Ne yazacağımı genellikle hafta sonunda, yani yazıyı teslime bir kala, Pudi ile dağda yürürken buluyorum. Zaten bu yürüyüşlerde bazen içimden, ama çoğunlukla yüksek sesle kendi kendime konuştuğumu da eklemek isterim! Canımı sıkan bir konuyu ilgilisi ile veya hayali bir jüriyle tartışırım bazen, ya da etrafımdaki bitkilerin, ağaçların, böceklerin fotoğraflarını çekerken onlarla konuşurum. Kırsala taşındığımdan beri iki sesin travmasını yaşıyorum. Biri gürültülü ve ağır geçen altında su hazneli helikopter sesi. Diğeri de hızar. Yeni bir proje için açılacak arazilerin, kolay kırılıp elektrik tellerini koparttığı için okaliptüs’lerin kesilme sesi, onu takip eden şiddetli bir çatırtı ve yıkılan ağaçlar. İşte sabahları bu sesler arasında yürürken yerini yurdunu yitiren tüm canlılardan özür dilerken buluyorum kendimi.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim