28 Mart 2024, Perşembe
17.02.2023 04:30

Enkaz altında kalan liyakat

Gündemdeki ağırlığını her vesileyle artıran “liyakat” arayışının ortak paydası “eğitim”. Ezber bozanı ise “demokrasi”.

Sözcükler zihinlerimizin kodlama dili. Kullanım zamanına, yerine; hatta dizilimine göre bizi şekillendiriyor. Depremi düşünelim (aksi mümkünmüş gibi). Tarih boyunca milyonlarcası yaşanmış ve gezegenimiz adına gayet sıradan bir doğa olayı. Ancak “deprem felaketi” şeklinde adlandırdığımız zaman aynen “trafik canavarı” kalıbındaki gibi insandan muaf, müstakil bir şey haline geliyor. Her koşulda ve kaçınılmaz olarak bir felakete yol açacağı algısını pekiştiriyor. Öyle olmadığını pekala biliyoruz. Konuyla ilgili uzmanların dillerinde tüy bitiren “deprem değil, bina öldürür” tespiti dahi bu gerçeği hatırlatmak adına yakılan bir feryat aslında.

Türkiye iki haftadır Gaziantep-Kahramanmaraş ekseninde yaşanan 7.8 ve 7.5 büyüklüğündeki depremin yaralarını sarmaya çalışıyor. Ne var ki bu sarmakla kapanacak türden bir yara değil. Amansız bir denetim (ve otosansür) ile terbiye edilmesine rağmen medyanın her çatlağından yürek burkan gelişmeler sızıyor. Umut ve moralimiz perçin tutmayan kumaş misali tel tel dökülüyor.

Twitter’a erişimin engellenmesinden Borsa İstanbul’un (geç) kapanmasına, uzaktan eğitime geçilmesinden yardım kampanyası kamplaşmalarına kadar uzun bir listenin dip toplamında milyonlarca kişi bir sorumlu arıyor. Henüz bulunamadı. Ben bu satırları yazarken resmi veriler 35 binden fazla ölü, 105 binden fazla yaralıdan söz ediyordu. Fakat bir tane bile sorumlu yoktu. Hiç kimse istifa etmemiş, resmi bir özür dahi dilenmemişti. Gündelik dilimizde yerini giderek pekiştiren “parti devleti” olgusunda devlet-hükümet ayrımı yapmak ne kadar mümkün, tartışılır. Ancak iki taraf da bir gün oturup düşünmeye niyetlenirse, önüne koyacağı takkede milyonlarca ton enkaz ve on binlerce cenaze bulacak.

Depremin ardından (bütün engellemelere ve acemiliklerine rağmen) ön alan ve “boşluğu dolduran” sivil inisiyatiflerin resmi makamlarda yarattığı sıkıntı ortada. Devletin ve hükümetin dev kaynakları, imkanları ve bütçesiyle nasıl çuvalladığı da. Sanıyorum en azından şöyle bir ortak paydamız olabilir: Teknolojik araçlar ve kabiliyetler olmasaydı bu “felaket” pekala bir “kıyamete” dönüşebilirdi.

Peki bu yüreklendirici tecrübeden cesaretle soralım: Daha etkin bir teknoloji kullanımı daha iyi bir yönetim sağlayabilir mi?

Demokratik rehavet

Demokrasi ile kesiştiği noktada teknolojiden ilk beklenti, dijital çağın en yaygın yan etkisi olan “aracıları kaldırma”. Bir başka deyişle (örneğin) halkın vekiller üzerinden yürüyen temsiliyetini “doğrudan demokrasi”ye dönüştürmek.

