Bu yazıyı okuma fırsatı bulduğunuzda TL en kritik virajlarından birini daha dönmüş olacak. Yeni rekorları konuşuyor olursak, Merkez Bankası’nın 16 Aralık tarihli Para Politikası Kurulu toplantısında faizleri bir kere daha düşürmüş olmasından kaynaklanacak. Değer kaybı baskısının biraz olsun azalmasından bahsediyorsak da, Banka’nın ortalama beklentinin aksine faizleri sabit tuttuğu ve bir süre bu şekilde koruyacağı yönünde mesaj vermesinden ortaya çıkmış olacak. Bu arada sonuç ne olursa olsun, bin bir zorlukla biriktirilen rezervlerden doğrudan döviz satış müdahaleleri ile piyasaya verilen 4 milyar dolarlık kısmı heba edilmiş olacak. Bu kritik karar öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan; Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu ve kamu bankalarının üst düzey yöneticileriyle bir araya gelmişti. Toplantının ardından şu ana kadar resmi bir açıklama yapılmadı. TCMB faizleri mutlaka konuşulmuştur ancak toplantıda ağırlıklı olarak ticari kredi faizlerinin ve kamu bankalarının bu süreçte oynayacağı rolün masaya yatırıldığı bildiriliyor. Bu köşenin okurları hatırlayacaktır, TCMB’nin Eylül’de başlattığı faiz indirimleri için kullandığı bahane ticari kredilerin yeteri kadar artış göstermemesi olmuştu. Türkiye ekonomisini kolay ve hızlı büyütme mekanizmasını bilenler krediye dayalı büyüme modelinin son yılların en sık tekrarlanan ezberlerinden biri olduğunu da hatırlar, yani konu bu kadar önemli iktidar açısından. Toplantıya ilişkin çıkan haberlerde, politika faizi yüzde 15 seviyesine inmişken, rotatif ticari kredi faizlerinin yüzde 21-22’e gelmesinden, ticari kredi faizlerinin ise ortalama yüzde 20’ye yaklaşmasından duyulan rahatsızlığın ele alındığı belirtiliyor. Haberlerde, kamu bankalarında ise ticari kredi faizlerinin genelde yüzde 15.75 seviyesinde bulunduğu da belirtilerek, aba altından özel bankalara da sopa gösteriliyor sanki. Devamında ise, sanki 2001 krizini getiren koşullar hiç yaşanmamış gibi, bu sürece kamu bankalarını monte etme fikri geliyor, ki bunun benzerini 2020 yılında aşırı kredi genişlemesi sürecinde de yaşamıştık. Sızan bilgilere göre, üretim ve büyüme hedefinde kamu bankalarının reel sektörün finansman ihtiyacında daha fazla rol oynaması da masaya yatırıldı denilirken, bir anda 2020 sürecinin sermaye açısından kamu bankalarını ne kadar olumsuz etkilediği akla geliyor ve yeni bir kredi kampanyası düzenlenebilmesi için kamu bankalarında sermaye artırımı yapılması gerektiği bilgisi kamuoyu ile paylaşılıyor.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim