25 Nisan 2024, Perşembe Gazete Oksijen
20.08.2021 04:30

Taliban rejiminin teknolojik mağdurları

20 yılın ardından Afganistan’da yeniden gündeme ve iktidara gelen terör örgütü Taliban, her türlü nimetinden faydalandığı teknolojiyi halkından esirgiyor

Garip bir ayrıntı olmakla birlikte Afganistan, doldurmak zorunda kalınan her dijital formdaki “alfabetik kaderi” yüzünden dünyada ismine en çok maruz kalınan ülke. Haberlere yansıyan yüzü ise ne yazık ki o formlardaki kadar hızla kaydırıp geçilebilecek türden değil. Tarihi bulgulara göre ülkenin yer aldığı coğrafyada yaşam Taş Devri’ne dek dayanıyor. On binlerce yıllık bu sürecin büyük bölümü mücadeleler, muharebeler ve savaşlar ile bezenmiş. Öyle ki bölge Büyük İskender’den Sovyetler Birliği’ne kadar birçok devletin savaş meydanı olmuş. Dolayısıyla neredeyse “gün yüzü görmemiş”. Son örnek 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından yaşandı. ABD, kendisine yönelik bu terör eyleminden el Kaide’yi sorumlu tutmuştu. Bu örgütün kampları ve lideri Üsame bin Ladin de Afganistan’da yerleşikti. ABD, bin Ladin’i ülkeyi fiilen yönetmekte olan Taliban’dan talep etti. Reddedilince de yanına aldığı 40 devlet ile birlikte Afganistan’a savaş açtı. Taliban’ın kısa sürede dağılmasıyla ABD himayesindeki “Afganistan İslam Cumhuriyeti” hayata geçti. Bu süreçte ağır darbe almış olsa da Taliban yönetimi “Afganistan İslam Emirliği” adlı yapısını diri tutmayı “bir şekilde” başardı. Ne var ki önce Şubat 2020’de dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın Taliban ile barış antlaşması imzalaması ve ardından bir sonraki ABD Başkanı Joe Biden’ın askerlerini aniden ve tamamen geri çekme kararı bu, radikal islamcı örgütü tek bir kurşun atmadan, sürpriz şekilde yeniden iktidara taşıdı. Yukarıdaki paragrafta 8 cümleye sığan bu süreç 20 yıla yakın bir zamanı, 1 trilyon dolardan fazla bütçeyi, on binlerce sivil ve askerin yok olan hayatını, savaş suçlarını, milyonlarca göçmeni, bütün kurumları ve kültürüyle çökmüş; darmadağın olmuş kadim bir ülkeyi özetliyor. Afganistan’ın yeni(den) “sahibi” olan Taliban, 1994’te kurulmuş radikal İslamcı bir örgüt. Medeniyet ve çağdaş yaşam adına aklınıza gelen (ve gelmeyen) her şeyin yasaklandığı; ihlallerin merhametsizce ve zalimce cezalandırıldığı bir düzene sahip olduğu için şu an kadın, erkek, yaşlı, çocuk herkes çaresiz ve korku dolu bir bekleyişin cenderesinde.

Ülkeden kaçmayı başaramayan Afgan Robotik Takımı, Kanada’dan yardım bekliyor.
Ülkeden kaçmayı başaramayan Afgan Robotik Takımı, Kanada’dan yardım bekliyor.

