Ölüm döşeği tabirini edebiyatçılar -ve hatta sinemacılar- çok sever. En sahih itiraflar, film şeridi olup göz önüne serilen hayat, pişmanlıklar, korkular, yanlış tercihler, hatalar, kırılma anları, mutluluk/ mutsuzluk gözyaşları, yaşanamayanlar, heba olanlar, hafızada kalan her şey gelir yerleşir bu tabirin içine. Tüm sayıklamalar, iyi-kötü, doğru-yanlış yargılar ve yaşamdan kesitler burada birikir. Anılar, bir lavabo deliğinden, bir süzgeçten, bir elekten akıp giderken, bazıları da topak topak olup tıkanır. İşte o boğazınızda düğümlenen her neyse, ölüm döşeğinde yüzleşmeniz gerekir. Bir İngiliz romancısı olan Claire Fuller’ın romanı Acı Portakal da ölüm döşeğindeyken kendisini ziyaret eden gizemli rahibe günah çıkaran bir kadının sayıklamalarıyla başlıyor. Acaba kadın nasıl bir günah işlemiş olabilir?
10.05.2024 04:30
Ölüm döşeğinde son bir itiraf
Claire Fuller’ın romanı Acı Portakal, bir malikanede tanıştığı çifti saplantılı biçimde takip eden bir kadının hikayesi. Yalnızlık ve hatıraların sorgulandığı romanın psikolojik gerilimi oldukça yüksek
Peri masalında delirmek
22 Kasım 2024
Annelikle gelen yeni yaşam
15 Kasım 2024
Aşkın ve umudun yeşermesi üzerine…
08 Kasım 2024
Kadın sanatçının varoluşsal krizleri
01 Kasım 2024
Sanatın ve yazının insan ruhuna etkisi
Tüm Yazıları
25 Ekim 2024