İsrail'le ilgili en doğru analizlere ihtiyaç duyduğumda, ilk aradığım kişi her zaman kadim dostum ve haber ortağım, Yediot gazetesinin emektar köşe yazarı Nahum Barnea olur. Cumartesi öğleden sonra Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısına ilişkin değerlendirmesini almak için kendisini aradığımda verdiği ilk yanıt beni şaşkına çevirdi: Bu İsrail tarihinde askeri açıdan hatırlayabildiğim en kötü gün, Yom Kippur savaşında dahil ki o da korkunçtu.
Birden fazla cephe için tehlikeli
Nahum son yarım yüzyıldır İsrail'deki her önemli olayı haberleştiren dikkatli bir muhabir ve gerekçesini açıkladığında bunun yetersiz bir ifade olduğunu anladım. Bu sıradan bir Hamas-İsrail çatışması değil. Gazze-İsrail sınırı sadece 60 km uzunluğunda ama bu savaşın yaratacağı şok dalgaları sadece İsrail ve Gazze'deki Filistinlileri kargaşaya sürüklemekle kalmayacak, aynı zamanda Ukrayna, Suudi Arabistan ve büyük olasılıkla İran'ı da vuracak. Neden mi? İsrail-Hamas savaşının uzaması, Ukrayna'nın ihtiyaç duyduğu daha fazla ABD askeri teçhizatını İsrail'e yönlendirebilir ve önerilen Suudi-İsrail normalleşme anlaşmasını şimdilik imkansız hale getirebilir. Ve eğer İran'ın Hamas saldırısını İsrail-Suudi anlaşmasını bozmak için teşvik ettiği ortaya çıkarsa, bu İsrail ile İran ve İran'ın Lübnan'daki vekili Hizbullah ve ayrıca Suudi Arabistan ile İran arasındaki gerilimi arttırabilir. Bu birden fazla cephede son derece tehlikeli bir an.
Ama Nahum'un konusuna geri dönecek olursak: Bu savaş İsrail için neden 50 yıl ve bir gün önce Mısır ve Suriye'den gelen Yom Kippur sürpriz saldırısından daha büyük bir felaket? Nahum'a göre ilk olarak İsrail ordusu için büyük bir aşağılanma söz konusu. Nahum, "1973'te en büyük Arap ordusu olan Mısır tarafından saldırıya uğradık" dedi.
Bu kez İsrail, "Lüksemburg'a eşdeğer" bir askeri güç tarafından Gazze Şeridi'nin dışında, İsrail'in 24 km içindeki topluluklar da dahil olmak üzere 22 yerde işgal edildi. Ancak bu küçük güç İsrail sınır birliklerini ezerek İsrail'i işgal etmekle kalmadı; aynı sınırdan, İsrail'in neredeyse aşılmaz olması gereken bir bariyer inşa etmek için yaklaşık 1 milyar dolar harcadığı bir sınırda İsrailli rehineleri Gazze'ye geri götürdü. Bu İsrail'in caydırıcılık kabiliyetine vurulmuş şok edici bir darbe oldu.
Filistinlileri serbest bırakmak zorunda kalabilir
Aynı zamanda, Filistinli savaşçılar Be'eri ve Ofakim sınır topluluklarında İsrailli grupları rehin aldı, ancak sonunda İsrail özel kuvvetleri tarafından serbest bırakıldılar. Bu İsrail için büyük bir sorun olacak. Bir önceki dönemde, 2011 yılında Başbakan Binyamin Netanyahu, bir İsrail askeri olan Gilad Shalit'i Gazze'deki Hamas'tan geri almak için 280'i ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış bin 27 Filistinli mahkumu takas etmişti. Nahum, Hamas'ın Gazze'de yaşlıları ve çocukları tutması halinde Netanyahu'nun İsrail'deki tüm hapishaneleri Filistinlilerden serbest bırakmaya çağrılabileceğini belirtti.
"Rehineleri hesaba katmaları gerekecek"
Netanyahu cumartesi günü Gazze'de Hamas'a ezici bir darbe vurma sözü verdi ama ya Hamas canlı kalkan olarak kullanabileceği İsrailli sivilleri elinde tutuyorsa? Bu durum İsrail'in misilleme yapma alanını daraltacaktır. Nahum, "Ordunun bundan sonra Gazze'de yapacağı her şey, sivil rehinelerin hayatları üzerindeki etkisini hesaba katmasını gerektirecek" dedi. Son olarak Nahum, ordunun üst kademelerinin ve güvenlik kabinesine başkanlık eden başbakanın, ileride Hamas işgaline nasıl izin verildiğine dair bir tür soruşturma komisyonu kurulacağını bildiklerini belirtti.
Şimdi bu savaşı yürütmek, caydırıcılık, misilleme, Hamas'tan rehineleri geri alma ve hatta belki de Gazze'yi işgal etme arasındaki ödünleşimler hakkında acı verici kararlar vermek zorundalar ve tüm bunları mükemmel bir şekilde yapsalar bile yolun sonunda onları bir tür soruşturmanın beklediğini her zaman biliyorlar. Bu koşullar altında doğru düşünmek kolay değil.
