18 Kasım 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
31.03.2023 04:30

İş ile yaşamın bozuk terazisi

Kendimizi işlerimiz ve mesleklerimiz ile tanımladığımız bir düzende çalışmanın küresel bir çileye dönüşmesi sürpriz sayılmamalı

Hayatını konuşarak, yazarak ve bu ikisini becerebilmek için bolca okuyarak kazanan biri olarak muhataplarımın tamamına yakınını iki grupta toplayabilirim: çalışanlar ve çalışmak için hazırlananlar. Her sene çeşitli vesilelerle binlerce çalışanın ve onların arasında yer almak için canını dişine takmış öğrencilerin karşısına çıkıyorum. Her iki grubun ortak özelliği, alabildiğine mutsuz olmaları.

Eğitim sistemi kitabından kursuna, formasından aktivitesine, yemeğinden servisine diğer her yapı gibi dev bir “sektöre” dönüşmüş halde. Kendini anlamlı kılabilmek adına vaat ettiği “kariyer yolculuğu” adlı rüya paketi ise hakikatten bir hayli uzak. Mutluluklarını kariyer hayallerine tahvil ederek en güzel yıllarını yakan kitleler, iş hayatının kapısına ciro üstüne ciro yiyerek kabarmış bir vadeli çek ile dayanıyor. Edindikleri yeni logolu koçanlar benzer kaderi paylaşsa da insana has o tükenmez umut ve sabır sayesinde “arkası yazdırılmadan” emekliliğe kadar idare ediliyor. Hikayenin kalanını aşağı yukarı biliyoruz.

Arkadaşlarım arasında en iyi eğitim alanı, şu an uluslararası bir zincirin diş macunundan sorumlu (kartvizitinde bu gerçeği profesyonelce gizleyen, havalı bir unvan yazılı). İyi bir -şirket- arabası, pahalı kıyafetleri ve güzel bir ofisi var. Satışlarını artırmak için kendisiyle hiçbir denkliği olmayan “satın almacılara” ve market müdürlerine günahkar Uzak Doğu turlarında “mihmandarlık” yapıyor. Bahse konu zincirin deterjandan kek ununa kadar yüzlerce ürünü, markası var. Ve her birinin başında o arkadaşıma denk eğitimlere sahip nice cevherler.

Kariyer hayalinin (daha doğrusu hırsının) coğrafyası yok. Ulusların ekonomik refahına paralel olarak artıyor. Şablonlar aşağı yukarı her yerde benzer. Çizgi-karakter “Dilbert” ya da “The Office” dizisinin dünyanın her yerinde ilgi görmesi dahi bizzat bu hüznün belgesi. Zarların hileli olduğunun hepimiz farkındayız ancak elde başka bir oyun olmadığı için mecburen devam ediyoruz.

Modern çağın açmazlarına yönelik tespitleriyle nam salan Filozof Alain de Botton, bu durumu “kendimizi işimiz dışında tanımlayamaz hale gelmek” ile açıklıyor. Tesadüf ettiğiniz biriyle başlayan sohbette konunun ansızın ne iş yaptığınıza gelmesi boşuna değil. Hayatının en az üçte birini çalıştığı kurumda geçiren birinin kendini işi ve unvanı dışında tanımlaması ya da karşısındakini “konumlaması” güç. Sorunun amacı da masum bir meraktan ibaret değil elbet.

2019 yılında başlayan Covid-19 pandemisi, sebep olduğu mecburi duraksamayla dünyayı kolektif sorgulamalara itti. Öyle ki bir süre sonra hastalığın kendisi tali bir meseleye dönüşerek gündemi yeni eğitim ve çalışma modelleri, yeni ekonomik düzen gibi konular kapladı. “Yeni normal” tartışmaları Ukrayna işgali, tedarik zincirinin bozulması, ham madde sorunları ve enflasyon gibi etkenlerle gündemden düştü gibi görünse de iş dünyasının varoluş krizi hiç olmadığı kadar diri.

İnşası 4 yıl süren, yüzde 80’i yeşilliklerle çevrili 260 bin metrekare alana yayılan ve bütün otoriteler tarafından “dünyanın en güzel çalışma alanı” olarak kabul edilen 5 milyar dolar maliyetli “Park” adlı kampüslerine çalışanları geri getirebilmek için Apple’ın CEO’su Tim Cook cebir ve hile dahil her yöntemi denediyse de hala başarılı olabilmiş değil. Bülbül hala “ah vatanım” diye şakıyor.

Kuşkusuz “Apple Park” gibi ortamlar çok az kişiye has bir ayrıcalık. Dünya Sağlık Örgütü’nün raporuna göre sadece 2016 yılında haftada 55 saatten fazla çalışmaya dayalı felç ve kalp krizi vakalarında 745 bin kişi hayatını kaybetmiş. Çalışma hayatına yönelik disiplin, azim, adanmışlıklarıyla bilinen ülkelerin kırmızı alarm vermesi asla bir rastlantı değil.

Listede akla ilk gelen Çin’de “yatış” olarak çevirebileceğimiz “tang ping” adlı akım, bir çalışMAma hareketi olarak hızla yayılıyor. Sabah 9’dan akşam 9’a kadar haftanın 6 günü çalışmayı temsil eden 996 mottosunun ülkede doğurduğu katlanılamaz çalışma şartlarına karşı protesto 2020’de başladı. Hareketin boyutu öyle endişe verici boyuta ulaşmış halde ki Çin Komünist Partisi bu terimi web sitelerinde ya da WeChat gibi mesajlaşma uygulamalarında kullanılmasını dahi yasakladı.

