Sonbaharın gelişiyle birlikte üzüm bağlarında ayrı bir heyecan var bu aralar… Zira, toprağın tüm zenginliğini sergilediği bağ bozumu sezonu Eylül ayı itibarıyla başladı. Bağ bozumu, tarih boyu toprağa duyulan minnetin bir simgesi olmuş... Ve bu minnet, davul ve zurnayla düğün gibi kutlanan bir festivale, eğlenceye dönüşmüş. Eskiler, bağ bozumu için ‘üzümlerin gelin olduğu düğün’ demişler… O yüzden bağ bozumu için “neşenin en davullu-zurnalı hali” tabiri de kullanılır. Bu şölen havasındaki hasadın sonunda bazı ülkeler var ki milyarlarca dolar gelir elde ediyor… Bazıları ise milyon dolarlarla yetiniyor. Lafı fazla uzatmadan ağzımızdaki baklayı çıkartalım. Türkiye, birçok tarımsal üründe olduğu gibi üzüm üretiminde de hatırı sayılır bir noktada. Dünya üzüm üretiminde İspanya, Fransa, Çin ve İtalya’nın ardından beşinci sırada yer alıyoruz. Ancak üretimdeki başarıyı maalesef katma değer yaratma ve markalı pazarlamada tarafında tam manasıyla gösteremiyoruz. Üzümü yetiştirip ya yaş haliyle sofralık olarak ya da güneşte dinlendirip kuru olarak değerlendiriyoruz. Ötesine pek geçemiyoruz. Çünkü Türkiye’de katma değer yaratan bir tarımsal üretim iklimi henüz tam manasıyla oluşturulamadı. İsterseniz bu iddialarımızın altını biraz da ulusal ve uluslararası verilerle dolduralım. TÜİK’e göre, Türkiye’de 2020 yılı üretim döneminde 400 bin hektar alanda 4 milyon 209 bin ton üzüm üretimi gerçekleştirildi.
17.09.2021 04:30