Birkaç hafta önce İspanyol yazar Juan Jacinto Muñoz Rengel’in Hastalık Hastası Kiralık Katil romanını okuyup hakkında yazmıştım. Bu hafta da elimde Fransız Amélie Nothomb’un Katilin Devası romanı var. Geçen günlerde Sahi Kitap tarafından, Aycan Başoğlu’nun nefis çevirisiyle yayımlanmış. Tevafuk işte. Daha ilk sayfalarda Katilin Devası’nı gençken okumuş olduğumu fark ettim. O zamanki Türkçe adı Katilin Temizliği idi. 1994’te, Metis Yayınları tarafından yayımlanmıştı. Biraz araştırınca gördüm ki, arada Doğan Kitap tarafından yapılmış 2015 tarihli bir basım daha var. O da ilkiyle aynı adı taşıyor. Romanın özgün adıysa Hygiène de l’assassin, yani “Katilin Hijyeni”. Üç yayınevi de bu ismin dilimizde iyi tınlamayacağını düşünmüş olmalı. Yayınevlerinin çeviri kitaplara orijinalinden farklı isimler koymasına, kendi romanlarımın yurtdışı baskılarından da (öhöm...) aşinayım. Yine de “deva”, “temizlik” ve “hijyen” sözcükleri arasında nüanslar yok değil. Hele de romanın içeriğini düşünürsek.
İlk röportaj
Öncelikle bir cinayet romanı Katilin Devası. Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Prétextat Tach adlı hayali bir yazar hakkında. Dünyaca ünlü yazara kıkırdak kanseri teşhisi konmuş ve iki ay ömür biçilmiş. Seksen üç yaşındaki yazar bu sebeple hayatında ilk ve son defa birkaç Fransız gazeteciyle röportaj yapmayı kabul ediyor. Su katılmamış bir ırkçı ve kadın düşmanı olduğu için de gazetecilerin beyaz erkekler olmasını şart koşuyor. Sevimsiz tarafları bu kadarla da kalmıyor yazarımızın. Aynı zamanda çok kilolu, çirkin ve kaba bir tip. Evine gelen gazetecileri kilolarından dolayı mahkûm olduğu tekerlekli sandalyeden hiç kalkmadan, acımasızlığıyla ve entelektüel terör uygulayarak canlarından bezdiriyor. Ta ki geçmişi hakkında tam bir suç araştırması yapıp korkunç sırrını çözmüş, genç gazeteci Nina kapısını çalana kadar…Simgesel anlam
Bu noktadan sonra roman entelektüel bir satranca, kriminal bir zekâ savaşına dönüşüyor. Genç kadını kolay kolay alt edemeyeceğini anlayan Tach, önce bu meydan okumayı yalnızlığa mahkûm hayatının son günlerine bahşedilmiş bir eğlence olarak kabul ediyor. Ne var ki karşısındakinin sadece bir gazeteci değil aynı zamanda sıkı bir edebiyat dedektifi olduğunu fark etmesiyle işler değişiyor. Olay röportaj olmaktan çıkıp yazarın ergenliğinde hijyen uğruna işlediği manyakça suça doğru adım adım yaklaşıyor. Görüşmenin yapıldığı tarihse 18 Ocak 1991. Körfez Savaşı’nın başladığı günler. Tabii bunun da simgesel bir anlamı var.