Jung, Rüyalar kitabında, “Rüyalar, bize mecazlı bir dil vasıtasıyla -yani duyumsal, somut bir hayalle- ya bastırılmış olduklarından ya da sadece gerçekleştirme eksikliğinden dolayı bilinçdışında kalmış düşünce, yargı, görüş, yönlendirme ve eğilimler iletiyorlar” der. Uykularımızı bölen kabuslar ya da düşler aslında bastırılmış arzularımızı temsil eder. Freud bu duruma “Sansürün artık acı veren duyguları bastırması” der. Rüyalarımız, bilinçaltının su yüzeyine çıkan mesajları olunca, edebiyatçılar, ressamlar ve sinemacılar için de eserlerinde “rüya” temasını kullanmak da elverişli bir zemindir. Rüya hem büyülü bir dünyadır hem de hakikatimizdir.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim