29 Mart 2024, Cuma
09.05.2022 16:49

Biden savaşın ABD için daha tehlikeli hale geldiğinin farkında

Üç Pulitzer ödüllü New York Times yazarı Thomas L. Friedman; ABD istihbaratının Ukrayna'ya sağladığı desteğin sızmasının, planlanmış bir strateji olmadığını belirtti ve uyardı: ABD, Rusya ile artık dolaylı bir savaşta değil doğrudan savaşa yaklaştı

Ukrayna haberlerini takip ettiyseniz savaşın uzamış, öğütücü ve biraz da sıkıcı bir duruma evrildiğini düşünebilirsiniz. Ancak böyle düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Esasında tehlike günbegün artıyor. Öncelikle, savaş uzadıkça felakete yol açabilecek yanlış hesaplamaların gerçekleşme ihtimali artıyor. Bu yanılsamalara sebep olacak ham maddeler de hızlı bir yükselişte.

ABD yetkililerinden sızıntı

Geçen hafta iki üst düzey Amerikalı yetkilinin Ukrayna’daki ABD faaliyetlerine dair sızıntılarını örnek olarak alın. İlk olarak The New York Times “Üst düzey Amerikalı yetkililere göre Ukrayna’nın savaşta öldürdüğü Rus generallerinin çoğunu hedef alıp imha etmesini sağlayan istihbaratı ABD sağladı" diye yazdı.

Ardından, NBC News’in raporu sonrası ABD'li yetkililere atıfta bulunan The New York Times, Amerika'nın Rus Karadeniz filosunun amiral gemisi Moskova’nın “Konumunun tespit edilmesinde ve vurulmasında yardımcı istihbarat sağladığını" bildirdi. Bu yardım, Moskova’nın iki Ukraynalı seyir füzesi ile “nihayetinde batırılmasına" katkıda bulundu.

Biden sert uyarılarda bulundu

Gazeteci olarak iyi sızıntı haberlerini seviyorum. Bu hikayeleri sızdıran muhabirler sağlam bir araştırma ortaya koydu. Aynı zamanda bana anonimlik koşuluyla konuşan kıdemli ABD yetkililerinden toparlayabildiklerimin ışığında, bu sızıntının planlanmış bir strateji olmadığını ve Başkan Joe Biden’ı oldukça öfkelendirdiğini de biliyorum.

Olabilecek en güçlü ve sert dille, kendimizi Rusya ile istenmeyen bir savaşın ortasında bulmadan önce bu tür gevşek konuşmaların pervasız olduğunu netleştirmek için ulusal istihbarat direktörünü, CIA direktörünü ve savunma bakanını aradığını bana söylediler. Bu sızıntıların ortaya koyduğu sarsıcı çıkarım ise Rusya ile artık dolaylı bir savaşta olmadığımız, doğrudan savaşa yaklaştığımızdı. Kimse Amerikan halkını ve Temsilciler Meclisi’ni bunun için hazırlamadı.

ABD savaşın içine çekilebilir

Vladimir Putin elbette ABD ve NATO’nun Ukrayna’yı ne derecede mühimmat ve istihbaratla silahlandırdığı hakkında yanılsamalara sahip değil. Ancak Amerikalı yetkililer, Rus generalleri ve amiral gemisini batırarak yüzlerce denizciyi öldürmekle kamuoyu önünde övünürse, Putin’in çatışmayı genişleterek ABD’yi tercihinden daha derinlere sürükleyecek hamleleri yapmasana alan sağlıyor olabiliriz. Üst düzey ABD’li yetkililer, Putin’in davranışlarının eskisi kadar öngörülebilir olmadığının giderek belirginleşmesi nedeniyle tehlikenin iki kat arttığını söylüyor. Üstelik Rus liderin itibarını kurtaracak başarılar için de seçenekleri tükeniyor.

Savaşın Putin için ne denli bir felaket olduğunu mübalağa etmek hayli zor. Biden, Putin’in NATO genişlemesini püskürtmeye çalışırken, bu yayılımın altyapısını inşa ettiğine dikkat çekti. Finlandiya ve İsviçre, 70 yıldır uzak durduğu ittifaka girmek için adımlar atıyor.

ABD ince bir ipte yürüyor

Öte yandan, bizim çatışmaya daha derin bir şekilde katılmamızı yalnızca Rusların istemediği gerçeğini göz önünde bulundurmalıyız. Yanılmayın: Başkan Vladimir Zelenskiy de başından beri aynı şeyin peşinde. Ukrayna’yı hemen NATO üyesi haline getirmek veya Washington’ın Kiev ile ikili bir güvenlik anlaşması yapmasını istiyor. Zelenkiy’nin kahramanlığı ve liderliğine saygı duyuyorum. Onun yerinde olsaydım, ben de ABD’yi yanıma çekmeye çalışırdım. Ancak ben ABD vatandaşıyım ve dikkatli olmamızı istiyorum.