İran'ın emriyle mi yapıldı?
Hamas neden hiçbir provokasyon olmadan bu savaşı şimdi başlattı? İnsanın aklına bunun Filistin halkı adına değil de Hamas'ın önemli bir para ve silah tedarikçisi olan İran'ın emriyle, İran'ın rakibi Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesini engellemek için mi yapıldığı sorusu geliyor. Hazırlanmakta olan böyle bir anlaşma, Suudi Arabistan'dan büyük bir nakit akışının yanı sıra Batı Şeria'daki İsrail yerleşimlerinin sınırlandırılması ve iki devletli bir çözümün korunmasına yönelik diğer ilerlemeler sayesinde daha ılımlı olan Batı Şeria Filistin Yönetimi'ne de fayda sağlayacaktır. Sonuç olarak, Batı Şeria liderleri Filistinli kitlelerden umutsuzca ihtiyaç duyulan bir meşruiyet desteği kazanarak Hamas'ın meşruiyetini tehdit edebilir.
Ukrayna'ya olan yardımlar etkilenecek
Hamas-İsrail depreminin başka bir depremi nasıl sarsacağını izliyorum. Ukrayna zaten ABD hükümetindeki çalkantılarla uğraşıyordu. Temsilciler Meclisi Başkanı'nın devrilmesi ve Cumhuriyetçi milletvekillerinin giderek daha yüksek sesle Ukrayna'ya daha fazla ekonomik ve askeri yardım yapılmasına karşı çıkmaları, şimdilik Ukrayna'ya daha fazla ABD yardımının onaylanmamasıyla sonuçlanan siyasi bir karmaşa yarattı. Eğer İsrail Gazze'yi işgal edip uzun bir savaşa girişecekse, Ukrayna'nın Patriot füzelerinin yanı sıra 155 mm top mermileri ve Ukrayna'nın çaresizce daha fazlasına ihtiyaç duyduğu ve İsrail'in de kesinlikle ihtiyaç duyacağı diğer temel silahlar için Tel Aviv'den gelecek rekabet konusunda endişelenmesi gerekecek.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin durumun farkında. Geçtiğimiz Perşembe günü Karadeniz tatil beldesi Soçi'de yaptığı konuşmada Ukrayna'nın her ay gelen milyarlarca bağış sayesinde ayakta durduğunu söyledi. Putin, "Yarın yardımların kesildiğini düşünün" diye de ekledi: Ukrayna cephanesi bittiğinde sadece bir hafta yaşayacak.
Bu korkunç yeni Hamas-İsrail savaşından iyi bir şey çıkabilir mi? Bunu söylemek için henüz çok erken ama uzun zamandır İsrailli bir dostum ve güvendiğim bir analist olan, İsrail'in merkezindeki Jezreel Valley College'da davranış bilimleri dersleri veren ve İsrailli Arap toplumunu çok iyi tanıyan Profesör Victor Friedman (akrabalık bağım yok) cumartesi günü geç saatlerde bana yazarak şunları söyledi: Bu korkunç durum hala bir fırsat, tıpkı Yom Kippur savaşının Mısır ile barış anlaşmasıyla sonuçlanan bir fırsat olması gibi. Tek gerçek zafer, bundan sonra olacakların, muhtemelen İsrail'in Gazze'ye girmesi Filistinlilerle gerçek ve istikrarlı bir çözüm için gerekli koşulları yaratması olacaktır.
Filistinlilerin cumartesi günü yaptıklarının ışığında, "Bundan sonra ne olursa olsun bir 'zafer' iddia edebilirler" dedi. Mesele şu ki, "Birilerinin daha fazla güç ve daha fazla gücün ötesini düşünmesi gerekiyor" diye ekledi. Şahsen ben Hamas'ın İsrail ile güvenli bir barış için asla bir ortak olabileceğine inanmıyorum. Hamas, Gazze'yi yönetmenin sorumluluklarının Yahudi devletini yok etme hedefini hafifleteceğini kanıtlamak için çok uzun yıllar boyunca çok fazla şansa sahip oldu. Hamas'ın sadece Gazze'deki hakimiyetini korumakla ilgilenen ve ana hedefini oradaki ve Batı Şeria'daki Filistinliler için yeni bir gelecek haline getirmek yerine İran'ın maşası olmaya hazır Filistinli İslamcı bir mafyadan başka bir şey olmadığı ortaya çıktı. Gazze'deki yönetim geçmişi utanç verici.
Ancak Filistin Yönetimi bir ortak olabilir. Dolayısıyla eğer Hamas'ı yok etmek için Gazze'ye bir İsrail saldırısı olacaksa, bu saldırı Filistin Yönetimini güçlendirecek ve ona yardımcı olacak bir siyasi girişimle eşleştirilmelidir ki Victor'un deyimiyle tüm taraflara birlikte yaşayabilecekleri bir çözüm sunabilelim. Aksi takdirde, er ya da geç aynı duruma geri döneceğiz. Yom Kippur savaşının gerçek dersi buydu.
© 2023 The New York Times Company