21 Aralık 2024, Cumartesi Gazete Oksijen
27.01.2023 04:30

Organik zekanın yapay gübresi

Popüler örneklerle milyonların kullanımına sunulan yapay zeka hizmetleri, şeffaflıktan uzak algoritmalarıyla bilginin ve hakikatın inşasındaki yeni risk faktörüne dönüşebilir

Biyolojik tür olarak “Homo sapiens” olarak adlandırılan insan, Siyaset Bilimci ​​Hannah Arendt (ve Filozof Max Scheler) tarafından ikinci bir tanıma daha kavuşur: “homo faber”. Türkçeye “alet yapan / zanaatkar insan” olarak çevirebiliriz. Normal şartlarda doğada varlığını sürdürebilmesi dahi mucize olan insanın bilgi ve becerisini kullanarak ürettiği aletler ile yeryüzünün egemeni oluşunu açıklar.
İnsan ve teknoloji ilişkisi üzerine en çok kafa yoranların başında Alman Filozof Martin Heidegger gelir. 1954 yılında yayınladığı ve Türkçeye “Tekniğe İlişkin Soruşturma” adıyla çevrilen eserinde teknolojiyi “amaca yönelik araçlar oluşturan bir insan faaliyeti” olarak özetler. Ancak bu masumane çaba küpüne zarar vermeye programlı gibidir. Ona göre teknik ile haşrolmuş modern insan muhtaç kaldığı teknolojilerle özgürlüğünü yitirmiş, düşünmeden uzaklaşmış; daha da ötesi düşünmeyi unutmuştur. Üstünde hakimiyet kurmayı arzulasa da her denemesinde teknoloji biraz daha denetimi dışına çıkar ve bağımsızlaşma eğilimi gösterir. Heidegger teknolojinin olumlu veya olumsuz anlamda kendisine hükmedilmesine veya alt edilmesine asla izin vermeyeceğini öne sürer. Buna rağmen insan tekniğin idaresindeki bir yaşama kaderiyle bağlıdır. Gaflete kapılıp teknolojiyi tarafsız (nötr) zannedenler, nihayetinde onun en büyük esiri haline gelecektir. Bu yüzden Heidegger teknolojiyi “tehlikeli” değil; “tehlikenin kendisi” olarak ele alır. Kurtuluşa yönelik tek çözüm ise “sorgulamaktır”.
İletişim Bilimci John Culkin’in meşhur tespiti bunu daha yalın bir dille özetler: “Önce biz aletlerimizi şekillendiririz, sonra aletlerimiz bizi şekillendirir.” Yani bir şeyi eylemek adına geliştirdiğimiz teknoloji zamanla bizi eyler (Adımlarımızı ölçmek için taktığımız akıllı saatin kısa sürede bizi adım atmaya zorlayan bir vicdan azabına dönüşmesi gibi).

M. Serdar Kuzuloğlu
M. Serdar Kuzuloğlu