Ukrayna hala yolsuzluklara bezenmiş bir ülke. Bu yardım etmemiz gerektiği anlamına gelmiyor. Yardım eli uzattığımıza memnunum. Bu yönde ısrarcıyım. Yine de söz konusu Zelenskiy olunca, Biden hükümetinin gözükenden daha ince bir ipte yürüdüğünü düşünüyorum: Ukrayna ile aramızda belli bir mesafe koyarken, savaşı kazanmalarını sağlayacak her şeyi de yapmak istiyorlar. Böylece kararları Kiev veremez ve savaş sonrasındaki karmakarışık Ukrayna siyasetinden utanmayız.

Biden’ın Ukrayna politikası

Ulaştığım kaynaklara göre Biden ve takımı, Rusları yenerek egemenliğini geri kazanmalarında Amerika’nın Ukrayna’ya yardım etmesi gerektiğini düşünüyor. Ancak bunu yaparken Ukrayna’nın Rusya sınırında Amerikan koruması altındaki bir ülkeye dönüşmesini istemiyor. Ulusal çıkarımızın ne olduğuna odaklanmalı ve istemediğimiz riskler yaratan yollardan kaçınmalıyız.

2002’de Dış İlişkiler Komitesi’ne liderlik eden bir senatörken Afganistan’a beraber gittiğim Biden hakkında bildiğim şey, dünya liderlerinin romantizmine kolayca kapılmadığıdır. Kariyeri boyunca birçoğuyla uğraştı. ABD çıkarlarının nerede başlayıp bittiğine dair oldukça iyi bir fikri var. Afganlara sorun.
Peki şu an hangi noktadayız? Putin’in A planı Kiev’i ele geçirip hükümete istediği lideri atamasıydı; başarısız oldu. Ukrayna’nın eski endüstriyel merkezi, çoğunluğun Rusça konuştuğu Donbas bölgesini ele geçirmek ise B planıydı ve akıbeti belirsizliğini koruyor. Putin'in yeni takviye edilen kara kuvvetleri bir miktar ilerleme kaydetse de bunlar halen sınırlı. Donbas’da ilkbahar vakti, yani zemin arada sırada çamurlu ve ıslak. Çoğu bölgede ana yollarda kalması gereken Rus zırhlı araçları hala savunmasız.

Çin askeri yardımdan çekindi

Amerika, Ukrayna ve Rusya’yı tuzağa düşmeden yönlendirmeye çalışırken, hükümet savaşın genişlemesini önlemek için çok mühim bir hamleyi başarıyla uyguladı: Çin, Rusya’ya askeri yardımda bulunmadı. Çin lideri Şi Cinping, 4 şubatta Putin’i 2022 Kış Olimpiyat Oyunları’nın açılışında ağırlamıştı. Birçok ticari ve enerji anlaşmasının yanı sıra, Rusya ve Çin’in dostluğunun sınırı olmadığını belirten ortak bir beyanname açıklamışlardı. Bu o zamandı. Biden savaş başladıktan sonra uzun bir telefon görüşmesinde, Şi’ye kişisel olarak Çin'in ekonomik geleceğinin en büyük iki ticaret ortağı olan Amerikan ve Avrupa pazarları erişimine bağlı olduğunu, Çin'in Putin'e askeri yardım sağlaması halinde bunun çok olumsuz sonuçlar doğuracağını anlattı. Şi hesaplamalarının ardından Rusya'ya herhangi bir askeri yardımdan caydı. Böylece Putin daha da zayıfladı.

İlk hedeflere tutunmalıyız

Son sözlerim, ilk cümlelerimin yankılarını taşıyor ve bunun önemini daha fazla vurgulayamam: En başta net bir şekilde tanımladığımız sınırlı hedeflerimize olabildiğince sıkı tutunmalıyız. Ukrayna’nın Rus kuvvetlerini olabildiğince püskürtmesine yardım etmeli veya Kiev hükümeti doğru zaman olduğunu düşündüğünde geri çekilmeleri için müzakere etmeliyiz.

Ancak oldukça istikrarsız unsurlarla uğraşıyoruz. Bunların başında siyasi olarak yaralanmış Putin geliyor. Generallerini öldürüp gemilerini batırmakla veya sonsuza dek tuzağa düşmemize sebep olacak biçimde Ukrayna'ya aşık olmakla övünmek, aptallığın zirvesidir.