ve iklim krizi hazır giyim sektöründe de değişim yaratıyor. Öncelikle siz bu değişimin neresindesiniz? Roman 40 yıllık bir marka. Kendine ait bir kimliği var. DNA’sına sadık kalarak yoluna devam ediyor. Roman’ın kimliğini bozmadan, günümüz koşullarına uyarak, dijitalleşmeyle, çevreye ve etik değerlere saygıyla işlerimizi geliştiriyoruz.  Dediğiniz gibi bir değişim var. Bu değişim pandemi öncesinde de başlamıştı ama pandemiden sonra doğanın kirletilmesi pandeminin birincil nedeni olarak gösterildiği için artık etik, sürdürülebilir ve çevreye odaklı stratejiler belirlemek kaçınılmaz bir hal aldı. Bu değişimin kokusunu almış mıydınız?  Dünyada yaşananlardan, Türkiye’nin krizlerinden hep başarıyla çıktı Roman. Eşim Turgut Toplusoy markanın kurucusu, piyasayı iyi takip eden ve doğru öngörüleri olan biri. Ben işin daha çok tasarım tarafındayım. Mağazalaşmanın nereye gideceğini, nerelerde büyümemiz gerektiğini konusunda da doğru öngörülerimiz oldu. Pandemi ile birlikte dünyada ve Türkiye’de hızlı büyümenin ve çok sayıda mağazalaşmanın gereksiz bir tüketimi de beraberinde getirdiğini gördük. Moda perakendesi yeni yol haritasını çizmek zorunda kalacak. Çevreye duyarlı koleksiyon çıkarmak yeterli mi? Bazı markalar dünyanın öbür ucunda üretiliyor. Perakende sektörü her koşulda devam edecek. Şu anda sıkıcı perakendecilik bitti. Tüketici ile artık seçenek, deneyim ve güven üzerine bir bağ kurmak gerekiyor. Özellikle de başarının tek ölçeği satışlarla değil tüketicilerin markayı hem sosyal hem çevresel anlamda sorumlu davranmaya zorladığı ve bunu beklediği bir dönem. Dolayısıyla bu artık göz ardı edilemez. Al-yap-sat modelinden çok, döngüsel iş modelleriyle ürünleri mümkün olduğunca yüksek değer seviyesinde tutmak kıymetli. Bir anlamda fast fashion (hızlı moda) artık popülaritesini yitirmeye başladı. En azından hızlı modanın yarattığı ekolojik zararları azaltmak ve yaşanılabilir bir dünya yaratmak için gerekli. Sizin öncelikleriniz neler? Biz mütevazı davrandık. Aynı bölge içinde, birbirine yakın yerlerdeki AVM’lerde mağaza açmadık.  Şu anda, bu sohbeti yaptığımız mağazamız da Türkiye’nin en popüler caddelerinden Abdi İpekçi’de. Burası bizim amiral gemimiz. Önümüzdeki dönemde de verimli AVM’ler ve cadde mağazacılığını önemseyeceğiz.  Pandemide dünyanın dev markaları zorlandı. Siz markanızı nasıl korudunuz?  Kendimizi korumaya aldık. Küçülmek batmak demek değildir, verimsiz mağazaları kapattık, iyi olduğumuz yerlerde köklendik. Ama hantal bir yapınız varsa bunu da yapamazsınız. Özgür ve esnek bir yapımız olması sebebiyle, pandemi krizine büyük stoklarla yakalanmadık. Pandemi döneminde bile müşteri beklentilerine göre koleksiyona eklemeler yaptık ve yenilikçi ve değişen müşteri ihtiyaçlarını hızlı cevapladık. Sizin de ifade ettiğiniz gibi son dönemde etik değerler ve çevre konusu çok ön planda. Pandemiden önce başlayan ve üç yıldır da devam eden geri dönüştürülmüş kumaşlardan hazırladığımız koleksiyonlarımız daha da hız kazandı. Doğada çözünebilen elyaf kumaşlara öncelik verdik. Yaz döneminde nesli tükenen hayvanlarla ilgili farkındalık yaratmak amacıyla koleksiyon hazırladık. On yıl önce de Türkiye’de organik kumaşlarla koleksiyon hazırlayan ilk marka olduk. E-ticaret cironuz nasıl?  E-ticaret bizim genel ciromuz içinde yüzde 3.5. Ama online ve fiziki mağaza arasında birbirini destekleyen bir sistem var. Online’da gördüğü ürünü gelip deniyor müşteri. Özel müşterilerimize biz de servis veriyoruz. Her mağazamız sadık müşterilerimize direkt ürün de götürüyor. Pandeminin de evreleri oldu. Davranışlar değişti. Bunlar size nasıl yansıdı? İnsanlar pandeminin başında bir şaşkınlık yaşadı. Ne kadar süreceğini hiçbirimiz bilmiyorduk. Çalışanların sağlığı ön plandaydı. BMD olarak da öncelikle çalışanlarımızı düşündük. Ani alınan kapama kararıyla mağazalarda ürünler kaldı. Yarı zamanlı, evden çalışma modeline dönüldüğünde farklı dinamikler devreye girdi. Bu arada biz bu sürede hiç boş durmadık. Sağlık Bakanlığı için maske ürettik. O arada evde giyilecek rahat kıyafetler de ürettik. Tabi ki şık ve abiye koleksiyonların üretimi ve tasarımı durdu ama zaman içerisinde yavaş yavaş yurt dışı mağazalarımızda bir hareketlenme başladı. Sırbistan Belgrad’ta ikinci mağamızı pandemi süreci devam ederken bu yılın Mart ayında açtık. Yaz aylarında ise yurt içi ve yurt dışı satışları özellikle turistik bölgelerde toparlanmaya başladı.

