24 Kasım 2024, Pazar Gazete Oksijen
28.05.2021 06:00

Düştük bir narkotik batağına!

Uyuşturucu alemi sadece mafyadan, silahlardan, kara paradan oluşmuyor. Tavşan Deliğinde Fiesta böyle bir suç ikliminde büyüyen bir çocuğun dünyasını anlatıyor

Ülkece karanlık bir hikâyenin içine düştük. Her birimiz narkotik bir suç ağının şifrelerini çözmeye çalışıyoruz. Üstelik bu suç ve şiddet dolu hikâye dizilerde ya da kitaplarda değil, hayatın içinde. Her gün biraz daha batıyoruz o çamura. O sefil dünya sadece silahlı adamlardan, derin ilişkilerden, mafyanın ahtapot kollarından oluşmuyor. Peki acaba şiddet dolu bir dünyada büyüyen, suç tuğlalarından oluşan bir duvarla kuşatılmış bir yaşam sürmeye mahkûm edilen bir çocuk, nasıl bir iç ses geliştirir, nasıl bir hayal dünyasında nefes alır? 

Issızlığın ortasında bir saray

1973 doğumlu, Meksikalı yazar Juan Pablo Villalobos’un ilk romanı Tavşan Deliğinde Fiesta okurlarını işte bu iç sesle tanıştırıyor. Birçok dile çevrilen bu kısa roman, 2011 Guardian en iyi ilk kitap ödülü finalistleri arasında yer almış. Kitabın arka kapak yazısında “Bu kısa ama çarpıcı roman, karakterlerini Meksika başta olmak üzere Latin Amerika ülkelerinde gittikçe yaygınlaşan uyuşturucu tacirlerinin ve yolsuzluk hikâyelerinin anlatıldığı popüler tür narkoedebiyat’tan ödünç alıyor” deniyor. Villalobos’un kahramanı Meksika’nın en büyük uyuşturucu tacirlerinden birinin oğlu Tochtli. Her an tehlikenin, rakip çetelerden gelecek saldırının, polis-jandarma tehdidinin ve benzeri belanın ortasında, izole edilmiş bir evde geçiyor Tochtli’nin yaşamı. Ev dediysek, 24 saat silahla korunan, dikenli tellerle çevrelenmiş, lazer ışınlı alarm sistemiyle güçlendirilmiş, dev bahçesinin içinde ve ıssızlığın ortasında bir saray. Tochtli’nin asıl dünyası zihninin içinde. Bu dünyada zaman ve mekân sınırları yok.

Farklı şapkalar, farklı dünyalar

Japon imparatorlarından Fransa krallarına uzanan bir düşünsel çizgide, iktidar ve insan kavramları üstüne zihin jimnastiği yapmamıza izin veriyor Tavşan Deliğinde Fiesta. Kara paranın satın aldığı entelektüel zihinler, çokuluslu şirketlerin ticari oyunları, üçüncü dünya ülkelerinin suça beşiklik eden coğrafyaya dönüşmesi, kıta Avrupa’sının ikiyüzlü insanlık anlayışı üstüne, sanki hiç bunları konuşmuyormuş gibi davranıp akılda kalıcı tespitlerde bulunuyor Tochtli; ya da kendini bir samuray olarak konumlandırdığı anlardaki adıyla Usagi… Dünyanın her köşesinden gelen şapkaların bulunduğu devasa bir şapka koleksiyonu bile, farklı zihinlerin, farklı dünya algılarının içine girip çıkmamıza yardım eden bir düşünsel metin sunuyor bize.

Kısa ama etkisi uzun çok sürecek

Hayatta en çok istediği şey bir Liberyalı cüce suaygırı olan, yatmadan önce mutlaka sözlük okuyan, çevresiyle ve kendisiyle bitmeyen bir hesaplaşmanın içinde ilerleyen ve bütün bu erkek egemen yapının içinde “büyümeye” çalışan Tochtli’nin dünyasına rahatlıkla girebilmemizde en önemli etken Çiğdem Öztürk’ün mahir çevirisi. Öztürk eksiltilmiş anlatımlardan çocuk diline, kafa karışıklığından argoya bütün anlatı alanlarını ustalıkla dilimize aktarmayı başarmış. Tavşan Deliğinde Fiesta, kısa ama etkisi uzun sürecek bir anlatı olarak kitaplıklarımızda yer almayı hak ediyor. Gelelim kendi derdimize. Şu içinde debelendiğimiz suç hikâyeleri çamurundan kurtulmak mümkün mü? O balçıktan sadece gerçekleri öğrenerek çıkabiliriz. Yeter ki, gerçeklik ipini tutmaya cesaretimiz olsun. Yeter ki, Tochtli’nin şapkadan tavşan çıkarır gibi sözlükten çıkardığı şu cümleyi unutmayalım: “Hayat çok patetik!” Tavşan Deliğinde Fiesta/ Juan Pablo Villalobos/ Çeviren: Çiğdem Öztürk/ Monokl/ 112 Sayfa.