19 Nisan 2024, Cuma
17.02.2023 04:35

Bu taşları kaldırmaya insanın gücü yeter mi?

İslahiye’nin Fevzipaşa köyü depremden en ağır etkilenen yerlerden. Bölgeye ilk üç gün kimsenin gelmemesine sitem eden köylüler “Yardım olmadığı için çok insan öldü” diyor

Gaziantep’in İslahiye ilçesinin Fevzipaşa köyünde de benzer bir acı var. Tren garının yukarısındaki köye girer girmez yıkım karşınızda. Sağa doğru çökmüş bir köy evinin yanında bir aile erzaklarını tasnif ediyor. Felaket vurduktan sonra kendilerini dışarıya zor attıklarını anlatan Kaçakçı ailesi fertleri, 3 geceyi hayvanların çadırında geçirdiklerini anlatıyor. “Bak... Herkes öldü. Annem ve babam burada mucize eseri kalmışlar” diyen Elif Kaçakçı, aslında Adana’da yaşadığını ancak deprem anında memleketinde, köyünde olduğunu, kar yağdığı için buraya güzelliği görmeye geldiğini söylüyor.

Atatürk Parkı’na kurulan çadırlarda en az 10 kişi bir arada kalıyor. Boruları dışarı uzanan sobalar içeriyi güçlükle ısıttığı gibi, yangın riski de oluşturuyor.

Elif Hanım, “Komşumuz, bakın, yedi kişi altında kaldılar. Beş çocuk, anne, baba. Çok kötüydü hepsi. Sağ çıkan olmadı” diyor. Yalnızca kendi ailesinde 23 kişinin öldüğünü hüzünle paylaşan 44 yaşındaki, iki çocuk annesi Kaçakçı, ilk 3 gün yardım gelmediğini, açlık ve susuzluktan, geçen arabaları durdurup yemek ve su istediklerini ve depremin üçüncü günü iki ineklerini sattıklarını gözleri dolu dolu anlatıyor. 

O bebek hala sıcaktı ama yardım olmayınca...

Çocukluk anılarının geçtiği evin avlusundaki AFAD çadırında gecelerini geçiren Elif Hanım, köyünün bir daha eskisi gibi olamayacağını söylüyor. Rüzgarı ve havasıyla bilinen, ağustosta bile serin olan Fevzipaşa’da yaşanan trajedinin tarifi yok. “Şu evden bebek çıktığında hala sıcaktı, annesi sıcaktı. Ama yardım olmadığı için, kepçe olmadığı için... İnsanların gücü nasıl yetsin bu taşları kaldırmaya? Hepsi montlarını giymiş, hepsi kapı ağzına gelmiş ama dışarıya çıkamamışlar. Annesi hamileydi. Çok güzel insanlardı” diyerek gösterdiği ev darmadağın olmuş. Kaçakçı o evin yanındaki evden bir tanıdıklarının cenazesinin Kuran-ı Kerim’e sarılmış halde bulunduğunu söylüyor. “Burada bir tanesi, kızı babasını çok seviyormuş. Bacaklarına sarılı çıkmış. Bebek annesinin kolunun altında çıktı. Şu evdeki çocuklar da ellerini başlarına koymuşlar. Öğretmenleri öyle söylemiş. Bu vaziyette donmuş halde çıktılar. Çok zor çok.”

İlk üç gün yardım beklediklerini söyleyen İslahiyeliler, o esnada yoldan geçen araçları durdurup yemek ve su istediklerini anlatıyor.

İslahiye kent merkezinde de büyük bir kaos var. Oxfam görevlilerini görünce gidip acil ihtiyaç saptamalarını soruyoruz. İngiltere merkezli yardım kuruluşunun Türk yetkililerinden Şemsettin Aslanyavrusu, afet bölgesine çok yakında çocuk yuvaları, kadın merkezleri ve kooperatifler kurulacağını söylüyor. “Biz bütün bölgeleri dolaştık. En çok zayiat gören bölge Antakya, Nurdağı, bir de burayı gördük” diyen Aslanyavrusu, sahadaki güncel büyük sorunun teknik eleman eksikliği olduğunu anlatıyor. “İnsanları, gönüllüleri organize edebilecek insanlar lazım. Yardımlar ulaşmıyor değil, ulaşıyor ama daha fazla insan gücüne ihtiyaç duyuyoruz. Yardımlar çok karışık geliyor, biz onları ayırmak durumunda kalıyoruz” diyen Aslanyavrusu, ürün olarak ihtiyaçlarının çocuk bezi, çocuk maması, çamaşır, kıyafetler, içlik, atlet, fanila ve belki de en önemlisi çadır olduğunu belirtiyor. 

Kahramanmaraş'ın merkezinde de köylerinde de yıkım çok büyük (Getty Images)

Hava kararınca nöbet başlıyor

64 yaşındaki inşaat işçisi Şahin Babat, hem ilçeden hem ilçe dışından yağmacıların geldiğini, hırsızlık olaylarına karşı geceden sabaha kadar çevreyi kolladığını söylüyor.