24 Kasım 2024, Pazar Gazete Oksijen
17.03.2023 04:30

Olağan bir anormalin epik hikayesi

İlk kez 70’li yıllarda Londra’da sahnelenen, daha önce ülkemizde de seyirciyle buluşan Küheylan hâlâ güncelliğini koruyan nadir oyunlardan biri

Her seferinde bulunduğu döneme etkisini bırakan Küheylan, bu sefer Peter Shaffer’ın metinde istediği doğrultuda yönetmen Barış Erdenk’in yorumuyla çarpıcı bir etki yaratıyor. İlk sahneden itibaren dozu iyi ayarlanmış bir gerilimle oyun tırmanıyor ve seyircinin algısı her an diri tutuluyor. Seyircilerin bir kısmına sahnede yer vererek dönen bir sahnede oyunu boyutlandıran dekor tasarımcısı Merve Yörük çarpıcı bir iş çıkarmış. Kostümleri tasarlayan Gül Sağer ve hareket düzeninden sorumlu olan Sibel Erdenk’in sahne kurgusunda yer alan atlar oyunun enerjisini her saniye kamçılıyor. Gördükleriyle ve deneyimleriyle kendine has saf dünyasında ateşten bir çember yaratan Alan’a Emir Özden hayat veriyor. Tutkularının esiri olan bu genci inanılmaz bir şekilde yorumlayan Özden’in her hareketi aklınıza kazınıyor. Altı atın gözünü kör eden Alan’ın neden diğerleri gibi “normal” olmadığını ve hayatına yön veren tutkunun nasıl ateşlendiğini merak etmeden duramıyorsunuz.

Kerem Alışık’tan Doktor Dysart yorumu

Bu yolculukta onun her hareketini anlamlandırmaya çalışan Doktor Martin Dysart’ın bakış açısı seyirciyle bütünleşiyor. Karşısına çıkan bu çocuğu iyileştirmek için çıktığı bu yolda kendi dünyasıyla büyük bir hesaplaşma yaşayan Martin’i Kerem Alışık nefis yorumlamış. Doktor ve Alan’ın karşılıklı sahnelerinde seyirciye yansıyan şefkatin altında gizlice yer alan “kıskançlık” duygusu heyecan verici. Yine Shaffer’ın kaleme aldığı Amadeus’ta Mozart’ın tutkusunu kıskanan Salieri’yi hatırlatıyor. Doktor Dysart mesleğine olan inancını kaybetmişken karşısına çıkan Alan’ı mesleğinin dönüm noktası olarak belirler. Çünkü karşısında içindeki tutkusunu dışa vurabilen biri vardır. Alan’ın annesi Dora Strang ve babası Frank Strang arasındaki değer yargısı farklılıkları, bu farklılıkların bir çocuğu yetiştirmekteki önemini sorgulatan nitelikte. İki insan arasında başlayan bu kavga, iki insan arasında kalamıyor. Ve çoğu zaman da Alan gibi bir çocuğun kaderini değiştiriyor. Anneyi oynayan Hatice Aslan’ın sertlik ve yumuşaklık arasında yükselen oyunculuğu, aile yapısındaki anne rolünün altını çiziyor. Devrim Nas ise giderek yalnızlaşan bir babanın mutsuzluğunu çocuğundan çıkarma arzusunun altını çiziyor. Gizem Katmer’in hayat verdiği Jill, enerjisiyle Alan’ın ördüğü duvarı aşabilen ilk kişiydi belki de. İzlerken baskının insan üstünde bıraktığı keskin kokunun farkına varıyor, bu gibi fikirlerin ve yargıların dünyadan tamamen yok olmasını diliyorsunuz. Alan’ın baskılarını merkezine alan oyunda asıl sorgulamamız gereken Doktor Dysart. Karşısına çıkan bu çocuğu toplumun beklentileriyle yoğurmak mı doğru olan, yoksa onu hayata bağlayan heyecanı ve coşkuyu canlandırmak mı? Toplumun aynası haline gelen tiyatroya günümüzde muadil olan ve ifade alanı açılan çok az yer kaldı. Sahnelerin gücünü her defasında hatırlatan bu güzel oyun için Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu & Piu Entertainment’ı tebrik etmek gerek. Oyunu sezon boyunca Zorlu PSM’de izleyebilirsiniz.