20 Nisan 2024, Cumartesi
28.11.2022 16:06

Ozan Türkkan: arura aslında tek bir iş

Ozan Türkkan’ın kişisel sergisi arura; Biyoçeşitlilik, Geçiş Formları ve bu biyolojik formların doğadaki fraktal geometrik yapısına odaklanan araştırma projesinin sonuçlarını sunuyor

Yeni medya sanatçısı Ozan Türkkan’ın Art On Pera’da seyirciyle buluşan yeni kişisel sergisi arura, Biyoçeşitlilik, Geçiş Formları ve bu biyolojik formların doğadaki fraktal geometrik yapısı üzerine düşündürücü ve sanatseverlerin yeni soru işaretleri üretebilmesine vesile oluyor, sözü geçen kavram ve olguların zaman içindeki değişkenliğine odaklandığı araştırmalarının sonucunu seyircisiyle paylaşıyor. 11 Aralık’a dek sürecek serginin detaylarını Ozan Türkkan’la konuştuk.

Yeni serginizin çıkış hikâyesini, ilham kaynağını anlatır mısınız? Neden ismi arura?

Anlam olarak Eski Yunancada “işlenebilir verimli tarla (field), toprak” anlamına geliyor ve birçok yerde toprak (home land), kutsal toprak ana olarak kullanılmış. Aslında eski Mısır’a dayanan bir kelime. Canlı formlarının doğduğu, yetiştiği kutsal bir alan. Bu proje de benim için suda başlayıp suya dönen bu hikâyede tüm canlı formlarını ve sonsuz yaşam döngüsünü barındıran, bizim de içinde olduğumuz kutsal bir alan olarak güçlü bir ilham kaynağı.

Biyoçeşitlilik ve doğadaki fraktal geometrik yapı arasındaki karşılıklı bağlantılar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Biyoçeşitliliği bu geometri çeşitliliğinin bir sonucu olarak görüyorum ve ikisi benim için bir bütün. Doğanın fraktal yapısı ve kendini büyütmek, çeşitlendirmek için kullandığı jeneratif sistem bu biyoçeşitliliği doğuruyor. Bunu her an devinim içinde yapıyor ve sonsuz bir döngü içinde devamlılığını sağlıyor. Benim uzun süreli bu araştırma projem doğa, onun geometrik yapısı ve bu çeşitliliğin yarattığı jeneratif sistemler üzerine kurulu.

Serginizdeki işler kendi aralarında nasıl iletişim kuruyorlar?

Sergi aslında tek bir işin farklı noktalar ya da açılardan bakılmasından ya da bölümlendirilmesinden oluşuyor. Yani arura aslında tek bir iş; sergi de bu işin içindeki farklı noktalara odaklandığımız, biraz daha içine girerek ya da biraz daha uzaklaşarak baktığımız bölümlerden oluşuyor ve bir deneyimleme yaratmayı amaçlıyor. Yani bir deneyimleme alanı olarak tasarlandı.

Serginizin üretim süreci Biyoçeşitlilik Mirası Kütüphanesi’nde yüzyıllardır incelenen iki milyondan fazla canlı formu yeniden analiz edilmiş, yaklaşık on bin çizim ve imaj taranmış] hakkında neler eklemek istersiniz?

Uzun bir süreç oldu, yorucu ama çok keyifliydi. Bütün çizimler tek tek tarandı, temizlendi, yaratmak istediğimiz yeni medya estetiği ile dijitalize edildi, yapay zeka araçları ile taranıp büyük boyutta yeniden çizdirildi ve kendi yazdığımız yaratıcı kodlar ile geometri analizi yapılarak son bir jeneratif çizim aşamasından geçti. Bu süreçte “Flora ve Fauna”nın Fauna bölümü üzerine odaklandık. Sebebi floranın ayrıca kendi başına bir proje olacak olması. Bunu da önümüzdeki yıl gerçekleştirmeyi planlıyoruz.

Siz alelhusus deneysel medya ve dijital sanat ile ilgileniyorsunuz. arura sizin tüm kariyeriniz içerisinde hangi özellikleriyle diğer eser ve sergilerinizden ayrışıyor?

arura uzun sureli bir araştırma ve çalışma projesi oldu. Önceki daha soyut çalışmalarımdan ayrı olarak, daha toprağa iple bağlı bir proje. Yaşadığımız gerçekliğe, kutsal toprağa ve suya odaklı bir proje. Bundan sonra da bu çizgide gidecek, “Flora” yani botanik üzerine odaklanacak bir proje ve daha sonra da mimari, özellikle Viyana mimarisi üzerine odaklanan bir proje üretmeyi planlıyorum.

Sergiyi 11 Aralık’a dek Art On Pera’da ziyaret edebilirsiniz.