Dünyada “çok çalışmaktan ölmek” için bir sözcüğe sahip tek dil Japonca. Çünkü çalışmanın adeta bir vatandaşlık yükümlülüğüne döndüğü ülkede “karoshi” on binlerce ölümün sebebi olarak kayda geçmiş halde. 30-40’lı yaşlarda odasına kapanıp haftalarca; hatta aylarca dışarı çıkmamayı temsil eden “hikikomori” adlı akım da aynı gerekçeden besleniyor.

İş disipliniyle ünlü Güney Kore’de ise ağır çalışma koşulları hiç beklenmedik bir sonuca yol açmış halde: doğurganlığın yok olması. Çin ve Japonya’nın on yıllar önce yüzleştiği bu gerçek, bugün Güney Kore’nin bir numaralı sorunu. Ülkede evlenme oranları yüzde 35 düşmüş. Doğurganlık oranı kadın başına 0.78’e gerilemiş (olması gereken 2.1). Yani göçmen almadığı takdirde yakında Güney Kore halksız kalacak. Ülke yönetiminin son 16 yılda anneliği desteklemek için 200 milyar dolardan fazla destek sunması bile doğurganlığın yüzde 25 azalmasının önüne geçememiş.

“Yaşamak için çalışmak” ile “çalışmak için yaşamak” arasında yaptığımız küresel seçimin gecikmiş ve hayli kabarmış faturası bir gün “paketine” dahil edilecek.

İş hayatına dair okuma listesi


Çalışmanın Mutluluğu ve Sıkıntısı

Alain de Botton / Sel Yayıncılık
İş dünyasına felsefe gözlüğüyle bakan Botton’ın farklı meslek grupları ışığında temel sorunlara baktığı bu eseri, “anlam arayışı” çabasını anlamlandırmaya çalışıyor. Kendi deyimiyle geçmişte ancak kölelere reva görülen çalışma eyleminin bugün hayatımızın en önemli parçası haline nasıl ve neden geldiğini sorgulayan güzel bir derleme.

Tanrının Cezası
Lami Yağcılarlıoğlu / Tunç Yayıncılık
Adından da anlaşılacağı üzere ilhamını ilk insan Adem’in işlediği (ilk) kabahat sonucu cennetten kovularak ekmeğini taştan çıkarmaya mahkum edilmesinden alan bu kitap, antik Yunan’dan bilgi çağına kadar geniş bir zaman diliminde çalışma kavramına ve geleceğine bakıyor.

The Profesyonel
Yüce Zerey / Doğan Kitap

Yerli ve yabancı birçok şirkette üst düzey yöneticilik tecrübesine sahip Zerey’in yıllarca biriktirdiği bütün kahrını kustuğu kitabını en iyi kendi cümleleri özetliyor: “Powerpoint sunumlarının efendisi. Outlook’un kraliçesi. Latte’lerin light fındık şurubu. Plaza habitatının nadide organizması. İşte bu senin hikâyen.”

Çok çalışıyoruz
Erdem Aksakal / Doğan Kitap

Çokuluslu bir şirkette yöneticilik görevini sürdüren ve kendini “iş yaşamı anlatıcısı” olarak tanımlayan Aksakal’ın gözlemlerinden oluşan (ikinci) kitabı, kendi deyimiyle “yarınlar yokmuş gibi” sürdürdüğümüz iş yaşamına yine iğneleyici bir mizah diliyle bakıyor. Hekimin gözünden çekilenin güncesi gibi de düşünebilirsiniz.

Levi’s “sentetik” mankenlerle çalışacak

İklim kriziyle birlikte kendini iyice hissettiren kuraklığın sebeplerinden biri de tatlı su kaynaklarının güneş ışınlarıyla buharlaşması. “Nature Sustainability”de yayımlanan yeni bir çalışma raporuna göre çözüm dünya genelinde 556 bin kilometrekareye yayılan 114 bin 555 kaynağın sadece yüzde 10’unda “yüzer güneş panelleri” kurulması olabilir. Bu yöntemle hem (küresel elektrik tüketiminin yüzde 40’ına denk gelen 9.4 teravatsaat) elektrik üretmek hem de suların buharlaşmasını engellemek mümkün.
• Twitter’ın yazılımını oluşturan kaynak kodlarının bir bölümü şirket dışına sızdı. GitHub sitesinde paylaşılınca anlaşılan (ve Twitter’ın şikayetiyle kaldırılan) vakaya yönelik şirket içinde soruşturma başlatıldı.
• Elon Musk’ın satın almasının ardından en büyük reklamverenlerinin tamamını kaybeden Twitter’da gelir ve odak kaybına paralel değer kaybı da yaşanıyor. Şirketi geçen sene 44 milyar dolara satın alan Musk, bu hafta çalışanlara yolladığı mesajında sosyal ağın şu an 20 milyar dolar değerlemeye sahip olduğunu belirtti.
• Firefox adlı web tarayıcısıyla tanınan Mozilla Vakfı, hızla ticarileşen ve tekelleşen yapay zeka girişimlerine alternatif oluşturacak yeni girişimini duyurdu. 5 yıllık çalışmanın mirası olan “MozillaAI” adlı şirket, “kar odaklı olmayan ve güvenilir bir yapay zeka” yaratma hedefiyle çalışacak.
• Microsoft’un GPT’den nasiplenen arama motoru Bing’in yetenekleri arasına tarif edilen metinler doğrultusunda görseller üreten “Create” adlı işlev de eklendi.

M. Serdar Kuzuloğlu
M. Serdar Kuzuloğlu