Kadere direnenler

Çareyi ülkeyi terk etmekte bulanların küçük bir kısmı bunu başardı. Ancak çoğunluk onlar kadar şanslı değildi. Yine de son ana kadar kadere direndiler. Tahliye uçağının kanadına tutunarak kaçmaya çalışanların ölümleri, en az 11 Eyül saldırılarında İkiz Kuleler’den atlayarak intihar edenler kadar dehşet vericiydi. Ülkede kalanların bekleyişi de en az o kadar ürpertici. Taliban’ın İslam şeriatı yorumunda sonu gelmeyen yasaklar ve yaptırımların en beklenmedik yansımaları teknoloji ile kesişen alanlarda kendini gösteriyor. Örneğin Afganistan’ın dünya çapında başarıya sahip ulusal robotik takımının tamamı 12 ve 18 yaş arasındaki 20 kızdan oluşuyor. Bu ekip daha geçen sene otomobil parçalarından sadece 500 dolar maliyete sahip bir solunum cihazı (ventilatör) geliştirerek ödül kazanmıştı. Ülkeden kaçmayı başaramayan Afgan Robotik Takımı, şimdi Taliban’a cariye olarak alınmak ile öldürülmek arasındaki seçeneklerin korkusunu yaşıyor. En büyük umutlarından biri, 20 bin Afgan’a kapılarını açacağını açıklayan Kanada. Takım üyeleri bizzat Başbakan Justin Trudeau’dan tahliye için yardım talep ediyor. Taliban namlusunun ucundaki en riskli grup ise kendilerinden önceki dönemde “diğer taraf” için çalışanlar. Üstelik dijital araç ve tekniklerle onlara ulaşmak çok daha kolay. Bu sebepten ötürü yüz binlerce kişi hummalı bir dijital temizliğe koyulmuş durumda. ABD ittifakı için çalışmış olanlar bu belgelerin bulunması halinde Taliban tarafından öldürüleceğini gayet iyi biliyor. Ancak aynı belgeler ABD’ye transfer bileti anlamı da taşıdığından imha da edemiyorlar. Basılı evrakların imha edilerek dijitalleştirilmesi de tehlikesiz sayılmaz. Bu yüzden bazıları fotoğrafladıkları evrakları imha ettikten sonra dijital kopyaları da bulut hizmetlerine yükleyerek cihazlarından tamamen siliyor. İnternet altyapısının ne kadar süre daha çalışacağı meçhul olduğundan bu yöntemin de daha ne kadar işe yarayacağı meçhul. Sosyal medya arşivlerindeki en ufak bir “uygunsuz” kişisel paylaşım dahi bu yeni düzende ölümcül bir risk. Dolayısıyla kitlesel bir arşiv temizliği yaşanıyor. Herkes dijital geçmişini tarayarak sorun yaratabilecek her şeyi siliyor. Suriye iç savaşı boyunca tarafların şüphelendikleri kişilerin telefon mesajlarını kontrol ederek sorgulama -ve hatta infazlar- yaptığını hatırlayınca, Afganistan’daki yansımaları tahmin etmek güç değil. Biraz da bu yüzden, insan hakları örgütleri Telegram, Signal, Messenger, Twitter, Facebook gibi iletişim hizmetlerinde içerik ve hesap silme rehberleri paylaşıyor.

Sosyal ağlar alarmda

Türkiye’deki askeri darbelerin ardından “sakıncalı” eserlerin sobalarda yakılmasının dijital çağdaki bir karşılığı da denebilir bu sürece. Dahası, Taliban’sız geçen 20 yıllık uzun bir zaman dilimini kapsadığı düşünülünce, bu çabanın hiç de kolay olmadığı ortada. Öte yandan sosyal ağlar da kendi adına Taliban ile mücadele halinde. Örneğin Facebook, bir terör örgütü olarak kabul ettiği Taliban ile ilgili paylaşımları ilk günden beri engelliyor. Bunun için bölge dillerine ve konularına hakim bir moderatör ekibi sürekli paylaşımları tarıyor. Twitter başta olmak üzere diğer sosyal ağların da paralel bir politika geliştireceği düşünülüyor. İletişimin ve halkla ilişkilerin tamamen dijitalleştiği bir dönemde bu yaptırımların etkisiz olmayacağı muhakkak. Ancak bu yapıların asıl gücünün Telegram ve Signal gibi kapalı grup iletişim uygulamalarından geldiğini de unutmamak gerek.

