07 Ekim 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
10.05.2024 04:30

Emin Hitay: Herkesi 6. Mardin Bienali’ni keşfetmeye davet ediyoruz

Kurulduğu 2019 yılından beri Türkiye’de sanat ve eğitimi desteklemeyi amaçlayan Hitay Vakfı, Mardin Bienali’nin 6. edisyonunu destekleme kararı aldı. Vakfın kurucusu, iş insanı ve koleksiyoner Emin Hitay ile bu işbirliğini konuştuk

M ardin Bienali, kuşkusuz Türkiye’nin en anlamlı sanat olaylarından biri. 2010’dan beri düzenlenen bienal, bizi yalnızca Türkiye’nin çağdaş sanat üretimleriyle karşılaştırmıyor, asıl olarak kendisi de bir doğal açık hava müzesi güzelliğindeki kadim Mardin’in bir sanat eseri kusursuzluğundaki dokusu, yapıları, kültürü ve insanlarıyla buluşturup karşılıklı dönüştürüyor. Bu yıl 10 Mayıs-10 Haziran 2024 arasında gerçekleşecek olan ve Ali Akay’ın küratörlüğünü üstlendiği Daha Uzaklara başlıklı sergiyle ulusal ve uluslararası birçok sanatçıyı ağırlayan bienale dair müjdeli bir haber geldi birkaç hafta önce. Kurulduğu 2019’dan beri Türkiye’de sanat ve eğitimi desteklemeyi amaçlayan Hitay Vakfı, Mardin Bienali’nin 6. edisyonunu destekleme kararı almıştı.

Mardin Bienali’nin destekçisi Hitay Vakfı’nın kurucusu Emin Hitay

 

Yalnızca ülkemizde değil tüm dünyada da hayli zorlu şartlarda gerçekleşebilen bienaller için bu tür destekler kuşkusuz can suyu niteliği taşıyor. Sanat, kültür ve eğitim çalışmalarına uzun yıllardır Hitay Holding’in kurucusu ve yönetim kurulu başkanı, iş insanı ve sanat koleksiyoneri Emin Hitay’ın kişisel destekleri ile devam eden Hitay Vakfı, bu katkılarını kurumsal bir yapıda güçlendiriyor. Hitay Holding’in kurumsal sosyal sorumluluk projelerini de destekleyen yapısı ile Emin Hitay tarafından kurulan Hitay Vakfı; sanat üretimi, yayın, eğitim ve burs, sanatçıların yaşamı ve üretimi konusunda sürdürülebilirlik katkıları sağlıyor. Ve vakıf bu yıl itibarıyla Mardin Bienali’nin de uzun soluklu destekçileri arasında konumlanıyor.

Bu uzun soluklu bir işbirliği. 6. Mardin Bienali ile başladığımız bu destek süreci, bienalin önümüzdeki yıllarda gerçekleştireceği sergilerde de güçlü bir dayanışma ile devam edecek

İşin en güzel yanı da Hitay Vakfı, 6. Mardin Bienali ile başlayan bu destek sürecini gelecek yıllarda da büyüterek, bölgenin önemli bir kültür sanat programı olan bienale güçlü bir destekçi olarak katkılarını sürdürmeye devam edecek. 6. Mardin Bienali’nin sürdürülebilir kılınması amacıyla verilen bu destek bienalin bölgedeki etken çalışma yapısında daha da bağımsız bir yapı kurması yönünde önemli bir teşvik olarak planlanmış. Vakfın katkıları ile 6. Mardin Bienali’nin çalışmaları sanat, kültür ve eğitim alanında çok bakışlı değerler üretmeyi sürdürecek. Hal böyleyken biz de Hitay Vakfı’nın kurucusu, iş insanı ve sanat koleksiyoneri Emin Hitay ile koleksiyonunu sergilediği evinde bir araya geldik ve hem bu desteğin öyküsünü hem de Hitay Vakfı ile koleksiyonerliğinin tarihçesini konuştuk.

“Mardin Bienali benim için özel bir yere sahip”

Hitay Vakfı, bu yıl itibarıyla Mardin Bienali’ne destek vermeye başlıyor. Öncelikle bu desteğin nasıl doğduğunun hikayesini dinlemek isterim sizden. Sanırım Mardin Bienali bölgeye yaptığı katkıyla sizin için de özel bir yere sahip, değil mi?

