Söz konusu cilt yapısı olduğunda, genetiğin çok önemli bir rol oynadığını biliyoruz. Basit bir örnek olarak cilt bakımına özen göstermeden de iyi yaş alan birini düşünebiliriz. Peki ya genetik şans piyangosunun bize çıkmasını beklemeden, bakım rutinimizi cildimizin DNA’sını tanıyarak ve anlayarak oluşturabilsek? Birkaç yıl önce, soyağacımızı tanıma amaçlı testlerin popülerleşmesiyle, HomeDNA ve Skintelli öncülüğünde cilt DNA’sını deşifre eden versiyonları da gündeme gelmişti. Hatta Avustralya menşeli Skin DNA testleri Türkiye’de çeşitli güzellik merkezlerine de uygulanmaya başlanmıştı. 22 Haziran’da satışa çıkan kozmetik markası Know Beauty, adından da anlaşılacağı üzere gücünü cildi tanıma becerisi üzerinden alıyor. Ünlü yıldız Vanessa Hudgens’ın şarkıcı Madison Beer ve dermatolog Karen Kagha ile birlikte hayata geçirdiği Know Beauty’ye göre cilt DNA’sı testinin becerisi büyük. Henüz yalnızca Amerika’da satışa çıkan 95 dolarlık test, 7 genetik faktörü inceleyerek bir cilt haritası çiziyor: Lekelenme ve güneş zararı; kolajen kalitesi; cilt hassasiyeti; glikasyon (cildin kırışma gibi yaşlanma belirtilerine duyarlılığı); antioksidan desteği; elastikiyet; güneşten korunma. Test için basit bir şekilde yanak içinden alınan tükürük örneği laboratuvarda inceleniyor. Kişinin güneşten kendini nasıl ve ne kadar koruması gerektiği, yaş aldıkça potansiyel olarak ne kadar lekelenebileceği, ileride ne kadar elastikiyet kaybı veya kırışma olabileceğine dair veriler sonuçlarda yer alıyor. DNA teknolojisinin ilerlemesi, yalnızca maksimum etki gösterecek bir bakım ürünü rutini belirlemek için değil, aynı zamanda geleceği öngörerek sağlıklı ve nokta atışı bir medikal estetik rutini planlamayı arzulayanlar için de işlevsel olabilir.
Mikrobiyom testleri
Cilt mikrobiymu araştırmaları için Paris’ten San Francisco’ya taşınan dermatolog Dr. Elsa Jungman ise yine bir çubukla, fakat bu kez cildin yüzeyine sürünerek alınan örnekle yapılan yeni bir test için kolları sıvadı. 50 dolar karşılığında katılım sağlanabilen pilot test, cilt yüzeyinin ekosistemindeki bakteri ve mantarları tanıyarak, gerçek ihtiyaçlarını anlamayı hedefliyor. Programa dahil olanlar, 1 hafta boyunca makyaj yapmadan, yalnızca Jungman’ın kendi markasına ait, sağlıklı bir cilt florası için ürettiği bakım ürünleri kullanılıyor. Cilt mikrobiyom haritasını deşifre eden bu testin yakın gelecekte herkes için satışa çıkması bekleniyor. Gelişmekte olan kişiselleştirilebilir kozmetik teknolojilerinin ortak noktası ise belli: Bize cildimizin şimdiki halini iyice tanıtıp geleceğini mümkün olduğunca doğru bir şekilde tahmin ederek, en fazla verimi alabileceğimiz ürün ve işlemlere yönlendirmek. Bakım dünyasında lüks artık zor bulunan ya da pahalı olan değil. Yeni lüks, bizim için gerçekten işe yarayacak ürünlere sahip olabilmek. Her ürünü nokta atışı kullandığımız, böylece çevreye daha az zarar verdiğimiz, sağlıklı ve bilinçli bir yaş alma yolculuğu yaşayacağımız, minimum hataya yer bırakan bakım rutinlerinin olduğu bir gelecek mümkün mü? Bu gelişmelerle bence çok da imkansız sayılmaz.