22 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
23.04.2021 06:00

Ünlü&Co Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Ünlü: "Neden Türkiye’den bir Goldman Sachs çıkmasın?"

25 yıl önce 5 personelle başladık. Çok kriz atlattık. Bugün 500’e yakın çalışanımız, New York ve Londra’da aracı kurumlarımız var. 100 yıl sonra da var olacak bir yatırım bankası olmak istiyoruz

Mahmut Ünlü, Türkiye’nin yaşadığı çalkantılı dönemlerde şirketlerin karnesini en iyi bilen kişilerden biri. Türkiye’deki şirketlerin birleşmeleri, satışları ve yurt dışından Türkiye’de yatırım yapanların stratejilerini masaya yatıran bir bankacı. 1995’te 28 yaşındayken kurduğu şirketi Ünlü & Co, dünyanın farklı coğrafyalarındaki yatırımcılar ve onların yeni stratejilerine odaklı çalışıyor. 25 yıllık şirketini yeni yolculuklara hazırlayan Mahmut Ünlü ile konuştuk. Dünya olağanüstü bir durumdan geçiyor. Siz de şirketinizde yeni bir döneme hazırlanıyorsunuz…  Dünyada ve ülkemizdeki ekonomik olaylar, diğer tarafta pandemi elbette şirketleri, piyasaları etkiliyor. Ancak, biz uzun soluklu stratejiler yaptığımız için planlarımızı gerektiğinde biraz erteleyerek, bazen öne çekerek yürütmeye çalışıyoruz. Kuruluşumuzun 25’inci yılı ve birinci günden beri bir hedefimiz var; o da bölgenin en büyük yatırım hizmetleri ve varlık yönetim grubu olmak. 

Elif Ergu Demiral ve Mahmut Ünlü
Elif Ergu Demiral ve Mahmut Ünlü
25 yılda nereden nereye geldiniz?  Küçük bir şirket alım satım butiği olarak 5 kişiyle faaliyete geçtiğimiz 1995’ten bu yana oldukça yol katettik. Fakat o 25 yılı gözünüzde canlandırırsanız, inişleri çıkışları çok olan dönemlerdi.  Türkiye’nin yaşadığı en büyük ekonomik kriz ortamında yola çıkmıştınız… 5 Nisan kararlarından sonra. O dönemde yüzde 60 enflasyon ve sürekli politik istikrarsızlık vardı. 90’lı yıllarda Türkiye’ye gelen yabancı yatırım tutarı yılda 400- 500 milyon dolar civarındaydı. Şu anda “çok düştü” dediğimiz seviye 10 milyar dolar. O zaman şirketi kurduk. Zaman zaman genç girişimci arkadaşlarla sohbet ediyoruz, soruyorlar: “En büyük başarınız olarak neyi görüyorsunuz?” diye. “İlk beş yılda batmamak” diyorum. 96’da şirketi kurduk. 97’de Asya, 98’de Rusya krizi oldu. 99’da Marmara depremi... 2000’de 3, 2001’de 21 banka battı. O dönemlerde bile ilk 5 yıl içinde, 5 kişiden 20 kişiye çıktık. Türkiye’ye o 500 milyon doların 150-200 milyon dolarını biz getirdik. Türkiye’ye gelen yabancı sermayenin yüzde 30-35’ine aracılık eder duruma gelmiştik. Bölgenin en büyük yatırım kuruluşu ve varlık yönetim grubu olmak yolunda kararlı ilerledik. 2001’deki bankacılık krizinden sonra bir aracı kurum satın aldık. 2003- 2004’te Lehman Brothers ile işbirliği yaptık. Tahsili gecikmiş alacaklar işine girdik. Sonra portföy yönetim şirketi kurduk. 2007’de Standart Bank’la ortaklık yaptık. Adımız Dundas Ünlü’den Standard Ünlü’ye döndü. 5 yıl ortaklığımızı sürdürdük. Onların global stratejilerinde değişiklik neticesinde biz tekrar çoğunluk hissesini alarak 2012’den itibaren Ünlü & Co adıyla faaliyet göstermeye başladık. En son da, 2017-18’de DAHA markasıyla o güne kadar sadece kurumsal müşterilere hizmet verirken bireysel yatırımcılara da hizmet veren yatırım danışmanlığı faaliyetine geçtik. Bugün, 500’e yakın çalışanımız var. Londra ve New York’ta aracı kurumlarımız var. Kurumsal finansman, kurumsal satış, bireysel yatırım danışmanlığı-portföy yönetimi ve tahsili gecikmiş alacaklar olarak 4 ana grupta faaliyet gösterir hale geldik.  Peki hedef ne? Bu hikaye nereye doğru gidecek?
