Fransız filozof Jean Baudrillard demişti ki “Amerika ülke değil bir markadır. Bayrağı da o markanın logosudur.” Böyle düşününce Hollywood yapımlarının da reklam filmleri olduğunu söyleyebiliriz. Tüm dünyaya parıltı ve ihtişam satar, insanda Amerikalı olma arzusu uyandırırlar. Hollywood’un karanlık yüzü de külyutmaz polisiye yazarları için her zaman cazip. Kara roman ustası Raymond Chandler’den Tarantino’nun ilham kaynağı James Ellroy’a kadar... Michael Connelly de favori karakteri Dedektif Harry Bosch ile günümüzde bu geleneğin parlak temsilcisi. İlk romanlarından Kara Buz şimdi yeniden dilimizde. Nemesis Kitap sayesinde ve Tolga Toprak’ın çevirisiyle. Adamımız Bosch’u ilk kez Noel gecesi evinde tek başına kızarmış tavuk yerken görüyoruz. Yanında şarap içiyor ve birkaç tanıdığından gelmiş tebrik kartlarını okuyor. Bir önceki soruşturmasında kurşunla yaralandığı için çıktığı izinden yeni dönmüş. Halinden pek şikayetçi değil. Polis teşkilatındaki bürokrasiyle arası kötü. Anlıyoruz ki karşımızdaki eski dedektifler gibi bir yalnız kurt. Onu gönül rahatlığıyla sevebiliriz. “Ülke genelinde, kurbanların büyük bir çoğunluğu kendi katillerini tanıyordu,” diyor romandaki anlatıcı. “Birlikte yedikleri, içtikleri, uyudukları ve yaşadıkları insanlardı bunlar. Ancak Hollywood’da iş farklıydı. Burada belli bir standart yoktu. Burada sapkınlık, anormallik vardı. Yabancılar yabancıları öldürüyordu burada. Sebebe de ihtiyaç yoktu.”
Taşın altındaki siyasetçiler
Bosch aynı Noel gecesi, uyuşturucuyla mücadele birimi dedektiflerinden birinin köhne bir otelde intihar ettiğini öğreniyor. Üstüne vazife olmamasına rağmen olay yerine koşup bilgi toplamaya başlıyor. İntihar ettiği söylenen adamla geçmişte yaptığı görüşmeden aklında kalanlar rahat bırakmıyor onu. Bulgulara ulaştıkça anlıyor ki işin içinde Meksika’dan gelmiş yepyeni bir uyuşturucu çeşidi olan “Kara Buz” var: Kokain, eroin ve fensiklidinin ölümcül (ve tabii çok daha kârlı) bir karışımı. Paranın kuralıysa malum: Ortada bu kadar kârlı bir mal varsa bunun ucu en tepedekilere kadar uzanır. Taşın altından siyasetçiler, nüfuzlu iş adamları, yüksek rütbeli polisler çıkar. Böylece roman bizi narkotik polislerinin evrensel dramına götürüyor: Sen istediğin kadar sokaktaki torbacıları yakala, yerlerini yarın yenileri alır. Bütün yapabileceğin büyük balıkların işini biraz aksatmak. O da şanslıysan tabii.Eyvallahsız bir polis
Biz İstanbullular “yabancıların yabancıları öldürdüğü” bir şehirde yaşamanın ne demek olduğunu biliyoruz. Galiba Hollywood’un farkı, bizim Gayrettepe’deki Cinayet Büro Amirliği kadar becerikli bir polis teşkilatının olmayışı. Hele romanın geçtiği 90’lı yıllarda istatistikler hep suçlulardan yana. Kara Buz, bizi çürümüşlüğün içindeki eyvallahsız bir polisin mücadelesine tanık ediyor. Gezegene Amerikan Rüyası’nın reklamını yapan Hollywood’un karanlık yüzünü ustalıkla anlatıyor. Hepsinden önemlisi de polisiye okurlarına harika bir deneyim sunuyor.- Kara Buz / Michael Connelly / Çeviren: Tolga Toprak / Nemesis Kitap / Roman / 400 Sayfa