Kendinize ait ilk müzik albümünü hatırlıyor musunuz? Benim yaşımdakiler ‘ilk kasetim’ diye başlayacaklardır söze. Benimki bir The Beatles kasetiydi: Best of The Beatles 1962-66. İlkokuldaydım ve bitmek bilmeyen ısrarlarıma dayanamayan ablam, benim için çektirmişti bu kaseti. 60 dakikalık kasetin iki yüzünün de son şarkıları yarım kalıyordu. Yıllarca Yesterday ve Yellow Submarine’i yarım dinledim anlayacağınız. Daha ilk şarkıdan havaya giriyordum. Ağız mızıkası solosunu mırıldanıyor, nakaratta hayali bir mikrofona yanaşıp “Laav laav mi duuu” diye bağırıyordum. Ablamın duvarında Paul McCartney posterleri vardı, ben kendimi John Lennon’a daha yakın hissediyordum. Ayrıca istediğim şarkıda istediğim gibi davranıyordum; bir gün George olup cetvelden gitarımla sololar atıyordum, bir gün Ringo olup saçlarımı sallaya sallaya yastıklardan davuluma yükleniyordum. Geçen yıllarda pek çok kaynaktan The Beatles’a dair ulaşabildiğim ne varsa okumuş, kendimce öğrenebileceğim her şeyi öğrenmiştim. Daha doğrusu efsanevi ‘onaylanmış biyografi’yi okuyana dek öyle sanıyordum. İskoç gazeteci Hunter Davies’in kaleminden çıkan biyografiden söz ediyorum. Kitap ilk olarak 30 Eylül 1968’de yayımlanmış. Yani The Beatles’ın hem zirvede olduğu hem de hepimizin bildiği o sona doğru ilerlediği yıllarda. Biyografi için grup üyeleriyle ve yakınlarıyla uzun zamanlar geçirmiş Davies. O güne kadar yayımlanmış bütün kitaplardan, kimsenin ulaşamadığı belgelerden, eski üyelerin ve grupla çalışanların tanıklıklarından ve en önemlisi dörtlünün anlattıklarından yararlanmış. Böylece okuyan da olay yerinde hissediyor. Kitabı kapattığımda The Beatles hakkında ne kadar az şey bildiğimi anlamış oldum. Doruk Yurdesin’in mahir çevirisiyle 2016’da yayımlanan kitap bize sadece The Beatles’ı anlatmıyor. İkinci Dünya Savaşı sonrasının İngiltere ve Avrupa atmosferinin, o zamanların gençlerinin varoluş sorunlarının, İngiliz işçi sınıfının büyük resim içindeki yerlerinin, popüler kültürün ikon yaratmadaki davranış kalıplarının, müzik endüstrisinin ticari ayak oyunlarının, büyük şirketlerin pazarlama tekniklerinin, medyanın ve çok uluslu şirketlerin pop dünyasındaki rolünün, popüler kültürün bugün geldiği yerin ve çok daha fazlasının tanığı olacaksınız sayfaları çevirdikçe. Üstelik bunları parmak sallayan, üstten bakan bir şekilde değil, grup üyeleriyle omuz omuza yürür gibi, heyecanlı bir maceranın içinde okuyacaksınız. Kısacası bu biyografi 20’nci yüzyıl ortasından sonlarına giden süreci anlamakta anahtarlar veriyor. Peki, Türkiye’de ne zaman böyle nitelikli müzik biyografileri okuyacağız? Tek tük çabalar var ama daha kapsamlısını istiyor insan. Fikret Kızılok’tan Cem Karaca’ya, Barış Manço’dan Selda Bağcan’a o kadar çok isim var ki... Ne diyelim; belki bir gün... The Beatles/ Hunter Davies/ Çeviren: Doruk Yurdesin/ Kara Plak/ 448 Sayfa.
21.05.2021 06:00
Siz hangi Beatles üyesiydiniz?
Suça ‘sessizlikle’ ortak olmak
22 Kasım 2024
Hiç imza gününe gittiniz mi?
15 Kasım 2024
Ailemde herkes masallar anlatır, şiirler okurdu
01 Kasım 2024
Sanat hayatın kenar süsü değil merkezidir
25 Ekim 2024
Tüm canlıların yaşam hakkına saygı
Tüm Yazıları
18 Ekim 2024