26 Mart 2025, Çarşamba Gazete Oksijen
14.02.2025 04:30

Hayaletler bizimle konuşur mu?

Chris Vuklisevic, Kayıp Ruhlar İçin Çay Saati romanında aile bağlarının karmaşıklığını ve kuşaklar arası travmayı metafizik bir dünyanın içinde tasvir ediyor ve bizi de bu peri masalına inandırıyor
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Edebiyatın en sevdiğim tarafı hiçbir kalıba sığmaması. Şekiller, formlar, kalıplar onu ilgilendirmiyor, yıkıp geçiyor tüm tanımları. Artık ne “kısa öyküler” kısa, ne de romanlar “uzun”. Bilim kurgu romanları birer birer gerçekleşmeye başlayınca artık onun da bir uzaklığı kalmadı. Fantastik dediğimizde hepimizin aklına, o meşhur Orta Dünya romanları, mitolojik dönemler ve hatta apokaliptik (kıyamet) hikâyeler gelse de, artık “fantasy” romanları da duvarlarını yıkıp gerçek dünyaya girmeye başladı. Yirmi sene evvel Isabel Allende’nin Ruhlar Evi romanını okuduğumda benim için her şey gayet inandırıcıydı. Hatta daha sonraları Alacakaranlık romanları tüm dünyayı kasıp kavurduğunda hepimiz o yakışıklı vampiri aramaya başlamıştık.
Kayıp Ruhlar İçin Çay Saati kitabının üzerindeki “2024 Fransa Fantastik Edebiyat Büyük Ödülü Kazananı” etiketini gördüğümde, “Ne kadar fantastik olabilir ki?” diye sordum kendi kendime. Fransa, Nice doğumlu Chris Vuklisevic’in romanından bahsediyorum. Roman, Fransa’nın Nice şehri yakınlarındaki bir kasabada yaşayan çobanın ikiz kızları Agonie ve Félicité’nin hikâyesini anlatıyor. Agonie, korkutucu bir cadı, Félicité ise ruhları ve hayaletleri bulan bir dedektif (Bir parantez açalım. Kardeşler temsili olarak Ying ve Yang. Habil ve Kabil. Aydınlık ve karanlık. İyi ve kötü olabilir. Ve çoban da İsa Peygamber).

İrem Uzunhasanoğlu
İrem Uzunhasanoğlu