Ünlü&Co Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Ünlü, “Dünyada büyümüyorsanız yok oluyorsunuz” diyor
Ünlü&Co Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Ünlü, “Dünyada büyümüyorsanız yok oluyorsunuz” diyor
100 yıl sonra da olacak bir yatırım bankası yaratmak istiyoruz. Bu birinci günden beri yapmak istediğim şey; neden Türkiye’den bir Goldman Sachs veya Morgan Stanley çıkmasın?  Bunun için adım adım ilerliyoruz. 25’inci yılda önemli bir dönemeç noktasındayız. Şimdiye kadar birçok ortaklık yaptık, şimdi daha geniş bir yatırımcı kitlesiyle ortak olalım istiyoruz. Şirketimizi halka açmayı planlıyoruz. Tabi henüz izin aşamasında.  Bölgesel güç olma hedefi ancak böyle mi mümkün? Artık dünyada ya büyüyorsunuz ya da büyüyemiyorsanız yok oluyorsunuz. Kendi kaynağımızla büyümek bir noktaya kadar mümkün. Eğer başarılı bir halka açık şirket olursanız, gerek duyduğunuzda diğer yatırımcılardan da ilave kaynak sağlayarak bu adımları atmanız mümkün. Baktığımızda Goldman Sachs, Morgan Stanley geniş yatırımcı tabanına dayalı işler haline gelmişler. Türkiye’ye gelen yabancı yatırımlar çok düştü, rakam verebiliyor musunuz? Yıldan yıla değişir ama son 10 yıla baktığınızda Türkiye’ye gelen yabancı yatırımların yüzde 15’e yakın kısmına aracılık etmişiz ki hala bu çok ciddi bir oran. Her dönemde ülkemizin görülmesi gereken güzel taraflarını göstererek yatırımcıları Türkiye’ye gelmeye ikna edebildik. Bence kıymetli olan pay kadar yaptığınız iştir. Belki yüzde 5 payınız olur ama öyle bir iş yaparsınız ki diğer birçok yatırımcıya örnek olur. Neticesinde de memlekete daha fazla kaynak gelir.  Türkiye’nin şu dönemdeki ekonomik ve siyasi durumuna baktığımızda yabancı yatırımcı nasıl gelir?  90’lı yıllarda şirketi kurduğumuzda şöyle bir durum vardı: Batı basını bizi hiç tanımıyordu, hiçbir şey yazmıyordu. Ya da Türkiye’yle ilgili yazdıklarında olumlu bir şey bulunmuyordu. Biz Türkiye ile ilgili bilgileri alıp Avrupalı CEO’lara gittiğimiz zaman hepsi şaşırıyor ve bize ‘Türkiye’yi böyle bilmiyorduk” diyorlardı. Yani ülkenin hep süregelen bir kendini anlatma konusu var, ihtiyacı var. O zaman mı anlatmak zordu şimdi mi zor?  Doğru zamanda doğru yatırımcıları bulursanız ve bunlara doğru şekilde anlatırsanız yatırım yapıyorlar. Örnek vereyim, ekonomik volatilitenin arttığı bir dönemden geçtik. Pandemi de bütün dünyada bunu artırdı. Şimdi gördük ki; eskiden Türkiye’ye ciddi yatırım yapan özel sermaye fonları bu dönemde çekiniyor. Çünkü, 1-3 yıl sonra ne olacağını görme konusunda çekinceler oluşabiliyor. Ama stratejik olarak aynı sektörde faaliyet gösteren şirketler