Dünyanın en değerli ve belki de en çok konuşulan şirketlerinden biri Microsoft. Şirket pandemi döneminde dijital dönüşümün hızıyla etkinliğini genişletirken bir çok ülkede de atak yaptı. Bu ülkelerden biri de Türkiye. Yakında Türkiye’de ARGE Merkezi de açacak olan Microsoft’un Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin’le konuştuk. Yurt içi ve yurt dışı deneyimleri olan Özbilgin, Türkiye’nin yeni teknolojiler alanındaki iştahını üretime de döndürmesi için çalıştığını anlatıyor.
En çok toplantı yapan ikinci ülke Türkiye
Microsoft dünyanın en değerli şirketlerinden biri. Türkiye operasyonu ve verileri bu dev büyüklük içinde nasıl bir yerde? Microsoft Türkiye teknoloji iştahını pandemi döneminde yakaladığımız dijital dönüşüm hızı ile anlatmak isterim. Türkiye’de “bulut pazar payımızı” bir yılda yüzde 39’dan yüzde 50’ye taşıdık. Bulut gelirlerimizde 3’üncü çeyrekte yüzde 61 büyüdük. Teams aktif kullanım oranlarında yüzde 54 artış yakalayarak İsrail’den sonra en çok sanal toplantı gerçekleştiren ikinci ülke olduk. Yani ülke olarak uzaktan çalışmayı sevdiğimiz aşikar. Ve son olarak KOBİ segmentinde, geçen Temmuz ayından bugüne yani 11 aylık dönemde Microsoft 365 satış adedimiz yüzde 93 arttı. Ortadoğu ve Afrika bölgesinde Türk KOBİ’ler en hızlı dönüşen ve teknolojiye adapte olan kurumlar oldu. Bu bölgede 30 ülke var, bunlara detaylı olarak baktığımızda da Türkiye bulut cirosunda beşinci sırada yer alıyor. Malum Türkiye’nin yeni teknolojilerde karnesi zayıf. Türkiye’nin yalnızca yeni teknolojileri kullanan değil üreten ve yenilikçi teknolojileri geliştiren bir ülke olması için neye ihtiyacı var? Sürdürülebilir başarının formülü dijital dünyada da insana yatırımdan geçiyor. Bu dönüşüm rüzgarını iyi yönetmek ve gelecekte güçlü kurumlar ve liderler yetiştirmek için elimizi taşın altına koymalıyız. Burada teknolojiyi tüketen birey ve kurumlardan, teknolojiyle üreten ve güçlenen birey ve kurum kültürüne geçişin çok kritik olduğuna inanıyorum. Biz Cloud Society’den MEB ile ortak yürüttüğümüz Geleceğini Tasarla’ya kadar birçok ücretsiz ve geniş kapsamlı eğitimler sunuyoruz. Türkiye’nin inanılmaz bir teknoloji potansiyeli mevcut. Genç nüfus, start-up ekosistemi, Facebook, Instagram, Twitter gibi alanlarda dünya standartlarının üstündeki kullanım oranları… Tüm bunlar esasında teknolojiyi benimseme ve iş modeli olarak hayata geçirme konusunda esnek ve açık bir yapıya sahip olduğumuzu gösteriyor. Bugüne kadar Amerika, İngiltere gibi birçok gelişmiş pazarda teknoloji alanında çeşitli görevlerde bulundum. Hiçbirinde Türkiye’deki gibi iştah ve potansiyel yok. Benim de amacım merakımıza ve potansiyelimize herkesi inandırmak, Türkiye’nin teknoloji gücüne herkesi ortak etmek.
Günde 8 trilyona yakın sinyal taranıyor
Microsoft siber güvenlik konusunda nasıl bir çaba ve yatırım içinde?
Microsoft olarak, sadece güvenlik ve uyumluluk alanındaki çözümlere yılda 1 milyar doların üzerinde Ar-Ge bütçesi ayırıyoruz. 4 bine yakın çalışanımız sadece müşterilerimizin siber güvenliğini sağlamakla yükümlü. Bu ekiple, sadece 2020 yılında kötücül yazılımlar dediğimiz, 6 milyar tehdidi önledik. Günde 8 trilyona yakın sinyali tarıyoruz. Bu sistem üzerinde herhangi bir anomali gördüğümüzde tespit ederek anında önlem alıyoruz. Türkiye’de planladığınız yatırımlar var mı? Gelecek 3 yıl içinde, mevcut ekibimizle Microsoft Türkiye’yi 2 kat büyütme hedefi koyduk. Bunu da 3-2-1 olarak formüle ederek hedefimize doğru geri sayıma başladık. Yani 3 yılda, 2 kat büyüme ve bunu sağlayacak tek 1 ekip. Söylediklerimizle değil yaptıklarımızla teknolojinin gücüne ve buradaki potansiyele herkesi ikna etmek istiyoruz. Bunun adı bulut olsun, hiper ölçek olsun, siber güvenlik olsun, 5G olsun, ne olursa olsun. Global teknoloji firmalarının getirdiği teknolojik çözümlerin üzerine kendi yerel gücünü inşa eden, rekabet gücüne teknolojiyle güç katan bir ülke olmamız gerekiyor. Her alanda teknoloji kasımızı güçlendirmeliyiz... Bunun için ne yapılması gerekiyor? Fiber altyapı ve 5G çok önemli. Bu alanda yetkin insanlara ihtiyaç var.