Kadın hazır giyim markası olarak 40 yıllık bir geçmişe sahip olan Roman’ın Tasarım Direktörü Suzan Toplusoy. Markanın yönünü o çiziyor. Pandemide değişen müşteri davranışları, yeni mağazacılık, e-ticaretin ve dijitalleşmenin getirdiklerini konuşmak üzere Suzan Toplusoy’la buluştuk. Roman markası çok uzun zamandır istikrarlı bir çizgi izliyor. Pandemi ve iklim krizi hazır giyim sektöründe de değişim yaratıyor. Öncelikle siz bu değişimin neresindesiniz? Roman 40 yıllık bir marka. Kendine ait bir kimliği var. DNA’sına sadık kalarak yoluna devam ediyor. Roman’ın kimliğini bozmadan, günümüz koşullarına uyarak, dijitalleşmeyle, çevreye ve etik değerlere saygıyla işlerimizi geliştiriyoruz. Dediğiniz gibi bir değişim var. Bu değişim pandemi öncesinde de başlamıştı ama pandemiden sonra doğanın kirletilmesi pandeminin birincil nedeni olarak gösterildiği için artık etik, sürdürülebilir ve çevreye odaklı stratejiler belirlemek kaçınılmaz bir hal aldı. Bu değişimin kokusunu almış mıydınız? Dünyada yaşananlardan, Türkiye’nin krizlerinden hep başarıyla çıktı Roman. Eşim Turgut Toplusoy markanın kurucusu, piyasayı iyi takip eden ve doğru öngörüleri olan biri. Ben işin daha çok tasarım tarafındayım. Mağazalaşmanın nereye gideceğini, nerelerde büyümemiz gerektiğini konusunda da doğru öngörülerimiz oldu. Pandemi ile birlikte dünyada ve Türkiye’de hızlı büyümenin ve çok sayıda mağazalaşmanın gereksiz bir tüketimi de beraberinde getirdiğini gördük. Moda perakendesi yeni yol haritasını çizmek zorunda kalacak. Çevreye duyarlı koleksiyon çıkarmak yeterli mi? Bazı markalar dünyanın öbür ucunda üretiliyor. Perakende sektörü her koşulda devam edecek. Şu anda sıkıcı perakendecilik bitti. Tüketici ile artık seçenek, deneyim ve güven üzerine bir bağ kurmak gerekiyor. Özellikle de başarının tek ölçeği satışlarla değil tüketicilerin markayı hem sosyal hem çevresel anlamda sorumlu davranmaya zorladığı ve bunu beklediği bir dönem. Dolayısıyla bu artık göz ardı edilemez. Al-yap-sat modelinden çok, döngüsel iş modelleriyle ürünleri mümkün olduğunca yüksek değer seviyesinde tutmak kıymetli. Bir anlamda fast fashion (hızlı moda) artık popülaritesini yitirmeye başladı. En azından hızlı modanın yarattığı ekolojik zararları azaltmak ve yaşanılabilir bir dünya yaratmak için gerekli. Sizin öncelikleriniz neler? Biz mütevazı davrandık. Aynı bölge içinde, birbirine yakın yerlerdeki AVM’lerde mağaza açmadık. Şu anda, bu sohbeti yaptığımız mağazamız da Türkiye’nin en popüler caddelerinden Abdi İpekçi’de. Burası bizim amiral gemimiz. Önümüzdeki dönemde de verimli AVM’ler ve cadde mağazacılığını önemseyeceğiz. Pandemide dünyanın dev markaları zorlandı. Siz markanızı nasıl korudunuz? Kendimizi korumaya aldık. Küçülmek batmak demek değildir, verimsiz mağazaları kapattık, iyi olduğumuz yerlerde köklendik. Ama hantal bir yapınız varsa bunu da yapamazsınız. Özgür ve esnek bir yapımız olması sebebiyle, pandemi krizine büyük stoklarla yakalanmadık. Pandemi döneminde bile müşteri beklentilerine göre koleksiyona eklemeler yaptık ve yenilikçi ve değişen müşteri ihtiyaçlarını hızlı cevapladık. Sizin de ifade ettiğiniz gibi son dönemde etik değerler ve çevre konusu çok ön planda. Pandemiden önce başlayan ve üç yıldır da devam eden geri dönüştürülmüş kumaşlardan hazırladığımız koleksiyonlarımız daha da hız kazandı. Doğada çözünebilen elyaf kumaşlara öncelik verdik. Yaz döneminde nesli tükenen hayvanlarla ilgili farkındalık yaratmak amacıyla koleksiyon hazırladık. On yıl önce de Türkiye’de organik kumaşlarla koleksiyon hazırlayan ilk marka olduk. E-ticaret cironuz nasıl? E-ticaret bizim genel ciromuz içinde yüzde 3.5. Ama online ve fiziki mağaza arasında birbirini destekleyen bir sistem var. Online’da gördüğü ürünü gelip deniyor müşteri. Özel müşterilerimize biz de servis veriyoruz. Her mağazamız sadık müşterilerimize direkt ürün de götürüyor. Pandeminin de evreleri oldu. Davranışlar değişti. Bunlar size nasıl yansıdı? İnsanlar pandeminin başında bir şaşkınlık yaşadı. Ne kadar süreceğini hiçbirimiz bilmiyorduk. Çalışanların sağlığı ön plandaydı. BMD olarak da öncelikle çalışanlarımızı düşündük. Ani alınan kapama kararıyla mağazalarda ürünler kaldı. Yarı zamanlı, evden çalışma modeline dönüldüğünde farklı dinamikler devreye girdi. Bu arada biz bu sürede hiç boş durmadık. Sağlık Bakanlığı için maske ürettik. O arada evde giyilecek rahat kıyafetler de ürettik. Tabi ki şık ve abiye koleksiyonların üretimi ve tasarımı durdu ama zaman içerisinde yavaş yavaş yurt dışı mağazalarımızda bir hareketlenme başladı. Sırbistan Belgrad’ta ikinci mağamızı pandemi süreci devam ederken bu yılın Mart ayında açtık. Yaz aylarında ise yurt içi ve yurt dışı satışları özellikle turistik bölgelerde toparlanmaya başladı.
05.11.2021 04:30
Perakende bitmedi, sıkıcı perakendecilik bitti
Roman Yönetim Kurulu üyesi ve Tasarım Direktörü Suzan Toplusoy: “Hızlı moda popülaritesini kaybediyor. En azından hızlı modanın yarattığı ekolojik zararı azaltmak yaşanabilir bir dünya için şart. Biz uzun zamandır gerçek deri ve kürk kullanmıyoruz”