İşte müfettişlerin raporu: MOBESE sızıntısının üstü nasıl örtüldü?

Karadeniz gezisiyle siyasi tartışmaların baş köşesinden inmeyen Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’daki kar yağışı krizinde MOBESE görüntülerinin sızdırılmasıyla ilgili yaşananlar malum. 24 Ocak akşamı İngiltere Büyükelçisi Dominick Chilcott’la akşam yemeğinde buluşması ve sonrasında MOBESE görüntülerinin sızdırılması üzerine İmamoğlu faillerin yakalanması için suç duyurusunda bulunmuştu. Savcılık İçişleri Bakanlığı’na başvurup müfettiş incelemesi talep etti. Müfettişler İstanbul’da yaptıkları incelemelerde bir ipucuna ulaşamayınca görevliler hakkında “soruşturma izni verilmemesi” talebiyle dosyayı İstanbul Valiliği’ne gönderdi. Valilik talebi uygun gördü ve kamuoyunun bildiği üzere “soruşturma izni verilmemesi” kararıyla dosyayı kapattı. Valiliğin kararının ardından soruşturma izni verilmemesinin dayanağı olan müfettiş raporunun peşine düştüm. Müfettişler araştırmaları sırasında sosyal medya paylaşımında bulunan bazı gazetecilerin dışında Kamu Güvenliği Yönetim Sistemi’nden (KGYS) yani bilinen adıyla İstanbul Emniyeti’nin MOBESE sisteminde görev yapan personelin ifadesine başvurdu. Polisler reddetti Raporda ifadesine yer verilen bir polis “İddia konusunda geçen araç görüntüleri KGYS kameralarından alınarak servis edilmemiştir. İl genelinde KGYS dışında belediyeler, resmi veya özel diğer kamu kurum ve kuruluşlar, iş yerleri, konutlar, araç kameraları, şahıslarca kullanılan video kamera, cep telefonu kamerası gibi teknolojik cihazlar düşünüldüğünde söz konusu araç görüntülerinin KGYS dışında başkaca teknolojik imkanlar kullanılarak alınabileceğinin de mümkün olduğunu değerlendirmekteyim” dedi. Başka bir personel ise görüntülerin İBB’ye ait kameralardan verilmiş olabileceğini anlattı: “Şube müdürlüğümüz kuvvesinde bulunan KGYS kamera görüntüleri, savcılık talebi, hakim kararı gibi resmi işlemler dışında paylaşılmamaktadır. Ancak İBB’nin kullanmış olduğu kamera sistemlerinin görüntüleri, gerek kendi internet sitesinde, gerekse değişik uygulamalardan internet üzerinden canlı olarak yayınlanmaktadır. Netice olarak iddiaya konu olan görüntüler KGYS kameralarından alınmamıştır.” Dört cümlelik ifade Müfettişlere ifade veren Şube Müdürü Serkan Kılınç’ın ifadesinin olayla ilgili bölümünün sadece dört cümleden oluşması dikkat çekiyor: “Asli görevim olan Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nün son derece yoğun işlerine ilaveten 24.01.2022 günü akşam saatlerinde başlayan yoğun kar yağışı nedeniyle iki gün boyunca yaklaşık 7 binin üzerinde ihbarla meşgul olduk. Vekaleten görev yaptığım dönemde bana sormuş olduğunuz KGYS görüntüleriyle ilgili resmi veya özel kurum/kuruluş veya adli ve idari makamlardan şifahi veya yazılı herhangi bir talepte bulunulmamıştır. Kayıt altına alınmasıyla ilgili herhangi bir konu da tarafıma intikal etmemiştir. Konuya ilişkin söyleyeceklerim bundan ibarettir.” Aslında kamera belli Burada bir ekleme yapayım. Polislerin yanıldığı bir durum var. Her ne kadar polisler farklı kameralarla görüntü alınabileceğini ifade etseler de, İmamoğlu’nun avukatları görüntülerin KGYS içindeki 027-G-34SRY-0 numaralı kameradan kayıt alındığını tespit etti. Kamuoyunun izlediği 42 saniyelik görüntüde yer alan kablonun, söz konusu kameranın önünde yer alan kablo olduğu ve belirlenen KGYS kamerası dışında görüntünün aynı açıdan başka hiçbir kamera tarafından alınamayacağı savcılığa bildirildi. İmamoğlu’nun avukatlarının tespitine karşın, müfettişlerin bu durum hiç yokmuş gibi ifade alarak rapor hazırladıkları anlaşılıyor ne yazık ki. İhlal görülemedi Peki müfettişler yaptıkları incelemede ne sonuca ulaştı? Öncelikle belirteyim; müfettişler yaşanan olayı “kişisel verilerin korunması” ve “özel hayatın gizliliği” olarak değerlendirmedi! Bakın müfettişlerin raporda yer alan görüşleri ne? “(…) İstanbul Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü Adli Görüntüleme Büro Amirliği’nce düzenlenen görüntü inceleme tutanağında da belirtildiği üzere 42 saniyelik kamera görüntüsünün kamusal alanda (Sarıyer İlçesi İskele Caddesi’nde) trafikte seyreden araçlardan ibaret olduğu, araçlara inen veya binen şahıs / şahıslar olmadığı, hareket ve varış noktasının yer almadığı, araç plakalarının okunamadığı, araçlar içinde bulunan kişilerin görülemediği tespit edildiğinden, söz konusu görüntülerin kişi görüntüsü/bilgisi ve araç plakası şeklinde herhangi bir bilgi ihtiva etmemesi nedeniyle kişisel veri kapsamında olmadığı gibi özel hayatın gizliliğinden de söz edilemeyeceği, diğer bir ifadeyle söz konusu verilerin kişisel verilerin elde edilmesini temin ve / veya özel hayatın gizliliğini ihlal edebilecek imkan ve kabiliyetinin bulunmadığı değerlendirilmektedir. (...)” Buradan da anlaşılacağı üzere müfettişler hadiseyi fazla önemsememişler. Oysa olayın muhatabı iktidar ya da ortağı MHP’den bir siyasetçi olsaydı sonuç nasıl olurdu? Bir ilave daha yapayım. KGYS kameraların görüntüleri sadece sistemin kurulu olduğu şehirden izlenmiyor! Ankara’da Emniyet Genel Müdürlüğü’nün özellikle istihbarat, terörle mücadele, kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele birimleri de istedikleri zaman ulaşabiliyorlar. Kaldı ki aynı birimlerin İstanbul Emniyeti’ndeki uzantısı olan birimler de ulaşabilme olanağına sahip. Dolayısıyla müfettiş araştırmasının sonuca bu şekilde bağlanması, “dostlar alışverişte görsün”den başka bir amaç taşımıyor.