Mardin Bienali’nin her edisyonuna gitmeye çalıştığımı, özellikle bölgeye sanata dair bir katkı sağlaması nedeniyle oldukça kıymetli bir bienal olduğunu ifade etmeliyim. Bienalin kurucusu ve direktörlerinden Döne Otyam ile her sohbetimizde bienalin ne denli güç koşullarda ortaya çıktığını, buna rağmen büyük bir dirayetle sürdürülebildiğini, gerçekten büyük bir dayanışma ve destekle, herkesin emeği ile yapılabildiğini konuşurduk. 2019’da Hitay Vakfı’nı kurduğumuzda; eğitim, kültür ve sanat alanına uzun yıllardır hem kişisel hem de Hitay Holding üzerinden gerçekleştirdiğimiz destekleri, Vakıf’tan sürdürmeye devam etme planım vardı. Hitay Vakfı’nın dayanışma ve sürdürülebilir sistemler temelli yaklaşımı ve Mardin Bienali’nin sanat ve kültür alanına katkısı benzer çatılarda buluştuğu için, bienale katkı vererek onu sürdürmenin önemli olduğuna kanaat getirdik. Bu açıdan devam eden Mardin Bienali’nin her yıl hazırlanırken karşılaştıkları ekonomik güçlükleri atlatıp bağımsız biçimde araştırma ve çalışmalarını sürdürebilmeleri üzerine destek olduk. İşbirliğimiz şeffaf, destekçi, eşitlikçi ve büyümeye, gelişmeye odaklı güçlü ve bağımsız yapıyı sürdürme gayesi. Bu açıdan bienal vakfımızın misyonuyla da örtüştüğünden, benim için çok özel bir yere sahip.

Mardin, Alman Karargahı

 

Desteğinizin kapsamını neler oluşturuyor? Bu uzun soluklu bir işbirliği, değil mi?

Nakdi desteklerle öncelikle bienalin kolaylıkla bağımsız bir araştırma ve proje sunabilmesine katkı sunuyoruz. Mardin Bienali’nin bu yıl ve bundan sonraki yıllarında devam eden projelerinde yerel ve global sanat dünyasında daha da kapsayıcı olabileceği destekleri yaratabilmelerine olanak sağlıyoruz. Evet, bu uzun soluklu bir işbirliği. 6. Mardin Bienali ile başladığımız bu destek süreci bienalin önümüzdeki yıllarda gerçekleştireceği sergilerde de güçlü bir dayanışma ile devam edecek.

Mardin, Develi Han

 

Hazır Mardin Bienali’nden konuşurken sizin kişisel belleğinizdeki anılardan yola çıkarak kişisel Mardin Bienali hikayenizden bahsedebilir misiniz?

İlk katıldığım Mardin Bienali 3.’süydü. Özellikle bienalin bölgeye katkısı çok güçlü. Sanat dünyasına olan katkıları ile Mardin Bienali’nin kapsayıcılığını kişisel olarak oldukça değerli buluyorum. Eski Mardin bölgesi başlı başına bir açık hava müzesi gibi. Burada Mardin Bienali daha da güçlü, kent ile iç içe geçen etkili bir sergiye dönüşüyor. Her bienalde bir küratöryal çalışma ve kavramsal yaklaşım ile kenti yeniden keşfedip gezebiliyoruz. Üstelik çok önemli bir şey daha var ki; Mardin Bienali 2010’dan bu yana yıkılmak üzere olan bazı değerli tarihi yapıların da kurtarılabilmesine, restore edilebilmesine vesile oldu. Bienal sadece sanatı değil, kültürü ve Mardin’i destekliyor.

“Hitay Vakfı eğitim, sanat ve kültürü öncelik haline getiren bir kurum”

Hitay Vakfı, 2019 yılında sizin tarafınızdan Türkiye’de sanat ve eğitimi desteklemek amacıyla kuruldu. Bize vakfın kuruluş amaçları ve hedeflerinden bahsedebilir misiniz?

Hitay Vakfı’nı 2019’da, Covid-19 salgınından kısa süre önce kurduk. Vakıf eğitim, kültür ve sanat alanına dair uzun yıllardır devam eden hem kişisel sürdürdüğüm hem de Hitay Holding’in desteklerini, daha kapsayıcı bir statüye taşıma gayesi ile kuruldu. Uzun yıllardır sanat koleksiyoneriyim. Bir iş insanı olarak koleksiyon yaptığım sürede eğitim ve sanat dünyasındaki sürdürülebilirlik ekosistemlerinin ne denli zor olduğunu gördüm. Bu durumda da her zaman eğitime ve sanata, kültüre olabildiğince destek sağlamaya öncelik verdim. Hitay Vakfı ihtiyaç sahibi herkese öncelikle eğitim alanında, sanat ve kültür profesyonellerine, bu alandaki destek gereken değerli projelere katkıda bulunuyor. Vakfımız bu destek çalışmaları ile eşit, şeffaf bir misyon güderek tüm kişi ve kurumlara mümkün olabildiği ölçüde dokunabilmeyi önemsiyor. Destek verdiğimiz kişi ve kurumların projeleri ile fırsatlar eşitliği, görünürlük, ilişkilerin geliştirilmesi ve üretimin arttırılması gibi konulara katkıda bulunuyoruz. Ülkemizin geçirdiği afet süreçlerinde de gençlere, öğrencilere, ihtiyaç sahibi ailelere yardımcı olmayı, direkt ya da kurumlarla işbirliği ile yaşamsal destekler sağlamayı çok önemsiyoruz. 6 Şubat depreminden bu yana Türkiye’nin birçok yerindeki üniversite öğrencilerine burs, eğitim desteği, yaşam desteği sağladık. Aynı zamanda ihtiyaç sahibi ailelere de desteklerde bulunduk. Herkes için sürdürülebilir ekosistemler, güçlü bir dayanışma ve birliktelik umuyoruz.

