04 Mayıs 2024, Cumartesi Gazete Oksijen
29.09.2023 04:44

Yabancı yatırımcının ayak sesleri Mayıs 2013 dönemi kadar güçlü mü?

Ekonomi yönetiminden gelen açıklamalar, yabancı yatırım çekmenin bir öncelik haline geleceğini gösterdi. 2013’teki zirve tecrübesi, yatırımcı dostu, belirsizliği ve riskleri azaltan rasyonel politikalarla bu tür yatırımların ulaşabileceği potansiyeli ortaya koyuyor

Seçimler sonrası yeni ekonomi yönetiminin öncelikleri arasında başta doğrudan yatırım ve portföy yatırımı olmak üzere her türlü yabancı yatırımını Türk varlıklarına çekmek yer alıyor. Gerek Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in geçen haftalarda yabancı yatırımcılara verdiği mesajlar gerekse son olarak TCMB Başkanı Erkan’ın “Öncü göstergeler, yerli ve yabancı yatırımcıların portföylerindeki TL varlıkların payını artırmaya başladığına işaret etmektedir. TL varlıklara yönelik yerel ve uluslararası talebi artırmaya kararlıyız” mesajı bu yönde çabaların yoğunlaşacağını düşündürmektedir.

Özellikle 2002 sonrası yabancı yatırımcı sermaye girişlerine yönelik büyüklüklerin belirgin bir şekilde yükselişe geçmesi cari açığın finansmanı açısından büyük rahatlama getirmiş, 2010 yılına kadar TL’nin belirgin reel değer kazanmasına yol açmış ve TCMB’nin toplam rezervlerinin 136 milyar dolar ile tarihi zirvesine (o tarihte swap veya depo borcu da yoktu) ulaşmasını sağlamıştı. Finansmanda ana kanallar olarak öne çıkan yabancı doğrudan yatırımları 2006 yılı içinde son 12 aylık birikimli değer olarak 28.7 milyar dolar ile rekor kırarken, portföy yatırımlarının ulaştığı zirve 52.1 milyar dolar ile Mayıs 2013 dönemi olmuştu. Bu tarihte Türkiye’nin, üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından da yatırım yapılabilir kategoriye yükseltildiği hatırlanacaktır. Söz konusu tarihte portföy yatırımlarının yaklaşık 7 milyar doları (4.4 milyar doları banka hisselerine olmak üzere) hisse senetlerine, 22.4 milyar doları yurt içi TL cinsi tahvillere, 6.7 milyar doları Hazine eurobond ihraçlarına, 11.5 milyar doları bankaların ve 3.8 milyar doları ise şirketlerin yurt dışı tahvil ihraçlarına yönelmişti. Yabancı portföy verisi akım olarak bu şekildeyken, şirket değerlemelerinin dolar cinsi yüksekliği ve faizlerin bugüne göre düşüklüğü sayesinde de yabancı yatırımcı portföy stok değeri hisse senetlerinde 80.6 ve tahvillerde 71.8 milyar dolar ile aynı dönemde tarihi zirvesine ulaşmıştı.