Geçenlerde kendi ‘cennetimi’ birkaç gün dahi olsa bırakmayı, evin serinliğinden, Azmak’ın sularından ayrılmayı hiç aklıma getirmediğim bir dönemde; Fatih’in bana bir ziyareti ve Hollanda’nın son dönem yıldızı Piet Oudolf bahçelerinin gezilmesi için ne de güzel bir zaman olduğu sohbetiyle her şey çok hızlı gelişti. Kendimi birden Hollanda’da, Den Haag’da buldum. Meclis ve parlamentonun orada olması sebebiyle bazılarınca başkent sanılan Den Haag, diğer adıyla Lahey ve çevresini görme imkanım oldu.
41 bin 850 kilometrekare ve 18 milyonluk ülkenin neredeyse her yerine enerji sağlayan rüzgar güllerinin ve süs bitkisi, sebze meyve seralarının hakim olduğunu; sukulentlerin, kaktüslerin, tropiklerin birçocuğunun bize Hollanda ve Belçika’dan ithal geldiğini biliyordum. Kışları güneş yok, yazları da ancak yağmur yağmadığında çıkıyor. Kumlu bir toprak var. Gel gör ki bu ufacık ülkede kaç botanik bahçe, kaç milli park olduğunu söylesem inanmazsınız. Lale konusunu açmıyorum bile.
15.09.2023 04:30
Delft’te mesele her şeyin en büyüğü değil!
A+
Yazı Boyutunu Büyüt
A-
Yazı Boyutunu Küçült
* Bu haber/yazı ve resimlerin eser sahipliğinden doğan tüm hakları Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’ne ait olup işbu yazı/haber ve resimlerin, kaynak gösterilmeksizin kısmen/tamamen izin alınmaksızın yeniden yayımlanması yasaktır. Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’nin, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 24. maddesinden doğan her türlü hakkı saklıdır.
Mahallenin en tuhaf komşusu: Kara kurbağası
05 Aralık 2025
Monserrate’nin nemli harikalar diyarında
07 Kasım 2025
Baykuşun iki yüzü
24 Ekim 2025
Hışırdayan romantizmden gürültülü gerçekliğe
17 Ekim 2025
Sanatın doğayı korumaya katkısı
Tüm Yazıları
26 Eylül 2025