Uzun İhsan Efendi ile 1995 yılında tanıştık. Ama ne tanışma... O gün bugündür Puslu Kıtalar Atlası hayatımızda... Okuru-seveni, inceleyeni-tezine konu edeni bol oldu, hakkında yazılanlar sayfalardan taştı. Bir ara sinemaya uyarlanacağı söylendi, herkesi bir heyecan kapladı. Zamanla kulaktan kulağa yayıldı o cümleler: “Türkiye’nin en büyük bütçeli işi olacakmış, Hollywood ortak olmak için can atıyormuş, sinemadan vazgeçilmiş müzikal olacakmış, sesli kitabını kimin okuyacağına karar verilememiş…” 2015 yılında, bütün bu söylenti kalabalığı içinde İletişim Yayınları benzersiz bir çizgi-roman cildi yayımladı. Puslu Kıtalar Atlası, büyük usta İlban Ertem tarafından beş yıl süren bir emekle çizgi-roman olarak uyarlanmıştı.
Bu buluşma size iyi gelecektir
Geçen yıllar içinde bu çizgi-romanın daha fazla ilgi görmesini arzu ederdim. Ama çizgi-romanın “yaramaz çocukların okuduğu bir şey” olduğu ezberini bozamadık bir türlü. Sinema uyarlaması bu kadar merakla beklenen bir romanın, ilk görsel uyarlamasına ilgimiz daha fazla olmalıydı. İlban Ertem adı bile yeterliydi bu ilginin uyanmasına. Uzun İhsan Efendi’yle bir de çizgilerin dünyasında buluşmak, inanın iyi gelecektir. Şimdi gelin 320 sayfalık kitabın sonundaki ‘Mutfaktan – Meraklısına Notlar’ bölümünden bir miktar alıntı yaparak sözü İlban Ertem’e bırakalım ve bu çizgi-romanın yolculuğunu ondan dinleyelim:Büyülü hikaye
“Puslu Kıtalar Atlası’nı ilk çıktığında okumuş ve çok sevmiştim, on iki sene sonra kitabı tekrar elime aldığımda ilk defa okuyormuşum gibi kaptırıp bir kez daha bitirdim. Büyüsü hâlâ aynı büyüydü... Görsel yanı çok kuvvetliydi, mizah dozu tam yerindeydi. Ne yaptığımın farkına varmadan (ne yapmağa kalkıştığımın farkına varsam yapar mıydım bilemiyorum...) öylesine birkaç eskiz çizdim, kitap kımıldamaya başladı, daha da hoşuma gitti. Romandan planlar çizmeye başladıkça kendimi kitabın içinde dolanır buldum. Okuduğumda aklıma düşen görüntüler kâğıda yansımaya başladıkça işler ciddileşmeye başladı. (…) Baktım olmayacak; kitabın üzerinde ufak ufak çalışmaya başladım... Gidip İhsan Oktay Anar’la tanıştım ne yapmak istediğimi anlattım desturunu aldım... Eve döndüğümde masamın üzerinde çizilmeyi bekleyen okyanus büyüklüğünde bir roman vardı. Dehşet verici ama bir o kadar da keyifliydi... Romanı bire bir uyarladım, ne kısaltmaya ne de tekrardan yazmaya içim elverdi. Ben onu okuduğum haliyle çok beğenmiştim aynen o şekilde de uyguladım. Üstelik İhsan Oktay da romanının değişmesini istemiyordu benim de öyle bir niyetim yoktu.”Film olacak mı?
Ertem’in tekniği, kareleri, renklendirmesi ve dahası hakkında kurulabilecek çok sayıda övgü cümlesi var. Ama şu satırlardaki “İhsan Oktay Anar’ın desturu...” meselesini de bir kenara not düşelim. Ne de olsa bu destur, yıllardır “öyle uyarlayacağım-böyle uyarlayacağım” diye yazarın peşinde koşanların alamadığı desturdur... Üstelik bu saatten sonra bir sinema uyarlaması yapacak olan ismin hem İhsan Oktay Anar okurunu memnun etmesi, hem de İlban Ertem’in çizgi roman uyarlamasını aşması gerekecek. Hal böyleyken böyle...- Puslu Kıtalar Atlası / İlban Ertem / İletişim Yayınları / Çizgi Roman / 340 Sayfa