Ülkece karanlık bir hikâyenin içine düştük. Her birimiz narkotik bir suç ağının şifrelerini çözmeye çalışıyoruz. Üstelik bu suç ve şiddet dolu hikâye dizilerde ya da kitaplarda değil, hayatın içinde. Her gün biraz daha batıyoruz o çamura. O sefil dünya sadece silahlı adamlardan, derin ilişkilerden, mafyanın ahtapot kollarından oluşmuyor. Peki acaba şiddet dolu bir dünyada büyüyen, suç tuğlalarından oluşan bir duvarla kuşatılmış bir yaşam sürmeye mahkûm edilen bir çocuk, nasıl bir iç ses geliştirir, nasıl bir hayal dünyasında nefes alır?
Issızlığın ortasında bir saray
1973 doğumlu, Meksikalı yazar Juan Pablo Villalobos’un ilk romanı Tavşan Deliğinde Fiesta okurlarını işte bu iç sesle tanıştırıyor. Birçok dile çevrilen bu kısa roman, 2011 Guardian en iyi ilk kitap ödülü finalistleri arasında yer almış. Kitabın arka kapak yazısında “Bu kısa ama çarpıcı roman, karakterlerini Meksika başta olmak üzere Latin Amerika ülkelerinde gittikçe yaygınlaşan uyuşturucu tacirlerinin ve yolsuzluk hikâyelerinin anlatıldığı popüler tür narkoedebiyat’tan ödünç alıyor” deniyor. Villalobos’un kahramanı Meksika’nın en büyük uyuşturucu tacirlerinden birinin oğlu Tochtli. Her an tehlikenin, rakip çetelerden gelecek saldırının, polis-jandarma tehdidinin ve benzeri belanın ortasında, izole edilmiş bir evde geçiyor Tochtli’nin yaşamı. Ev dediysek, 24 saat silahla korunan, dikenli tellerle çevrelenmiş, lazer ışınlı alarm sistemiyle güçlendirilmiş, dev bahçesinin içinde ve ıssızlığın ortasında bir saray. Tochtli’nin asıl dünyası zihninin içinde. Bu dünyada zaman ve mekân sınırları yok.Farklı şapkalar, farklı dünyalar
Japon imparatorlarından Fransa krallarına uzanan bir düşünsel çizgide, iktidar ve insan kavramları üstüne zihin jimnastiği yapmamıza izin veriyor Tavşan Deliğinde Fiesta. Kara paranın satın aldığı entelektüel zihinler, çokuluslu şirketlerin ticari oyunları, üçüncü dünya ülkelerinin suça beşiklik eden coğrafyaya dönüşmesi, kıta Avrupa’sının ikiyüzlü insanlık anlayışı üstüne, sanki hiç bunları konuşmuyormuş gibi davranıp akılda kalıcı tespitlerde bulunuyor Tochtli; ya da kendini bir samuray olarak konumlandırdığı anlardaki adıyla Usagi… Dünyanın her köşesinden gelen şapkaların bulunduğu devasa bir şapka koleksiyonu bile, farklı zihinlerin, farklı dünya algılarının içine girip çıkmamıza yardım eden bir düşünsel metin sunuyor bize.