Kulağa hoş gelse de bu seçenek demokrasinin doğum yeri Antik Yunan’dan Sokrates’in binlerce yıllık uyarısını hatırlatır (mealen): “Halkın yeterince eğitilemediği demokrasilerde çapulcular / çapsızlar iktidar olur”. Öğrencisi Platon bunu meşhur gemi hikayesiyle detaylandırır: Fırtınada azgın dalgalarla boğuşan bir gemide dümenin başına yolcuların istediği değil; gemi idare etmeyi bilen kişi geçer. Yolcuların kaptanlık yapacak kişi adına en doğru kararı vereceği yer olsa olsa bir donanma gemisidir.

Dolayısıyla son dönemde her tartışmanın öznesi haline gelen “liyakat” arayışında yolun sonu demokrasiden çok uzmanların iktidarını temsil eden “teknokrasi”ye çıkar. Bilgiden mahrum kalmış kitlenin karşısında teknoloji destekli demokrasinin rotası popülizm ve dezenformasyondur. Teknolojiyle donanmış bir teknokrasi ise liyakat arayışındakiler için bir çırpıda karabasana dönüşebilir. Algoritmaların şaşmaz terazisi, sanıldığının aksine çoğunluğun işine gelmeyecektir. Zira bizzat liyakat arayışındakiler dahi dert yandığı düzenden nasibini az ya da çok almıştır.

Gündemin kavurucu sıcaklığında bunları düşünmek bazılarınıza yersiz gelebilir. Ancak serin günlerin ferahlığındaki erteleme eğilimimiz de ortada. Teknolojinin yardımıyla yüzlerce hayatı kurtarmış, yüz binlercesine destek olmuşken işin bir adım ötesinin ihtimallerine dikkat çekmek istedim. Demokrasiden ve bilimden medet uman biri olarak meselenin daha çok teknolojiyle değil; bir an önce açılması gereken okullarda nitelikli eğitim alacak nesiller ile çözüleceğini düşünüyorum. Yoksa korkarım bu tarihi “felaket” de birkaç müteahhit ile yapı denetim uzmanının kellesi alınarak kapatılacak. Gerçek sorunlarımız daha da içinden çıkılmaz hale gelmiş olarak bir sonrakine devrolacak.

Küresel ısınmaya karşı bir tutam “Ay tozu”

• Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği tarafından üretilen “Dmitry Donskoy” adlı 48 bin tonluk dünyanın en büyük denizaltısı hurdaya çıkarıldı. 175 metre uzunluğa ve 23 metre çapında gövdeye sahip nükleer enerjili deniz aracı 200 savaş başlığı taşıma kapasitesine sahipti.
• ABD / Utah Üniversitesi atmosferi kaplayacak yapay bir toz tabakasının küresel ısınmayı engelleyeceğini öne sürdü. Dünya’nın Güneş ışınlarına karşı etkili bir savunmaya sahip olması için 10 milyar tonluk toz gerekiyor. Sunulan taslakta bu ham maddenin Ay yüzeyinden toplanması öngörülüyor.
• İskoçya Kraliçesi Mary’nin 19 yıl boyu hapsedildiği hücreden kuzeni Kraliçe Elizabeth’e yazdığı kriptolu mektupların şifresi 436 yıl sonra çözüldü. Metinlerde daha çok hapishane şartlarından şikayet edildiği anlaşıldı.
• Farklı üniversitelerde görevli akademisyenlerden oluşan bir grubun araştırması, Çin’de satılan Android işletim sistemli telefonların casus yazılımlar içerdiğini belirledi.