bunu fırsat olarak görüyor. Çünkü onların vizyonları 10, 20, 30 yıl. Türkiye’nin demografik yapısı değişmedi. Coğrafi konumu değişmedi, sunduğu fırsatlar değişmedi. Tamamı ekonomide pandemi kaynaklı veya diğer konulardan kaynaklı iniş çıkışlar olabilir. Ama 20-30 yıllık vizyonla bakanlar için böyle zamanlar fırsat zamanı. Son dönemde en çok hangi yatırımlar ilgi çekti? Biz son dönemlerde büyük boyutlu işlerimizi altyapı sektöründe yaptık. Köprü, liman, havalimanları gibi alanlarda. Pandemi bunları etkiledi ancak bir havalimanına yılda ne kadar uçağın indiği üç aşağı beş yukarı bellidir veya bir tünelden kaç araç  geçtiği de… Devlet garantisi sayesinde ilgi gören varlıklar oluyorlar. Mersin Limanı ve Antalya Havalimanı satışını yaptık geçtiğimiz dönemde. Sanayi işleri yine ilgi çekiyor. Türkiye’nin çok hızlı büyüdüğü zamanlarda perakendeye daha fazla ilgi vardı. Şimdi üretime ilgi var. Ortadoğu sermayesi Türkiye’de çok mu hakim? Katarlı yatırımcıları duyuyoruz hep. O kadar çok yazılıp çiziliyor ki… Son 20-25 yıllık verilere baktığınız zaman Türkiye’ye gelen yabancı sermayenin yüzde 40 ile yüzde 65 arası Avrupa’dan. Bu da gayet doğal. Çünkü zaten Türkiye’nin ticaretinin yüzde 50 ile 60 arası Avrupa ile. Dönem dönem diğer coğrafyaların payları değişebiliyor. Mesela pandemi öncesinde, sadece Katar değil, bütün Asya’ya baktığımızda Çin, Singapur, Malezya’dan da payın yüzde 5’lerden yüzde 20’leri geçen oranlara çıktığını gördük.  Ülkeye yatırımın artması için bunu tetikleyen ortamın olması gerekmiyor mu?  Bununla ilgili bir yargıda bulunmadan bir saptamada bulunmak istiyorum. Yani dediğim gibi benim değer yargılarım farklı şeyler söylüyor olabilir. Eğer dediğiniz doğru olsaydı Suudi Arabistan’a falan hiç kimse yatırım yapmazdı. Myanmar örneği var şu anda. Yani yatırımcı şuna bakıyor, potansiyel var mı? Ne kazanacağım? Bu ülkenin politikası benim mal sahipliğim üzerinde bir harekette bulunabilir mi? En kritik sorular bunlar. Bu üç sorunun cevabı olumluysa yeni bir fırsat var demektir. “Bu şartlarda alıyorum, para kazanacağım, mal sahipliği güvence altında”.  O zaman yatırım yapıyorlar. Yani diğerleri ikincil konular.  Halka arz sonrası hedefleriniz nedir? Bu durumda kaynakların önemli kısmını şirket bünyesine alacağız ve yatırım bankası başvurusunda bulunacağız. Bu yatırım bankası ile beraber hem mevcut işlerimizin ürün gamlarını geliştireceğiz hem de bilançomuzu büyütme imkanı bulacağız. Kaynaklarımızın imkan verdiği ölçüde, Doğu Avrupa, Türki Cumhuriyetler, Ortadoğu ve Kuzey Afrika gibi bölgelerde faaliyetlerimizi yayıp buralarda hizmet vermek istiyoruz.