Etiketleri okusunlar

İklim krizinin etkilerini önlemeye yönelik stratejileriniz neler?  İklim krizi etkileriyle ilgili biz de sorumluluk taşıyoruz. 3 yıl önce üretmeye başladığımız geri dönüştürülmüş kumaşlardan hazırlanan koleksiyonlar, bugün totale baktığımızda tüm koleksiyonumuzun yüzde 15’lik kısmını oluşturuyor. Tekstil sektörü çevre kirliliğinde büyük sorumluluğa sahip. Üreticiler tarafında etkileri karbon ayak izi ve sera gazı salınımı sebebiyle daha fazla. Biz ise kumaş seçerken ya geri dönüştürülmüş ya da bambu, keten, tencel gibi organik yollarla doğada çözünebilen kumaşları tercih ediyoruz. Yaz aylarında geri dönüştürülmüş kumaşlardan deniz kirliliği ve soyları tükenen hayvanlarla ilgili koleksiyonlar hazırladık. Tabi bunlar aslında bizim pandemi öncesinde yaptığımız işler. Moda perakendesi ciro yapmak, koleksiyon hazırlamak değil artık, fiyat önceliğiyle müşteriyi etkilemek de ön sırada değil. Bilinçli müşteri artık kumaşından üretim sürecine kadar sorguluyor. Ben de mağazamıza gelen, ürünlerimizi alan herkesin etiketlerimizi sorgulamasını isterim. Nerede, hangi materyallerle üretim yapmışız, baksınlar. 12 ay indirim yapan bir marka da değiliz. Üreticilerimiz ağırlıklı olarak Türkiye’de. Yerele değer veriyoruz. ARGE ve ÜRGE de yapıyoruz. Bundan 10 yıl önce ilk bambu ve organik pamuktan koleksiyon üreterek başlamıştık.  Deri kullanıyor musunuz koleksiyonlarınızda? Kürk?  Biz uzun yıllardır gerçek kürk ve deri kullanmıyoruz. Roman’ın müşteri profili nasıl, gençleşiyor mu? Son üç senede de 27-34 yaş arası müşteri yoğunluğumuz diğer yaş gruplarına göre birinci sırada. Son yıllarda marka daha da gençleşiyor. Göcek, Alaçatı gibi mağazalarınız daha farklı değil mi?  6 yıldır resort mağaza da açıyoruz. İlkini Göcek’de açtık. Yaz dokulu mağazalarımız çok ilgi çekti. Çeşme, Bodrum, Marmaris, Antalya, Alanya, Mersin’de bu mağazalarımız ilgi gördü. Yabancı turistin de ilgi gösterdiği mağazalar oldu bunlar. Yabancı müşteri oranınız nasıl? Yurt dışı mağazalaşmanız nasıl? Yabancı müşteri oranı yüzde 38. Bu 1 yıldır böyle. Yurt dışında markalaşma sürecinde tabi kii yolun başındayız. Mağaza açmak ile yurt dışında markalaşmak farklı şeyler. Şu an itibariyle Azerbaycan, Bahreyn, Katar, Kosova, Gürcistan, Sırbistan, Kuveyt, Amerika ve İran’da 15 yurt dışı mağazamız var. Bu mağazalardan ikisi Amerika’da. Amerika’da mağaza açma ve markalaşma sürecini yönetmeyi sürdüreceğiz. Sırbistan Belgrad’da ilk mağazanın başarısının ardından bu yılın mart ayında ikinci mağaza açıldı. Yine o bölgede Hırvatistan Zagreb’de mağaza açma planı da yurt dışı projelerimiz arasında.

Mağaza konforu web sitesine taşındı 

Suzan Toplusoy pandemi süresince müşterilerle temaslarını koruduklarını ve farklı hizmet modelleri geliştirdiklerini de anlattı: “Pandemi sürecinde müşterilerin ihtiyaçlarını mağazalardan karşılamak için görüntülü arama kullanılarak kullanıcılara ürün sunumları yapıldı ve sanal pos hizmetleri ile ürün ödemeleri alınıp kullanıcı adresine gönderme kolaylığı sağladık. Dijital programlarla ölçümlediğimiz kullanıcı kombin tercihleri izleyerek, online tarafta bu analizlere göre kişiselleştirilmiş ürün önerileri sunduk. QR kod yöntemi ile müşterilerimizin temasını en aza indirip kullanıcıyı en kolay şekilde sitedeki ürün detay sayfasına da yönlendiriyoruz. Markamızın sadık müşterilerine tanımladığımız loyalty (sadakat) kartları online kullanıma açtık ve vip müşterilerimize bu alanda da mağazaya gitmeden online’dan alışveriş deneyimi sunduk. Mağazada yaşadığı konforu ve kolaylığı website üzerinden sağlamış olduk”

Çağdaş sanatı çok iyi takip ediyorum

Siz bir tasarımcı olarak nelerden besleniyorsunuz? Kendi kültürümüzden, sanat, mimari, tarih, sosyoloji gibi farklı disiplinlerden de besleniyorum. Ailemizde sanat ve kültüre her zaman ilgi oldu. Ailemde sanatçı ve koleksiyonerlerin olması, çocukluğumdan beri sanata olan ilgimi canlı tuttu. Ben de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde okudum. Kendi kültürümü anlarken dünyayı da takip ediyorum. Çağdaş sanatı çok iyi takip ediyorum. İlham aldığım çok şey var. Seyahat etmeyi de çok seviyorum. Marakeş’e gitmiştim, oradan çok ilham aldım. Uzak Doğu’ya çok gidiyorum, Hindistan’a sık sık giderim. Pandemiden hemen önce de Uzak Doğu’ya ve Çin’e gitmiştim.