Vakıf bugüne dek öne çıkan hangi projeler ve hizmetlere imza attı?

9 yıldır sürdürdüğümüz, üniversiteler arasında bir sanat yarışmamız var. 8 yıl Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ile devam eden bu yarışmayı, 2023’te Marmara Üniversitesi ile gerçekleştirdik. Kazanan öğrencileri Venedik Bienali’nin olduğu yıl bu bienale, diğer yıl ise Art Basel Sanat Fuarı’na gönderiyoruz. Bununla birlikte her yıl birçok burs ve eğitim desteği sağlıyoruz. Üretim için atölye desteği ya da yaşamsal destekler için katkılarda bulunuyoruz. Sanat üretimi, sanat yayıncılığına destek ve dayanışma temelli birçok projeye destek olduk, olmaya da devam ediyoruz. İstanbul Bienali’ne uzun yıllardır gerek hami olarak gerek de özel projelerde kişisel ya da vakıf olarak katkı ve destek sağlıyoruz.

“Koleksiyonerlik hem bir tutku hem de bir keşif alanı”

“1986 yılında ilk sanat eserimi aldım. Bedri Baykam’ın AKM’deki bir sergisinden iki adet resmini almıştım. Koleksiyon yapmak zaman içinde gelişen bir tutkuya dönüştü aslında. Sanat için düzenli biçimde keşfettiğiniz, daima değişen ve gelişen bir dünya diyebilirim. Yıllar içinde olabildiğince çok sergi, fuar ve bienal gördüm. Birçok sanatçı ile tanıştım, sanat profesyoneli ile sohbetler ettim. Bulunduğum iş dünyasının dışında sanat ortamının da kendi dinamiklerini keşfederek güncel dünyayı sanat üretimi üzerinden de okumayı, irdelemeyi kendime öncelik haline getirdim. Koleksiyonerlik hem bir tutku hem de bir keşif alanı benim için.

Merak duygusu yüksek bir koleksiyoner

Koleksiyonumda birçok disiplinde eser yer alıyor. Uluslararası bir koleksiyon yapıyorum. Aynı zamanda Türkiye’nin modern ve çağdaş döneminin önemli eserlerini de koleksiyonuma ekliyorum. Yaşadığım ülkenin konuları, güncel sanat meselelerini eserler üzerinden koleksiyonda görebilmeyi değerli buluyorum. Yaklaşık 40 yıldır eser toplayan, sanatçılarla sohbet etmeyi, eserlerin arka planını öğrenmeyi kıymetli bulan, merak duygusu yüksek bir koleksiyoner olarak betimleyebilirim kendimi. Koleksiyonum yoğun bir dünya izlencesinin günlüğü gibi okunabilir. Ziyaret eden herkese yaşamımızdan bir parçayı eserler üzerinden sunuyoruz. Koleksiyonumun bir kısmını evde, bir kısmını ise ofiste paylaşıma açıyorum. Koleksiyonuma özellikle genç sanatçıların eserlerini katmaya da ayrı bir önem veriyorum. Üniversitelerden genç öğrencileri keşfetmeyi, sanat yarışmalarından genç arkadaşlarımızın eserlerini koleksiyona eklemeyi önemli buluyorum. Devam edebilmelerine bir umut aşılıyorum diyebilirim.”

“Türkiye’deki Sanat pazarı büyük bir ivme kazandı”

“Türkiye’deki sanat pazarı son yıllarda büyük bir ivme kazandı. Ancak, bir Türk koleksiyoner olarak daha fazla çeşitlilik, eğitim ve bilinçlendirme, destekleyici altyapı, uluslararası ilişkiler ve dijitalleşme gibi alanlarda daha da gelişim potansiyeli olduğunu düşünüyorum. Sanat alanındaki her türlü üretimin de temeli ekonomik kaygılara dayanıyor. Bu açıdan üretim kadar tüketim de olabilmeli ve birbirini eşit besleyebilmeli. Türkiye’nin sanatçıları, sanat araştırmaları müthiş. Pazarın daha büyük ve kapsamlı olması gerekiyor. Ekonomik desteklerin artması ile Türkiye’deki sanat pazarı, yerel ve uluslararası koleksiyonerler için daha cazip hale gelebilir, sanatın erişilebilirliği artırılabilir.”