Suudi astronotlar


Rapora göre Xiaomi, OnePlus ve Oppo gibi popüler markalara ait ürünler cihaz içeriğini ve kullanım bilgilerini sahibinin haberi ve onayı olmadan düzenli aralıklarla Çin devletine ait sunuculara yolluyor.
• Norveç’te yürütülen bir araştırma, yüksek hızlı internet erişiminin yaygınlaşmasının doğal (beklenen) işsizlik oranında yüzde 13 azalmaya sebep olduğunu gösterdi. Benzer bir etki, çalışan kesimin daha iyi şartlarda iş bulmasında ve daha yüksek gelir elde etmesinde de kendini gösteriyor.
• Elon Musk, kendi paylaşımlarının yeterince çok kullanıcıya gösterilmediği gerekçesiyle üst düzey bir Twitter mühendisinin işine son verdi.
• Yapay zeka destekli chat botu ChatGPT’yi entegre etmesinin ardından Microsoft’un arama motoru Bing’in üye sayısı 1 milyon arttı. Bu duyuru Microsoft’un hisse değerine de 100 milyar dolar katkı sağladı. Aynı özelliğin önümüzdeki ay şirketin en yaygın uygulaması Office için de devreye girmesi planlanıyor.
• Microsoft’un yapay zeka hamlesiyle paniğe kapılan (ve hisseleri yüzde 9 düşen) Google, rekabete CEO Sundar Pichai’nin duyurduğu “Bard” adlı emsaliyle karşılık vermişti. Ancak telaşla yapılan bu duyurunun Google çalışanlarında rahatsızlık yarattığı ortaya çıktı. Deneme sürümünü kullananlar ürünün henüz hazır olmadığını düşünüyor.
• İlginç ve yenilikçi işlevleriyle her dönem adından söz ettirmeyi başaran web tarayıcısı Opera, yeni sürümünde ziyaret edilen web sayfasının özetini çıkaracak (ChatGPT destekli) bir hizmetin yer alacağını duyurdu.

Dmitry Donskoy


• İtalya Kişisel Verileri Koruma Kurulu yapay zeka destekli sanal sevgili hizmeti Replika’nın İtalya vatandaşlarından topladığı bilgileri silmesini ve hizmeti durdurmasını talep etti. Karara uymaması durumunda şirket (küresel gelirinin yüzde 4’üne karşılık gelen) 21.5 milyon dolar para cezası talebiyle yargılanacak.
• Bigscreen şirketi şu ana kadarki en küçük boyutlu sanal gerçeklik (VR) gözlüğünü üretti. 52,4 mm inceliğindeki cihaz sadece 185 gram ağırlığında. Bu yılın 3. çeyreğinde piyasaya sürülecek gözlüğün fiyatı 1.000 dolar olacak.
• TerraLine adlı girişim, 800 km menzile sahip “Tangra LH1” adlı elektrikli TIR kamyonunu tanıttı.
• Dubai, URB kod adlı şehir planlaması kapsamında bisiklete binme, yürüyüş ve koşu gibi açık hava aktivitelerini çöl sıcağında dahi mümkün kılabilmek için “iklimlendirilmiş yol” inşa edecek. “The Loop” adı verilen 93 kilometrelik dairesel parkur, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla çalışan klima sistemiyle ideal serinliği sağlayacak camdan bir tünelden oluşacak.
• ABD Sermaye Piyasası Kurulu, kripto para borsası Binance’in BUSD adıyla anılan ABD dolarına endeksli dijital para biriminin arkasındaki Paxos Trust şirketini soruşturmaya başladı. Kurul şirketin kayıtdışı varlıklar karşılığında BUSD piyasa sürdüğünü iddia ediyor. Gelişmenin ardından Paxos BUSD basmayı durdurdu.
• Suudi Arabistan bu yıl Uluslararası Uzay İstasyonu’na iki astronot yollayacak. Haberin (ülke koşulları adına) en ilginç ayrıntısı astronotlardan birinin kadın olması. Rayyanah Barnawi ve Ali Al Qarni adlı astronotlar AX-2 görevi kapsamında teknoloji, sağlık ve sürdürülebilirlik alanındaki uzay araştırmalarına katılacak.
• Singapur ve Almanya’dan bir grup bilimci, kobay farelerinin diyabet sebebiyle işlevini yitiren böbreklerini eski haline döndürmeyi başardı. Tedavinin temelinde organ yetmezliğine sebep olan “interleukin-11” adlı proteinin engellenmesi yatıyor.