Tarihin en büyük ve en “garip” kripto soygunu

  • 71 milyon dolar karşılığında İspanya'nın Barcelona takımından Fransa'nın Paris Saint-Germain'e transfer olan Lionel Messi'nin ödemesinin bir kısmı takımın kendine has kripto token'ı $PSG üzerinden ödenecek.
  • Bir hacker, DeFi ağı PolyNetwork hizmetinden 613 milyon dolarlık kripto para çaldı. Tarihin bu kategorideki en büyük soygunu olarak kabul edilen saldırısının ardından site yönetimi Twitter hesabı üstünden hacker'a kendileriyle temasa geçerek uzlaşma talebini iletti. Çaldığı paraları nakde çeviremeyen ve bu sırada e-posta adresi, IP numarası ve cihaz bilgileri tespit edilen şahıs paranın tamamını PolyNetwork'e iade etti.
  • 2019 ve 2020 yıllarında İsrail'in kamu ve teknoloji şirketlerine yönelik siber saldırıların İranlı hacker'lar tarafından gerçekleştirildiği tespit edilmişti. Ancak derinleştirilen siber güvenlik araştırmasında esas failin kendini İranlı gibi gösteren bir Çinli hacker grubu olduğu ortaya çıktı.
  • Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi’nin de bağlı olduğu Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) verilerini ele geçiren hacker'lar ad, soyad, adres ve T. C. kimlik numaralarının bulunduğu arşivi internette satışa sundu.
  • Yapay zeka teknolojileri üstüne çalışmalara ağırlık veren NVIDIA'nın CEO'su Jensen Huang çevrimiçi (online) bir basın toplantısı düzenleyerek firmanın gelişmelerini medyayla paylaştı. Firma toplantının ardından etkinlikte yer alan kişinin CEO Huang'ın değil, yapay zekayla üretilmiş bir klonu olduğunu açıkladı.
  • ABD mahkemeleri, uçtan uca kriptolu iletişim sunmadığı halde bu yöntemi kullandığını iddia eden ve kullanıcıların rızası olmadan bazı bilgilerini Facebook ve Google ile paylaştığı ortaya çıkan video iletişim uygulaması Zoom'un 85 milyon dolar tazminat ödemesine karar verdi.
  • Adını eskisi kadar duymuyor olsak da NFT dünyası tam gaz büyümeye devam ediyor. Dijital sanat eserleri satışına odaklı OpenSea sitesi üstünden geçtiğimiz 30 gündeki cirosu (satılan 1,36 milyon adet eser sonucunda) 1,22 milyar doları geride bıraktı. Bu bir önceki aya kıyasla yüzde 950 oranında büyümeyi işaret ediyor.
  • Google, evden çalışmayı tercih edecek personelinin maaşlarında yüzde 25'e varan kesintiler yapılacağını duyurdu.
  • Samsung, bu hafta gerçekleştirdiği etkinlikte katlanabilir ekranlı telefonları Fold ve Flip'in üçüncü kuşak temsilcilerini tanıttı. Yeni Fold 3 telefon markanın "S Pen" adlı özel kalemini de destekliyor. En büyük yenilik ise ön kameranın ekranın arkasında gizlenmiş olması.
  • Sony, artırılmış gerçeklik (AI) gözlüğü takan kişinin gördüklerini karşısındakilere yansıtacak bir harici ekranın patentini aldı.
  • Facebook ve Google, Güneydoğu Asya bölgesinde yüksek hızlı internet dağıtımı için yeni sualtı kablo yatırımları yapıyor.
  • Audi, Skysphere adlı "şekil değiştirebilen" bir elektrikli araç konsepti tanıttı. Skysphere seri üretime geçmeyecek ancak sahip olduğu özellikler markanın gelecekteki modellerinde kullanılacak.
  • İspanya - ABD ortaklığında kurulan Skydweller Aero adlı girişim, 90 gün boyunca yere hiç inmeden kesintisiz uçabilen güneş enerjili bir uçak geliştirdi.  Aracın 236 feet uzunluğundaki kanat açıklığı, "Jumbo Jet" olarak anılan Boeing 747'den daha geniş.
  • Mercedes'in yeni serileri yolda tespit ettiği çukurlar hakkında diğer Mercedes araçları uyaran bir sisteme sahip olacak.
  • 82 yaşındaki İspanyol Akademisyen Enrique Veiga, "havadan" içme suyu üreten bir cihaz geliştirdi. Aquaer adlı firmanın ürünü şimdiden Lübnan ve Namibya'daki mülteci kamplarının su ihtiyacını karşılıyor. Cihaz kullanım boyutuna göre günde 50 ile 5 bin litre arası içme suyu üretebiliyor.