Sanatın bireysel bir yaratım süreci olduğu düşünülse de bazı üretimler köklerini kolektif bellekte bulur. Hüsamettin Koçan’ın Gölgenin Arkasındaki sergisi de tam olarak böyle bir diyalog kuruyor. Bayburtlu kadınların geleneksel boncuk örgü tekniklerini çağdaş sanatla bir araya getiren bu sergi, el işçiliğini yalnızca estetik bir araç olarak değil, bir anlatım biçimi olarak ele alıyor. Sanatçı tığ işlerin yerleştiği sacları, Anadolu’da ekmek ve yemek pişirilen bu formu, hem kadınların ekmek ve yemek yaptıkları hem de bu tığ örgüler vasıtasıyla ekmeklerini kazandıkları bir form olarak yeniden yorumluyor. Bu nedenle malzeme, herhangi bir müdahale yapılmadan olduğu gibi kullanılıyor. Boncuk dizme pratiği, yalnızca süsleme değil; sabrın, emeğin ve gündelik hayatın ritminin bir kaydı. Koçan, bu üretimleri doğrudan bir sanat yapıtına dönüştürmek yerine, onların kendi diliyle var olmasına ve kadınların sözüne alan açıyor. Koçan’ın sanat anlayışı, sadece görsel bir ifade biçimi değil, aynı zamanda sanatın toplumsal bellekteki yerini sorgulayan bir düşünme biçimi. 19 Nisan’a dek MERKUR’de devam eden Gölgenin Arkasındaki sergisi, izleyiciyi sadece bir sergiye değil, sanatın ve emeğin görünürlüğü üzerine derin bir düşünce yolculuğuna davet ediyor.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim